Kader GÜR
  • 04/06/2015 Son günceleme: 04/06/2015 14:18
  • 7.561

Seçimden önce böyle bir yazı yazmak ne kadar doğru bilmiyorum.

Ama bazı düşüncelerimi seçimden önce açıklamam gerektiğine inanıyorum. Çünkü seçimden sonra bunları dile getirmek çok bir anlam ifade etmeyebilir.

Miting bitti.... Hayat devam ediyor... Allah izin verirse! Seçimlerde bitecek yine hayat devam edecek.

Sonuçta Beykoz'da bizim camiayı ve beni yakından tanıyanlar bilirler. Kişisel olarak her zaman söylediğim sözün arkasında durmuşumdur. Çok haklı bir gerekçe olmadığı sürece asla da geri adım atmam. Doğru olduğunu düşündüğüm bir şey için hiç bir fedakarlıktan kaçınmam. Yanlış olduğunu düşündüğüm bir şey içinde aynı kararlılığı gösteririm. Asla inatçı değilim. Sadece kararlı bir insanım. Haklı bir gerekçe sunulduğunda geri adım atarım, hatta tavrımın yanlış olduğuna yönelik haklı gerekçelerle ikna edilmişsem özür dilemekte asla gururumu incitmez. Çünkü özür dileyebilmek kalitenin bir gereğidir.

Ben hiç bir zaman AK Partili olduğumu inkar etmedim. AK Partili olduğum içinde bir kamu personeli olarak çok bedel ödemiş bir insanım. Belki bundan sonra da daha ağır bedeller ödeyeceğim. Kim bilir?

Beykoz'da bir kesim vardır ki, benden çok hoşlanmazlar, çünkü ben sağa sola eğilip bükülebilen bir adam olmadım.  Ondan dolayıdır ki, ağzımdan çıkan sözün arkasında,karşılıklı iyi niyet ve güven su istimal edilmediği sürece dururum. Karşımdaki insanlarında durmasını isterim.

Ama karşınızdaki insan sizin iyi niyetinizi su istimal ediyorsa, siz buna rağmen adam gibi duruyorsanız haliyle birileri bundan rahatsızlık duyacaktır. 

Dolayısıyla bu anlayış içerisinde Recep Tayyip Erdoğan ile çıkmış olduğumuz yolculuğu 14 yıldır kesintisiz sürdürüyoruz. Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu sebepledir ki, zaman zaman bazı olumsuzluklar karşısında sessiz kalmışlığımızda olmuştur.

Son günlerde yine buna benzer bir tartışma yaşadık. Bizim değer verdiğimiz, kol kanat gerdiğimiz insanlar AK Parti'nin içinde olduğu için tartışmada haliyle bizim içimizde yaşandı. Ben kesinlikle haklı olduğumu düşünüyorum. Kamuoyu ve AK Parti'de oluşabilecek algıyı değerlendirdikçe yüzde, bin beş yüz haklı olduğumu düşünüyorum. Ben böyle düşünürken, gerekçelerimi de ortaya koyarak bir çok görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerde sert tartışmalar yaşandı. O tartışmalar devam etseydi. gerçekten AK Parti'de seçim öncesi ciddi bir kriz çıkabilirdi.

Aslında benim bu konuda ısrarcı olmam, karşımda ki arkadaşlarımın gözünde bir riskti. Sanki ecelim gelmişti! 'O ne yahu Kader patrona karşı çıkıyor. Kafayı yedi mi bu' diyenler oldu. Yoook kafayı yemedim. Benim hiç bir zaman AK Parti ile kişisel menfaat ve çıkar temin ettiğim bir işim olmamıştır. Oldu diyenler varsa çıksın söylesin... Bunun altını çiziyorum. Ben bu güne kadar AK Partili olmanın sadece gururunu yaşadım. Eğer bir takım imkanlar ortaya çıktıysa bunu da AK Parti'nin güçlenmesi için kullandığımı Allah'ta biliyor bu tartışmayı yaşadığımız can yoldaşlarımızda.

Dolayısıyla, şahsı menfaatim olsa da, ki öyle bir şey asla yok... Emin olun gözümü kırpmadan vazgeçerim. Umurumda olmaz. Benim için birlik beraberlik, dürüstlük, istikrar ve güven her şeyden kıymetlidir. Çünkü insanlar yarınlara bu değerlerle taşınırlar. Çıkar ve menfaat için asla doğrularımdan vazgeçmem. Yokluğu paylaşamayacağım hiç bir insanla varlıklı  olduğu zamanda kader birliği yapmam.

Sonuçta kader birliği yaptığımız insanlarla bugün bir araya gelmiş değiliz... Yıllardır birbirimizin kahrını çekiyoruz. Onun içindir ki, çekinilecek bir şey yoktu.  Çünkü tartışma konusu olan mesele, arkadaşlarımın değerlendirdiği gibi masum bir mesele değildi.... Ve bununla ilgili haklı bir gerekçe ortaya konulabilmeliydi.

Bunu hiç bir arkadaşım ortaya koyamadı. Hiç bir arkadaşım bu tartışmanın altını dolduramadı. Dolayısıyla beni basit ve uyduruk şeylerle ikna etmeye çalıştılar. İkna olmadım. Olmaya da niyetim yoktu. Çünkü ben o kişiyi tanıyorum. Ve arkadaşlarımın durumu masum göstermek adına yapmış oldukları  yorumları çürütecek bir çok tez vardı elimde...

Yaşanan tartışmaları bitirmek için gerçekten devreye bizim camiada hatırı sayılır insanlar girdi. Onlarda başarılı olamadı. Bana göre yapılmak istenen bir skandal ve AK Parti'nin üstüne büyük olumsuzluklar yükleyecekti. Bu gereksiz ve hiç bir faydası olmayacak riski almak bana anlamsız geliyordu. Ve AK Parti'yi yormaktan, teşkilatın moralini bozmaktan başka hiç bir işe yaramayacaktı.

Kendi arkadaşlarımla yaşadığım tartışmalar sonucunda oturdum saatlerce düşündüm. Ve arkadaşlarım beni gerçekçi ve mantıklı olmaya davet ederken, kendilerinin gerçekçilikten uzak ve mantıksız tavırlar içinde olduklarını ve kendi varlıklarını inkar edercesine hep suçlu aradıklarını gördüm. Ucuz ve bedava kahramanlık yaptılar. Yani bu iş onlarla olacak gibi değildi!

Konuyu Yücel Çelikbilek ile görüşme kararımdan bir saat sonra Başkanın makamındaydım. Yücel Başkanımızla bir saat süren bir görüşme yaptık. Görüşmemizde gerçekten samimiyet vardı. Yücel Çelikbilek'in herkese ağırlığınca değer verdiğini gördüm. Yüreğini masaya koydu. Bende koydum. Ve Çelikbilek ortaya gerçekten haklı bir gerekçe koydu. İkna oldum mu, oldum... Beni Yücel Çelikbilek ikna etti. Çünkü Beykoz'da siyasetin duayeni, ağabey dediğimiz insan yüreğini mertçe masaya koymuştu. O masada duran yürek karşısında benim diyecek bir sözüm yoktu. İşte orada dedim. Can yoldaşlığı budur. Kader birliği budur, güven budur...

Hem Sayın Başkanımız bize duyduğu güven ve samimiyeti ortaya koydu. Hem de yol arkadaşlığının nasıl olacağı konusunda bir ders verdi. Başkan bunu yaparken aklıma 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri geldi. Çünkü 30 Mart Seçimleri'nde Çelikbilek karşıtları aday olamayacağını söylerken, ben almış olduğum ağır eleştirilere rağmen Çelikbilek'in sadece bir siyasetçi değil... AK Parti'de bir otorite olduğunu ve Beykoz'un çoluk çocuğa teslim edilemeyeceğini öngörmüştüm.

Görüşmenin içeriğine girmeyeceğim. Ben başkanımızın bana duyduğu güvene sonsuz teşekkür ediyorum. Üç aşağı beş yukarı yıllarca yaptığım değerlendirmeleri söyledi. Ama mertçe düşündüklerimin doğru olduğunu ifade etmesi onun yüreğinin büyüklüğünü ortaya koydu.

Şimdi bunu seçimden önce niye söyledim. Söyledim, çünkü bu işin birde seçimden sonra ki boyutu var... Seçimden sonra Başkan Çelikbilek'e duyulan saygı ve güven muhafaza edilerek, bu yaşanan tartışmalar enine boyuna ele alınacaktır. Hatta tartışmaların alanı genişleyecek. Belki bizim içimizde de bir ayrışmaya neden olacak. Kuvvetle muhtemeldir ki, olacak. Olmalıdır da... Çünkü söylediği sözün arkasında durmayan, her şeyi basite alan, sıkıştığı zamanda kestirip atan adamlara basamak olmak bize yakışmaz.

AK Parti Beykoz'da ne kadar oy alırsa alsın bu tartışmalar yaşanacak. Ben bu zamana kadar kime ne söz verdiysem sözümün arkasında durdum. Hali hazırda kimseye siyaseten verilmiş bir sözüm yok... Kimseden korkumda!...

Yazarın Yazıları