Elif ÇELİK
  • 01/07/2019 Son günceleme: 01/07/2019 00:02
  • 6.253

 

Sevdiğiniz insanlar için "Seni seviyorum" demek, bazen zor olabilir. Seversiniz ama söyleyemezsiniz. Belki utanırsınız, belki sıkılırsınız; kim bilir belki de korkarsınız. Saklamaya çalışırsınız. Çoğu zaman da bunu başarırsınız. Ancak saygıda durum bu kadar kolay olmaz. Sevginizi sakladığınız gibi saygınızı içinizde gizleyemezsiniz. Ne yaparsanız yapın, "Yüze vurur ifadesi"... İşte 23 Haziran seçimleri gelen sonuçlarının tam olarak özeti budur. Cumhuriyet Halk Partisi, kimsenin içinde bir şüphe bırakmayacak şekilde "saygı" kazanmıştır. Nasıl ki, geçmişte CHP'ye saygı duymayanlar vardıysa, 23 Haziran itibariyle aynı kişiler saygı duymaya başlamıştır. Bu saygının dönüşümü ise ifade anlamında "yüzlere" yansımaktadır.

Sevinçliyiz, gururluyuz. "Kesin bir şeyler oldu" denilerek, 10 binlik farkı küçümseyenler, yenilenen seçimde ortaya çıkan 800 binlik farkın ihtişamı altında ezildiler. "Bize oy veren, asla başka yere gitmez" diyenler, bizim Beykoz'umuz dâhil, tüm İstanbul'da belki de hayatlarında ilk kez CHP'ye oy verenlerin nefret ve öfkesini korkulu gözlerle izlediler. CHP'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucu partisi olmasına yönelik iltifatı esirgeyenler, 25 yılın ardından üstelik de rekor bir oyla İstanbul'u bir zihniyetin elinden alan aynı Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki değişimi biraz kıskanarak, biraz da şaşırarak izlediler. CHP, 23 Haziran itibariyle yalnızca İstanbul'da değil diğer 81 ilde ve milyonlarca seçmenin gözünde hatırı sayılır bir saygınlık kazandı.

Şimdi ne yapmalı?

Geçmişten ders çıkartmadan zafer sarhoşluğuyla hareket etmek, gelecekte CHP'yi AK Parti'nin durumuna düşürebilir. Yapılması gereken ilk şey Ekrem İmamoğlu ismini yıpratmadan, onu yersiz yere haddinden fazla ve günlerce, gecelerce yüceltmemektir. Zaten kişilik ve duruş bakımından Sevgili İmamoğlu Başkanımızın da isteği bu istikamettedir. Artık partimizin içinde toplumun her kesimini kucaklamayan, düşüncesizce konuşan kişilerin yeri yoktur. Toplumda hazır kazanılmış bir saygıyı kendi ellerimizle geri teslim etmek, partimize ve partilimize ihanet olur. Bizler Ekrem İmamoğlu'nun duruşunu ve 31 Mart ile 23 Haziran arasındaki samimiyetini içtenlikle gözlemlemeli ve daha da geliştirerek örgütümüze nakşetmeliyiz. Artık tek çalışmamız, Ekrem Başkanın başarısını dışlamadan, partimizin dinamiklerini yenileyerek, halkın beklentilerine doğru karşılıklar bulmayı sürdürebilmektir.

Seçim gününde gittiğim okulda şunu fark ettim: Başta da belirttiğim "saygı" yüzlere yansımaya başlamıştı. Tek tek dolaştım okuldaki tüm sandıkları... Bir ihtiyaç olup olmadığını sordum. Benim CHP'li olduğumu öğrenen hemen herkes, güler yüzle ve samimiyetle karşıladı beni. İçten sohbetler gerçekleştirdik. Benim "AK Partiliyim" diyenden rahatsız olmadığım gibi hiç kimse de beni "CHP'li" olduğum için yadırgamadı. İşte bunu da hepimizin kabul edeceği gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başardı.

Şimdi ise Ekrem İmamoğlu'nun açtığı yoldan, asla hiç kimseyi dışlamadan ancak geçmişte yapılanları da unutmadan ilerleme vaktidir. Unutulmamalıdır ki, hayatında ilk kez CHP'ye oy vermiş insanlar, çalınan paraların, israfın, kaydı olan-olmayan tüm yolsuzlukların da hesabının sorulmasını istemektedir.

Yaşanan tüm haksızlıklara bir "Dur" demenin zamanı gelmiştir. Adalet, CHP'nin kazandığı saygınlığı yitirmeden ama geçmişte yapılanların da hesabını sormasıyla tecelli edecektir.

Her şey çok güzel olacak demiştik, olmaya başladı dostlar... Bundan sonra Halk, asla rüşvete, israfa, yalana, iftiraya, haksızlığa prim vermeyecektir. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, ilelebet payidar kalacaktır. Al yıldızlı bayrağımız sonsuza değin göklerde dalgalanacaktır. Çocuklar inandı, çocuklarımız artık umutla dolu... Ellerinde mavi renkli boyalar, motorları boyuyorlar. Yakında mavi renkli motorlarla, çağdaş ve demokratik bir Türkiye'ye üstelik de kimsenin içinde zerre kadar bir kuşku bırakmadan ulaşmış olacağız. 

Biz inandık dostlar... Sizlerle inandık... Hayatında ilk kez Beykoz'da CHP'ye oy veren Fadime Abla'yla inandık, Hacı Mehmet Amca'yla inandık. Hâlâ inanmayanlarımız var: Onlar da inansınlar...

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz