Elif ÇELİK
  • 21/02/2020 Son günceleme: 21/02/2020 09:35
  • 8.589

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Meclis'te kendisine muhalefet etmek adına eline geçirdiği odunu kürsüye doğru fırlatan, bu sırada da bir milletvekilinin dişlerini kıran Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni'ye her şeye rağmen sahip çıkarken, şöyle der: "O Mebus'un muhalefetine katlanınız, çünkü namuslu bir insandır. Eğer onu bertaraf edecek olursanız da yerine hem muhalif hem namussuz birisi gelirse, ne yapacaksınız?".

Hayatta olsa da Paşamın ellerini öpsem, dizlerine çöksem... Ağlasam...

Allah'a çok şükür namussuzluk içinde hiç olmadık. Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyaset yaparken de Beykoz'da bir kadın olarak iş hayatına atılırken de sokakta da evde de... Her yerde dik durduk, doğru bildiğimizi söyledik. Kimseye kürsüde konuşurken de elimize geçeni fırlatmadık üstelik... Düşüncelerimizi hakaret etmeden, incitmeden ifade etmeye çalıştık. Bu süreçte omurgasız insanlar da gördük ama kendi kendilerinden utansınlar diye umduk; hesabı vicdanlarına bıraktık. Vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında, bizim vereceğimiz zararın bin katıyla karşılaşacaklarına inandık.

Siyaseti asla bir 'almak' yeri olarak görmedik dostlarım... Biz hep verdik. Siyasete girmeden önce de elimizdekini paylaşırdık; siyaset bahane oldu bu paylaşımları artırdık. Biz siyasete bugünler için değil yarınlar için girdik. Çoluğumuz-çocuğumuz geleceğe umutla bakabilsin diye girdik. Hatta bu sırada kimilerini hiç hadleri olmasa da çocuklarımız yerine koyduk; sahiplendik. Sonra da her çocuğumuz yerine koyduklarımızın bizlere bir anne-baba saygı-sevgisiyle vefasıyla yaklaşmayacağını öğrendik. Hepsinin canları sağ olsun... Sevginin verdikçe bittiğine asla inanmadık. Kökü bizdeydi sevdanın, ardından yeni gelenlere yine koparıp koparıp verdik. Asla sevgimizi, ilgimizi ve emeğimizi vermekten ailecek erinmedik.

Anne olmak, önemli bir işmiş... Bu süreçte ailemizden birisi olarak gördüğümüz yoldaşlarımıza, kardeşlerimize emek verirken, çocuklarımızın geleceği adına daha çok endişelendik. Ne yazık ki, siyasi mücadele adına da bu endişelerimiz, en büyük engelimiz oldu. Yoksa şerefli ve namuslu olduğumuzu vurgulayarak, güya yoldaşlarımızdan olan ama hâl ve hareketleriyle asla 'yoldaşmış' gibi davranmayan o küçük insanlarla, daha cesur bir şekilde mücadele verirdik.

Bu yazım, Cumhuriyet Halk Partisi'nden benim gibi asla umudunu kesmemiş olan has yoldaşlarımızadır.

Metin olunuz...

Bizler namuslu insanlar olarak, düşünmeye ve düşüncelerimizi dile getirmeye yine devam edeceğiz. Asla yanlış gördüklerimizi, mevki için çıkar için menfaat için gizlemeyeceğiz. Partimizi sabırla ve hep birlikte el ele vererek yücelteceğiz. Biz gücümüzü Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ufkundan, Kemal Paşamızın umudundan alıyoruz. Bizim cesaretimiz Cumhuriyettir. Bizim cesaretimizin kaynağı demokrasidir.

Varsın, doğruyu söyledik diye bize namussuzca yaklaşan kişiler 'kazandık' sansın. Varsın, göze sürme misali gelip-geçici mevkiler ile güç kazandığını zanneden zavallılar, bize karşı güç kullandığını ve bizim güçsüz olduğumuza inansın.

Onlar da vicdanlarıyla baş başa kalsınlar...

Ancak bizim de partimizi, Beykozlumuzu kendimizden daha çok sevdiğimizi de unutmasınlar.

Bizim egomuz, memleket sevdamızdan küçüktür...

Bir kenara yazsınlar...

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz