“Merhaba sevgili okur! Şiirin sihirli yolculuğunda biraz edebi âleme dalmaya ve gerçeklerin sert kapısını mizahi bir dille aralamaya ne dersin? O zaman sevgili La Fontaine’den masallara hoş geldiniz!
”
Bir varmış, bir yokmuş
Bir şehir faresi varmış;
Bir gün yolu yordamıyla
Tarla faresini yemeğe çağırmış.
Bir Türk halısı üstüne
Bir sofra kurulmuş, şahane.
Ne yemekler, ne yemekler
Gitmeyen bilmez şehre.
Böyle ziyafet görülmemiş
Hiçbir şey eksik değilmiş.
Ama tam yemek başlarken
Farenin iştahı kesilmiş:
Ayak sesleri gelmiş birden
Evin üstünde bir yerden.
Şehir faresi tırt bodruma
Tarla faresi de peşinden.
Ses seda kesişmiş yukarıda
Fareler çıkmış meydana.
Şehirli fare buyurun, demiş
Soğumasın bizim kızartma.
Ben doydum, demiş tarlafaresi
Yarın bize beklerim sizi.
Bizde böyle kral sofraları yok
Fukara işi bizimkisi.
Ama yediğin boğazında kalmaz
Ayak mayak sesi duyulmaz.
Haydi hoşça kal kardeş
Korkulu yemek bana gelmez.
Gökten 3 elma düşmüş. Biri La Fointaine’e, diğeri helal lokmasının peşinde koşanlara, üçüncüsü bana gelsin.
YORUMLAR