Muharrem ERGÜL
  • 17/07/2018 Son günceleme: 17/07/2018 16:40
  • 9.535

Hepimizin gündemi değişti.

Buluşma alanlarımız değişti.

Arkadaşlarımız ve çevremiz değişti.

Hepsinden öte bakış açılarımız değişti.
İlgilerimiz değişti.

Sosyal ortamlardaki tartışma konularımız değişti.

VELHASIL
Değişime direnin ve değişmezliği savunan bizim mahalle tanınamayacak halde değişti.

Keşke değişim gelişme yönünde olsaydı da "redd-i miras" yolunda olmasaydı.

Bir zamanlar "ilayi-kelimetullah" diyen insanların takipçileri bugün "liberal kızıl elmacılar" haline geldiler.

Bir zamanlar siyaseti araç olarak gören, kul hakkını haram bilenler, bugün siyaseti nihai amaç haline getirince kul hakkının engin denizinde kaybolmak üzereler.

Yerel ve küçük hesapçı kurnaz fesatçılar şairin deyimiyle

"Kaldırımlarda demokrat, otobüslerde dindar" tipiyle özdeşleşmiş haldeler.

Bizim terminolojimiz olan,
İman
İhlâs
Fedakarlık
Kardeşlik
Hoşgörü
Sabır
Adalet
sözcükleri lügatimizden çıktı. Onun yerine,
Siyaset
Parti
AVM
Tören
Partili arkadaş
WhatsApp
Facebook
Twitter
bu sözcükler hayatımıza girdi. Daha doğrusu bu sözcükler herkesi esir aldı.

Peki, bizi biz yapan değerler nerede kaldı?
Ha, onlar mı?

Whatsapp'tan, Facebook'tan bunları paylaşıyoruz, dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Peki, bunlar hayatımıza yön veriyor mu? Verseydi, ortalıkta bu kadar rezillik olur muydu?

Tez elden hepimizin düşünmeye ihtiyacı var.

Kazandığını zanneden, kaybedenler kulübüne üye olacağız, farkında değiliz.

Bizim kimliğimiz aktüel siyasetin hayatımıza hakim olmasıyla gün be gün parçalanmaktadır.

Oysa biz, "Kökü mazide olan ati" misali yeniden varoluş değerlerimizi öncelemeliyiz.

İman ve ihlâs kavramlarını yeniden hayatımıza almak zorundayız.

Yoksa, bu hoyrat dalga bizi yutmakla kalmayacak geleceğimizi de alıp götürecek.

Cuma günü mesaj çekmekle, tatil arkadaşlığı yapmakla, kafelerde tavla partilerinde buluşmakla, moda ikonu gibi muhabbet toplarına girmekle geliştiğini sanan, yerel siyasi figürleri bir an önce yakamızdan silkeleyip atmalıyız.

Dedim ya bizim mahallenin gündemi değişti diye.

Bizim adamlara bir haller oldu diye.
Kardeşim diyerek, kardeşine ayak oyunları almış başını gidiyor.
Sanki Bizans hortlamış.
Ehliyet ve liyakatten bahsedenler,
Ehliyetsiz ve liyakatsiz.
Ahlak ve erdemden bahsedenler,
Ahlaksız ve erdem yoksunu.

Tüm bunlar ortadayken, her yerimiz tel tel dökülürken, herkesin gündemi seçim sonuçları ve yorumları. Varsa da yoksa da seçim.

Diyelim ki, Türkiye'nin tamamının oyunu biz aldık.
Bu sonuç bizi nasıl özümüze döndürecek?
Bu sonuç bizi nasıl hizaya getirecek?
Yoksa, bu sonuç bizi daha şımarık yapıp azgınlaştıracak mı?
Bunu hiç konuşmuyoruz.
Hep söylüyorum. Bu da ayrı bir tehdit.
Fırsatları avantaja dönüştüremiyoruz bir türlü.
Sanki parça pinçik olacak bir yükseklikten düşecekmiş gibiyiz.
Sözü söyleyen güzel söylemiş.

"Boş çuval ayakta durmaz."

Dikkat etmezsek boş çuval misali yere yığılır gideriz.

"Dedim ya seçimler geçer amma" diye.

Seçimler geçti, gitti. Şimdi kendimize dönelim.
Aşınan ve yıpranan değerlerimize bakalım.
Seçimi kazanıp, geleceğimizi kaybetmeyelim.

Geleceğimizi sağlam inşa edeceksek,
Yakın geçmişte çevrimizde olan söylentileri ve tanıklıklarımızı iyi analiz edelim.

Sözlerimi M.Ö. 7. Yüzyılda yaşamış bilge filozof şair Arkhilokhos'un sözleriyle bitireyim. Sözün ilgisini siz kurun.

"Ben savaşta uzun bacaklı forslu elbiseli kasılarak yürüyen general istemiyorum. Bana bacakları üzerinde sağlam duran bastığı yerden asla geri adım atmayacak bir er verin..."

Yazarın Yazıları