Çetin ÜNLÜ
  • 05/11/2016 Son günceleme: 05/11/2016 15:24
  • 3.639

Eylül 1923 Cumhuriyet Halk Partisi… Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye’nin ilk siyasi partisi...

CHP’nin 93 yıllık siyasi tarihine bakıldığında bugün tüm değerlerini yitirdiğini görmek hakikaten içler acısı bir durum… 

Yarım asırdır iktidar yüzü görmeyen CHP, o günden bu yana Türkiye’de ana muhalefet partisi olarak karınca kararınca ülkeye hizmet etmeye devam ediyor. Birçok genel başkanın bayrağı devrettiği CHP’de ana muhalefet koltuğunu korumasının dışında bir başarısı görünmüyor. Coğrafyamızın ateş çemberi içinde olduğu son birkaç yılda CHP’nin izlediği tutum Türkiye’yi güç durumda bırakmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. 

Her fırsatta ülkesini Avrupa’ya şikâyet edecek kadar sağduyusunu kaybeden CHP, Kılıçdaroğlu’nun en son, ABD Büyükelçisiyle görüşmesinin ardından son darbe girişimindeki yeni kapı ruhunu 24 saat bile koruyamadığına hep beraber tanıklık ettik.

Dolayısıyla da, her seçimde bir bir kaybettiği belediyelerin yanı sıra yerel yönetimlerde de temsil sayısı giderek düşüyor. Meclisteki koltuk sayısı ise her dönem ya bir artıyor yâda bir eksiliyor. Yarım asırlık seçim sonuçlarına bakıldığında nedense seçmen hep aşağılanmış, dalga geçilmiş, hor görülmüş ama bir türlü çuvaldız hiç kendisine batırılmamış, sonuçlardan günümüze kadar hiç ders çıkarılmamıştır.

CHP elbette yarım asırlık hezimetin sebep ve sonuçlarıyla yüzleşmiştir. Ancak neden aynı hataları tekrar ettiğini bir türlü anlayamıyorum. AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde inşallah güçlü bir muhalefetimiz de olur diye dua etmiştim. Elbette oyumu verdiğim siyasi partinin güçlü bir muhalefet tarafından denetlenmesini gönülden istiyordum. Ama olmadı… 

Bildiğiniz CHP hiç değişmedi. Umut deseniz yok, Varlık deseniz esamesi yok… 

İŞTE CHP, BU YÜZDEN KAYBEDİYOR! 

CHP, seçimden seçime sahaya çıktığı için bir kere çok tembel parti. Oysa Ak Parti seçimler bittikten hemen sonra yarın bir daha seçim varmış gibi halkla bir araya gelmesini biliyor… Onlar yazın şezlonglarında, kışın ise sıcacık yuvalarında uzanırken fakire dağıtılan kömüre, oduna, kira yardımına itiraz ettiler...

Menderes asıldığında, İmam Hatipler, Kuran Kursları kapatıldığında, Ezanı Türkçe okuduklarında kılını kıpırdatmadılar… Üniversitelerde, Ordu Evleri’nde, Kamu Kurumlarında başörtüsü yasağı konulduğunda görmezden geldiler… 

Bu yasağı kaldırmak isteyen AK Parti’nin karşısında oldular. Oysa karşısına aldıkları milletin ta kendisiydi. Türkiye’nin yakın tarihte başta Gezi olayları olmak üzere 6-7 Ekim olayları 17-25 Aralık dış destekli operasyonların neredeyse tamamına sonuna kadar destek verdiler. Oysa millet aksine bu kalkışmaların tam karşısındaydı. Dış politikada mevzubahis onlar için Mısır oldu, İsrail oldu, ABD oldu, Rusya oldu, Suriye oldu. Oysa millet sonuna kadar her şartta ülkesinin yanındaydı.

CHP’li bazı vekiller terörist cenazelerine katılarak sahip oldukları değerleri yerle yeksan ettiler. Milleti incittiler. 15 Temmuz Darbe Girişiminde refleksleri yeterince hızlı olmayan CHP, deyim yerindeyse duruma göre pozisyon aldı.

Nitekim darbe girişimi başarısız olunca en çok kendileri mücadele etmiş gibi sunmaya çalıştılar. Oysa İzmir’de Sala okuyan imamı tartaklayan kişilere mahkemede destek oldular. Türkiye’nin hukukunu, 241 şehidin matemini ve 1500 gazinin acısına sahip çıkmak yerine OHAL kapsamında haklarında gözaltı kararları olan insanların hukukunu aramaya başladılar. 

En sonunda da kantarın topuzunu kaçıran Kılıçdaroğlu, Ülkenin Cumhurbaşkanına darbe gecesi Kuşadası’nda ne işin vardı diye soru sorma cüretinde bulunabiliyor. Zira Erdoğan’da; benim nerede olduğum belliydi. Peki, sen neredeydin söylede herkes bilsin…

Yazarın Yazıları