Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Saygı Duymak ve ODTÜ rezaleti!

Uzun zamandan beri kafama takılır dururdu.

 

“Herkesin fikrine saygım var.” “Her düşünceye saygı duymak zorundasınız.” “Her görüş saygındır.” “Medenî insan, her fikre saygı gösteren insandır.” Gibi sözler, ilk anda insana doğruymuş gibi hoş geliveriyor. Ancak, çok kısa bir muhakeme veya tahkik sonrasında, ucu açık, mesnetsiz ve insanı yanlışlara sürükleyen türden, tuzak cümleler olduğu hemen anlaşılıyor. Fakat insanların çoğunluğu ehli tahkik (araştırıcı) olmadığından, bu tuzaklara çokça düşülüyor.

Sanki hakikatleri kamufle ederek, kendi menfaatine uygun olan bâtıl görüşlere yol açmak için, hakikatlere de objektif bakmaya zorlayan demagojik bir tuzak olduğu fark ediliyor.

%100 Kabul görmesi gereken hakikatlere objektif bakmak demek, onları bu tuzak cümlelerle hemen %50’ye düşürmüş oluyorsunuz. Bu durumda da bâtıla, hiç hakkı yoktan %50 avans ve şans vermiş oluyorsunuz.

Bu asla bir saygı gösterme değil, tamamen haksız bir davranıştır…

 

Bu sözleri daha iyi anlamak için, SAYGI kelimesini de iyi anlamak gerekiyor.

Bakınız, T.D.Kurumunun, SAYGI kelimesini tanımlaması şöyle:

“Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı, dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan, sevgi, hürmet ve ihtiram duygusudur.”

  •  

Olsa olsa tahammül gösterilebilir, değil mi?

Çünkü; kutsallarımız, hiçbir şahsın fikri değildir, âlemleri yaratan Yüce Rabbimizin ve“Muhammed (SAV) ne söylerse doğrudur, o kendiliğinden söylemez”buyurarak tasdik ettiği Peygamberimizin sözleridir.

  •  

İşte bu nedenlerle de objektif bakılarak, rastgele şahıslarla veya fikirlerle asla mukayese edilemez. Buna tevessül edilmesi demek, %100 doğruluğu, bir anda %50’ye düşürerek, haksızlık etmek demektir…

  •  

Yüce Rabbimiznin Kur’ân-ı Kerimde iki ayrı ayetlerde, Ahzab-59.: “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler.” Nur-31.: “Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler.”…Görüyorsunuz ki tarif çok açık!…

  • İşte bu sözlere mutlaka uymak ve uygulamak mecburiyeti vardır.

Hasbelbeşer inançsız olanların ise mutlaka saygı göstermesi lazımdır.

  • Peki, şimdi ODTÜ’de karşılaştığımız tablo nasıl? Ne kadar çirkin!?

Bakınız öyle ilginç bir kara tablo ki, hayret edeceksiniz:

Allahın emrine uyarak başını güzelce örtmüş ve o tarife uygun dış elbisesini giyerek, O.D.T.Üniversitesine kayıt yaptırmaya gelmiş mâsum kızlarımıza, mutlaka saygı gösterilmesi gerekirken, sergilenen şu tabloya bir bakınız.

Ellerine pankartlar alarak başörtülülere, “Çıkın buradan! Sizi aramızda görmek istemiyoruz! Başörtülülerin üniversitede yeri yok!” v.s. çirkin sözlerle, sözde fikirlerini (!) beyan ediyorlar.

  •  

Üstelik bunlar, yukarıdaki cümlelere de tam ters hareket ediyorlar. Yani kendi ideolojilerine bile ters düşüyorlar. Kutsallara bile, âdeta nefret kusuyorlar…

Aslında bunların sergilemiş oldukları ZULÜM ve hakaretlere, değil saygı göstermek, tahammül etmek bile çok zordur. Fakat o asil kızlarımıza helâl olsun ki, tahammül edebildiler. Onları, çirkin yaygaralarıyla baş başa bıraktılar… 

 

ÖNEMLİ BİR SORU: Böylesine terbiyesizce fikirlere ve zulmedenlere karşı, şayet bir Müslüman saygı gösterse, ne olur?

CEVAP: Îmanı zâafa uğramış olarak, Hûd suresi 113. Âyete göre; Bir de sakınzulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş (Cehennem)dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım görmezsiniz…”

  •  

Bunlar Kâinatın en doğru sözleridir, asla yoruma gerek yok….

 

Şu fitne asrında, bu örnek gibi birçok örnekler görebilirsiniz. Bu durumda yapılması gerekeni bile, insanların en doğru sözlüsü bizlere tarif ediyor.

  •  

Peygamber Efendimiz; "Bir kötülük ve haksızlık gördüğünüzde (1.) elinizle, eğer bunu yapamıyorsanız (2.) dilinizle düzeltin. Eğer bunu da yapamıyorsanız (3.)kalbinizde buğzedin. Ama bu da imanın en zayıf noktasıdır…” ..buyurmaktadır.

  •  

Yani ikinci aşamaya tâlip oldum.

İlk aşama olan “elleriyle düzeltme” görevini, Allah c.c. râzı olsun hükümetin zirvesi ve YÖK ele aldıklarını görmekle, bir nebze müsterih olduk. İnşaallah gereken yapılacaktır. Çok şükürler olsun ki, yapılan zulümler, artık kimsenin yanına bırakılmıyor. Örtbas edilmiyor. Gerekenler yapılıyor.

  •  

Üçüncü aşamaya düşmeden, bu hazır yazıyı, imkân nispetinde FW edebilirsiniz.

Yüce Rabbim şimdiden, haklıya ve Hakka hizmetlerinizi kabul buyursun. Âmin…  

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER