Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Şayet IMF’den hala borç alıyor olsaydık?

Bu masum gençlik, 1999’da ABD Oval Ofis’te o günkü Türk Başbakanının, memur maaşlarını ödeyebilmek için, kendi koltuğuna yaslanmış olan ABD Başkanının karşısında, ayakta, iki büklüm ve dilenircesine nasıl para istediğini keşke bilselerdi…

“Borç alırsan, EMİR de alırsın” prensibi gereği, ABD’nin istikbalde elbette aleyhimize kullanacağı ‘teröristleri koruma adına kanunlar’ çıkarmaya mecbur kalındığı, ‘basın özgürlüğü kanunları’ çıkarılarak terörist faaliyetlerin meşru gösterilmeye çalışıldığı, ‘polis yetkilerini kısma kanunları’ çıkarılarak anarşiye zemin hazırlatıldığı keşke unutulmasaydı!

Şayet; bugün İMF’DEN hâlâ borç alıyor olsaydık, ABD güney sınırlarımıza 5000 TIR ağır silahlarla PYD, YPG ve dolayısıyla PKK’YI donatırken, güneyimizdeki yüzlerce kenti teröristlere peşkeş çekerken, bize “Siz rahat olun, biz sizinle müttefikiz, biz o silahları DEAŞ’ karşı kullanacağız” yalanlarına karşı ne yapılabilirdi ki? Öyle ya; Borç alan emir de alırdı!

Suriye ve Irak sınırlarımızdaki o terörist yapılanma, o devasa kuleler ve tüneller elbette o teröristlerin işi olamaz. Yine ABD ve diğer şer güçlerin ortaklığı ile inşa edildiği çok net görüldü. Ayrıca; teröristlerin TBMM temsilcilerinin “biz sırtımızı YPG’ ye, PYD’ ye yaslıyoruz” diye haykırma cesaretini nereden aldıkları da çok net ortaya çıkmıştır.

Fakat bugünkü iktidar bu yalanlara ve sinsi oyalamalara hiç inanmadı ve borçsuz bir eda ile alnımız ak, başımız dik hep karşı çıktı. Millet adına, Devlet olarak; “Siz nasıl müttefiksiniz ki, bize para karşılığı vermediğiniz silâhları, oradaki teröristlere niçin tamamen ücretsiz veriyorsunuz? Sizin niyetiniz nedir? Biz sınırlarımızın güvenliğini sağlamak zorundayız. Kimse bize emir veremez ve durduramaz” .diye kükremedi mi?

Eğer İMF’DEN hâlâ borç alıyor olsaydık, kendi silahlarımızı, acaba kendi tank, İHA, BMC Kirpi, SOM Füzesi, TANKSAVAR Füze sistemleri, T129 Atak Helikopteri, BORA-12, T-155 Fırtına Obüsü, ALTAY Milli Tank, AKYA Milli Torpidolarımızı yapabilir miydik? MİLGEM Milli gemi, ANKA İnsansız hava aracı, ATMACA Milli Gemi savar, ARMA Zırhlı Muharebe aracı üretebilir miydik? Daha bitmedi: COBRA, Zırhlı tekerlekli araç, GÖKTÜRK Milli keşif uydusu, Gözcü Mini insansız hava aracı, KASIRGA TR-300 Füze, Modern Piyade Tüfeği, PARS Zırhlı muharebe aracı, TÜBİTAK Akıllı BOMBA, Otokar Kobra vs. yapabilir miydik?

Bütün bu gerçeklere rağmen; ülkemizin %24’ünü temsil eden bir ana muhalefet liderinin Türkiye'nin tek bir silah üretemediği” hakkında iddialarda bulunması, ne ile izah edilebilir? Şayet; Kör, sağır ve kara cahil değil ise çok daha kötü bir karakter ortaya çıkar ki, o da maalesef yalan söyleyerek ve inkâr ederek ülkesine ihanettir. ‘Aşkın gözü KÖR’ kabilinden ona körü körüne inanan, saf taraftarlarını da göz göre göre yanıltarak gaza getirmektir…

Diğer yandan 10 küsur seneden beri bu konularda da millîleştiğimiz için, bugün Zeytin dalı ve Afrin harekâtlarında, %70 kendi silâhlarımız kullanarak üstün başarılar elde etmedik mi?

Oysa İsrail’den satın alınan sadece İHA’ların koordinatları, önce İsrail’e gidiyordu. Orada hedef saptırılarak bize yanlış koordinat geliyor, bizim uçaklarımız da teröristleri değil, boş alanları bombalamıyor muydu?

Hey gidi millî Hükumet hey! Sen ne kadar çok önemliymişsin…

Siz bu başarıları; hâlâ o dış mihraklardan emir almaya alışık olan şu ana muhalefetin yalanlarıyla, iftiralarıyla etkilediği muhalefetlerine rağmen, nasıl başarabildiniz? Helâl olsun sizlere verilen oylar. Ne mutlu böylesine temkinli, çalışkan, becerikli, başarılı ve cesur iktidara oy verenlere. Allah indinde de makbul ve müsterihsiniz… Fakat maalesef bugün bile hâlâ ABD ağzıyla yapılan muhalefete rağmen, ciddi kararlar alarak nasıl başarabildiğinizi düşünerek ayakta alkışlamak gerekirken, bugün bile bunlara kör, sağır ve nankör olanlar var. Eğer bu gerçekler tüm sağduyulu halk tarafından, çok daha iyi idrak edilebilmiş olunsa, bugün bu kemikleşmiş nankör kesim sadece %20’lerde kalırdı… (Benim hiçbir parti ile tek bir organik bağım yoktur. Ancak bugün, yedi düvel haçlı ve ŞER güçlerin pervasızca saldırdıkları şu zamanda, bu iktidarı çok daha güçlü ve dimdik ayakta tutmanın, vatanî ve dini bir vecibe olduğuna inanıyorum.)

Yine de bu konuda uyanışlar, azımsanmayacak kadar çoktur. Öyle ya, hiç bilinmeyen bir parti 15 sene önce denenmek için %34 oy alıyor. Bu güzide halk hakemlik yaparak icraatı yakından izliyor. İkinci seçimde güvenini %38, 3. 4. 5. Derken, %41, %42, %46, %48,5, %51’e yükseltiyor. Son yapılan istatistiklerde ise %55’in üzeri çok net görülüyor, inşallah.

İşte bu tablo, iç ve dış tüm ŞER odakları kudurttuğu için, şu milletin duası olan BAŞKOMUTANIN öldürülerek durdurulması ile ilgili sinsi planlamalar yapılıyor. Allah cc muhafaza eylesin. 15 Temmuz 2016 İhanet girişimi, işte bu sinsi planlardan sadece birisiydi. Bugün, bunu bile hâlâ idrak edemeyen, basiretsiz yorumlar yapan zavallılar var…

  • Bir başka gafleti veya ihaneti hatırlatmadan geçemeyeceğim:

Yukarıda arz edilen %70 yeni ve milli silâhlarımızı üstün başarılarla kullandığımızı cümle âlem biliyor. Tüm göstergeler de Ekonomimizin hiç sarsılmadığını gösterirken, “Ekonomide deniz bitti. Borç ve faiz batağında debelenip duruyoruz” diye doğruları saptırmak, Müslüman bir parti liderine (T.Karamollaoğlu’na) hiç yakışıyor mu?

Terörizme ve tüm teröristlere; akla-hayale gelmeyen müthiş darbelerin vurulduğu şu son aylarda bile “Terör aldı başını gidiyor” gibi hezeyan vadi yalanlar söylemek, %99’u Müslüman olan bir partinin liderine (T.Karamollaoğlu’na) hiç yakışıyor mu?

  • Yüce Dinimiz bizlere yalanı, iftirayı ve halkı aldatmayı kesinlikle HARAM kılarken, üç kuruşluk siyaset adına bu kadar alçalmaya değer miydi?

Müslüman istikrarlı olur. Yüce Dinimizin, vatanımızın ve halkımızın menfaati doğrultusunda, 7 düvel düşmanlara ve haçlı saldırılarına karşı, hiç tereddütsüz bir şekilde devletinin yanında yer alınması gerekirken, ‘dümeninin şeytanın eline geçmişçesine’ şer güçlerin iskelelerine yanaşma hamleleri niye? Yazıklar olsun… Yine de temennimiz, “Allah cc ıslah eylesin” demektir. Çünkü az da olsa şu kadar saf ve temiz seçmenine çok yazık olacak, vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER