Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Kader Gür
Kader Gür

Seçimlerin sonucu belli mi?

AK Parti olsun, CHP olsun, MHP olsun Beykoz'daki çalışmalarını takip ediyorum ama pek vatandaşı fotoğraflarda göremiyorum.

Yerel gazetelerden komşu Ümraniye'deki Üsküdar'daki Çekmeköy'deki çalışmalara bakıyorum ancak orada da yoğun kalabalıklar gözüme çarpmıyor. Sokaklarda bir heyecan belirtisi yok. Daha önce her seçimde yaşanan telaşa tanık olamıyorum. Sanki vatandaşlar kararını çoktan vermiş gibi… Bu tabloya bakarken de açıkçası bu seçimlerde çok büyük bir sürpriz yaşayacağımızı zannetmiyorum.

Eski seçimleri anımsıyorum: Mesela 1990'lı yılları… Demirel'li Özal'lı yıllarda meydanlarda büyük kalabalıklar olurdu. Bu kalabalık konusunda rekoru ise Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Başkanı olduğu AK Parti kırmıştı. Ancak Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından aynı ilginin devam edip etmeyeceği de hep merak edilmişti. Anket çalışmalarını takip ettiğimiz kadarıyla AK Parti çok büyük bir oy kaybı yaşamış gibi görünmüyor. Diğer partiler de MHP dışında çok büyük artışlar yaşamamış şeklinde anlatılıyor. O zaman bu halk nerededir? Neden sokaklarda meydanlarda değil de evlerinde vakit geçirmektedir?

Vatandaşların seçimle ilgili olarak bir şeyleri artık yoluna koyduğuna inanmaya başladım. Sanki vatandaşlar AK Parti'den ve istikrardan dolayı memnun ve kendilerine zarar verecek büyük ve köklü bir değişimi yapmaya pek hevesli değiller gibi… Tabi bu durum ise AK Parti'ye ve teşkilat içindeki kişilere de büyük sorumluluk yüklüyor. Herhangi bir gevşeme durumunda bu görünüm birden tersine de dönebilir. Allah muhafaza, eski kötü günleri yeniden görebiliriz. Bunun için bence 'liyakat' konusunda AK Parti teşkilatları ince eleyip sık dokumalılar. Vatandaş tarafından kendilerine gösterilen bu muhabbete layık olabilmek için daha fazla çalışmalı ve karar merciindeki insanlar daha dikkatli davranmalılar. Çünkü bu istikrardan mutlu olan halk, adaletsizliğin ve dahası şımarıklığın ipuçlarını gördüğünde tavrını birden bire değiştirebilir.

Haziran 2015 seçimlerine yönelik bu heyecansız ve boş sokakların nedeni olarak, Allah biliyor ya tek düşüncem istikrarın sağlanmış olmasıdır. Ancak burada AK Parti kadar muhalefet partilerine de ciddi görevler düştüğünü söylemek isterim. Bir kere bu yurt dışındaki meselelerle ilgili olarak Devlet-Hükümet ayrımını son derece iyi yapmamız gerekiyor. Muhalefet partileri, 'kaş' yapıyorum derken 'göz çıkartmaktan' vazgeçmeli! O göz bizim gözümüz: Hepimizin gözü… Böyle olmaz… Türkiye'de artık 2015 yılına gelinmişken, 1900'lü yıllarda kalmış ve eskimiş siyasetten birileri vazgeçmeli… Çağı yakalamanın ve topyekûn kalkınmanın zamanı gelmiştir. Açık söyleyeyim, AK Parti'nin karşısında onunla kıyasıya mücadele edebilecek, güçlü kadroların olduğu bir muhalefet partisi Türk siyasetine ciddi katkı sağlar. En azından AK Parti'nin siyasi ömrünün daha uzun ve kadroların daha ayakları yere basan insanlardan oluşmasına etki yapabilirdi.

Bence bunun eksikliği de derinden hissediliyor… SP-BBP ittifakı 7 Haziran'da ne yapacak, göreceğiz. Ancak bence ülkemiz 'fikir' üzerinden bir siyaset yapılmaya uygun değil ve sevsek de sevmesek de güçlü kişiler, hem görünümleri hem de hitabetleriyle siyasette etkin rol oynamaya devam ediyorlar. Türkiye'de 13 yıldır yaşanan bir Recep Tayyip Erdoğan gerçeği var. Önümüzdeki yıllarda ise Recep Tayyip Erdoğan sonrasının Türkiye'sini de düşünerek hareket etmekte yarar var. Güçlü bir muhalefetin inşası ise hepimiz için güzel sonuçlar doğuracak. Ancak muhalefetin eksikliğini de kendi içinden çıkarttığı farklı seslerle gidermeye çalışan AK Parti, gelecek yıllarda 7 Haziran'da olduğu gibi rahat olamayacak.

Doğrusu ve özetle, çekişmelerin olduğu ve sonuçların tahmin edildiği sırada büyük heyecanlar yaşandığı eski günleri özlemişim. Belki de siyasette bu kadar her şeyin rayına oturduğu ve istikrarın sürdüğü günlere alışmamış bir insanım. Ancak Türkiye'de artık siyaset heyecan vermiyor diyebilirim. Vatandaşlar artık işlerini yoluna koymanın rahatlığını ve bunun kendilerinde oluşturduğu rehaveti yaşıyor.

Ne diyelim? Hayırlısı…

Kader Gür
Kader Gür HAKKINDA

1972 yılında Rize’nin Güneysu ilçesinde doğdu… Eğitim hayatını orada tamamladı… Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatinde çeşitli araştırmalar yaptı. Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Beyrut, Suriye, İtalya, İspanya, Rusya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde seyahatleri sırasında Türkiye ile ticari ilişkiler üzerinde çalışmalar yürüttü. Kader Gür, Refah Partisi Gençlik Kollarında siyaset yaptı. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kamuda çalışmaya başladı. 1997 yılında Akit Gazetesinde, Recep Tayyip Erdoğan’ı konu alan bir makalesi nedeniyle 28 Şubat aktörleri tarafından soruşturmaya tabi tutuldu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde başlatmış olduğu parti çalışmalarına Beykoz’da destek verdi. Partinin kuruluş aşmasında aktif rol oynadı. AK Parti Kurucu Beykoz İlçe Başkanı Dr. Ahmet Hulusi Batu, Salim Kararmaz ve Adem Sefer’in basın danışmanlığını uzun yıllar yürüttü… 1998 yılında yazmaya başladığı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatını konu alan, “Esaretten Zirveye” isimli kitabı 2002 yılında yayınlandı. Kader Gür'ün yine kendi yazılarından oluşan 2 kitabı bir de Yayın Yönetmenliğini yaptığı toplamda 4 kitabı raflardadır. Beykoz Rizeliler Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Gür, halen Beykoz Polis Hizmetlerini Koruma Derneği Yöneticisidir. Kader Gür, Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği ve Yüzüncü Yıl Gazeteciler Derneği üyesidir. 2024 yılında kamu çalışma hayatını sonlandıran Gür, evli ve 3 çocuk babasıdır… Kader Gür, yine 2002 yılında bir araya geldiği arkadaşlarıyla Dost Beykoz’u kurdu.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Haklısınız Kader bey, ancak su uyur düşman uyumaz. Bu seçimde bir ihanet çetesi ve ablaları işbaşındadır, bunu da hesaba katmalıyız. İç şer güçler ve lobiler ve DIŞ şer güçler de bu çete ile ittifak halinde oldukları görülüyor. Hainlikler doludizgin devam ediyor. Rehavete düşmemek lazım. Bu seçimde SP ve BBP gibi sağ partilerin bu ŞER İTTİFAKLARINI görüp, hükümeti (şer güçlerin lehine) yıpratmaktan kaçınmaları gerekirdi. Fakat siyasi ihtiras buna engel oldu. İnşaallah BU OLGUNLUĞU HALK GÖSTERECEK ve BUNLARA RAĞBET ETMEYECEK. Biliyorsunuz ki 1946 seçimlerinde, asrımızın en mühim âlimi Bediüzzaman Hz., İTTİHAD-I İSLAM PARTİSİ olduğu halde, o günkü şer güçler karşısında, KİTLE SAĞ ve MUHAFAZAKÂR ve İslâma müsamahakâr olan DP’yi desteklemişti. Bu gün de bu ŞUURA çok ihtiyaç var…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER