Salih ŞİŞMAN
  • 03/06/2018 Son günceleme: 03/06/2018 19:24
  • 11.429

Bir önceki yazımızda seçim sürecine giren ülkemizde, yerel ve genel siyasette bulunan kişilerin sosyal medyaya gereken önemi vermediklerini ve bununla ilgili neler yapılabileceğini belirtmiştik.

Her ne kadar yerel siyasetten tanıdığım ve sosyal medyayı doğru kullanamayan hiç kimseden bir geri dönüş alamasam da bir önceki yazıyla ilgili işin ilgililerinden çeşitli geri dönüşler aldım. Ayrıca bir önceki yazımda belirttiğim ve link verdiğim 2 yıl önceki yazımın da okunma oranının arttığını gördüm. Hasılı elimizden geldiğince yazılı ve sözlü bir şeyler yapmaya çalıştık.

Lakin işin bir de vatandaş boyutu var. Her ne kadar ismi siyasetle anılan kişilerin sosyal medya alanlarına dikkat etmesi önemli olduğu gibi siyasi tarafgirliği olan vatandaşların da bu konuda dikkat etmesi gereken hususlar var. Keza siyasi partilerin propaganda çalışmalarında sadece aktif çalışanlar değil pasifte duran yani sahada fazla olmayan ama tarafgirliği yüksek insanlarda etkilidir. Bu kişiler çevrelerinde bireysel olarak kendi görüşlerini aktardıkları gibi genel olarak sosyal medya alanlarının güçlenmesi sebebiyle bu alana propagandalarını kaydırmışlardır.

Bu kişiler için işin teknik boyutu yani sosyal medyada insanları etkileme hususunda yapılacaklar pek değişmiyor. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz hususlar bu kişiler içinde geçerli.

Fakat burada çok dikkat edilmesi gereken bir durum var. Çünkü siz aktif bir siyasetçi değilsiniz. Sosyal medyada ekli arkadaşlarınızın çoğunluğu sizi siyasi kimliğinizden ötürü değil kişisel yapınızdan dolayı takip ediyor olabilir. Keza aynı şey gerçek hayatta da geçerlidir. Normalde siyasi ve fikri düşünce olarak karşıt cephede olanlar birbirleriyle dostluk hukukunu devam ettirebiliyorlar. Ama aradaki dengenin bir bozulması karşı tarafı kendi yolunuza çekmediği gibi dostluğunuza da zarar veriyor hatta yok ediyor. Burada demek istediğim şey, arkadaş kitleniz içinde karşıt görüşlü insanlar vardır ve siz fikirlerinizi ve görüşünüzü belli etmeyin demek değildir. Zaten sizin gerçek hayatta bir siyasi partiye veya akıma bağlı olduğunuz bilindiğinden kendinizi gizleme gereği hissetmeyeceksiniz. Burada anlatmak istediğim karşı tarafında kırmızı çizgilerinin de olduğunun unutulmaması yani genel ahlaki kurallara riayet edilmesidir.

Son seçim sürecinde sosyal medya üzerinde siyasi görüşü ne olursa olsun sıkça insanların birbirlerini “yumuşak karın” üzerinden vurmaya çalıştığını görüyoruz. Photoshop üzerinden manipülasyonlar yapıldığı gibi siyasetçilerin aile düzenlerinden ve ahlaki yapıları üzerinden vurulmaya çalışılıyor. Ve bu manipülasyonlara da çoğu vatandaşımız da inanıyor.

Daha önceleri de belirttiğim üzere konuyla alakalı olduğu için tekrar etmekte fayda görüyorum. Lütfen sosyal medya da paylaşılan her şeye hemen inanmayın. Lütfen sorgulamacı olun ve “Medya Okuryazarlığı” kavramını özümseyin. İşin ilginç yanı herhangi bir “X” partisinin gönüllüsü gerçek dışı bir paylaşım yapıyor ve o partinin genel yönetiminde olan kişiler bile sorgulamadan aynen paylaşıp sonradan kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.

Hâsılı, takipçileriniz içinde hem kendi kitlenize hem de karşı kitleye propaganda amaçlı hitabınız belli oranda tolore edilebilir. Ama kişisel sayfalarınızda ki hakaret içeren, iftira içeren ya da doğrulanmamış yani karşı tarafı kötü zanna bırakan paylaşımlarla yukarıda da belirttiğim üzere karşı tarafa kendi fikrinizi anlatamadığınız gibi görüşlerinizden de tamamen soğutabilirsiniz.

Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle…

Yazarın Yazıları