Saadettin KILIÇ
  • 05/11/2020 Son günceleme: 05/11/2020 12:19
  • 4.361

24 Ocak 2020 tarihinde 6,8 şiddetinde meydana gelen Elazığ depreminde de yazmıştım; “deprem dini ve ahlaki davranışların sonucu olarak ortaya çıkan soyut bir olgu değil, Jeolojik ve somut bir gerçektir” diye.

Ama hala ve ısrarla bu tür vahim sonuçlardan büyük kazançlar elde etmeyi ibadet  haline getirmiş çok sayıda dindar kılıklı Şarlatanlar var ülkemizde.

Yineliyorum; her çağda İzmir veya dünyanın her yerinde akıl ve bilimsel metotlarla inşa edilen beton yapılar beşik gibi sallanırlar ama yıkılmaz, çökmez ve trajik ölümlere neden olmazlar.

İnanmayanlar internete girip sorgulasınlar, gerçekler apaçık ortadadır.

 “Örneğin 2020 yılında şu ana kadar tüm dünyada 6,5 büyüklüğünün üzerinde 22 deprem yaşanırken, bu depremlerde en çok can kaybı Türkiye'de yaşandı.

24 Ocak'ta Elazığ'da gerçekleşen depremde 41 kişi hayatını kaybederken, İzmir'de gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki depremde şimdiye kadar 114 kişi hayatını kaybetti. Dünyadaki diğer depremlerde ise çok farklı bir manzara var. 

Haber Türk'ten Barış Kaygusuz'un haberine göre, 2020 yılında tüm dünyada gerçekleşen depremler içinde en çok can kaybının yaşandığı iki deprem Türkiye'de gerçekleşti.

Tüm dünyada gerçekleşen depremlerle, Türkiye'deki depremlerin ardından oluşan zararlar kıyaslandığında ise durumun vahameti daha net ortaya çıkıyor.

Depremle birlikte büyük kentlerdeki çarpık yapılaşma, dikey mimari ve Türkiye'deki yapı stokunun niteliği ölümleri artırıyor. 

2020 yılında Türkiye'deki Elazığ ve İzmir depremleri sayılmazsa, dünyanın farklı ülkelerinde 6,5 üzerinde tam 20 deprem gerçekleşti.

Aynı büyüklükte depremlerde Japonya'da kimse ölmedi

Bu depremlerin tamamında sadece 13 kişi hayatını kaybederken, bu 13 kişiden 10'u 23 Haziran'da Meksika'da meydana gelen 7,4 büyüklüğünde depremde, 1'i ise 17 Temmuz'da Papua Yeni Gine'de gerçekleşen 7.0 büyüklüğündeki depremde yaşamını yitirdi.

Tıpkı İzmir ve Elazığ'daki depremler gibi 6,5 ile 6,9 büyüklüğü arasındaki depremlere bakıldığı zaman, Türkiye dışında yedi farklı ülkede 12 depremin yaşandığı görülüyor.

Bu depremlerde can kaybı yaşanan tek deprem ise 2 kişinin hayatını kaybettiği 6,6 büyüklüğündeki 18 Ağustos Filipinler depremi oldu.

Japonya, Şili, Endonezya, Yunanistan, Solomon Adaları ve ABD'de gerçekleşen 6,5 ile 6,9 büyüklüğü arasındaki depremlerde hayatını kaybeden kimse olmadı.”

Güneş balçıkla sıvanmaz ama Kuran’ı Kerim’de ki ayetlerle yetinmeyenler kendi uydurdukları masallara ayet destekli benzetmeler yaparak toplumu ve insanlığı aldatmaya devam ediyorlar.

Bu şarlatanlar, genellikle bir iki kelime Arapça kelamdan sonra toplumu ahlaki ve manevi yetersizlikle aşağılayan ifadeler kullanarak; “rakı, şarap içtin deprem, açık, saçık gezdin tusunami,  şarkı, şiir besteledin Tayfun oluyor” derler ve pek çok gafili de inandırırlar.

Ah, en ucuzundan, en kazançlı yaşamayı seçen bu din sömürücü şarlatanlar yok mu?  Kuşaktan, kuşağa devredilen hurafe bilgileriyle sinsi, sinsi ve derinden tüm topluma büyük acılar sunarlar…

Onları uyarsan da, uyarmasan da kalpleri kilitli, kulakları sağır, gözleri kör ve dudakları mühürlüdürler. Kuran’ı Kerim’de ki ayetlerle hiç ilgisi olmayan benzetmeler yapar etraflarına deli saçmaları yaymaya devam ederler...  Ne de olsa geçimlerini sağladıkları en önemli vizyonları budur…

Kısa ve öz hala hurafe ve bilim dışı açıklamalarıyla insanları aldatan ve felaketlere yol açan bu Şarlatanlara son kez ve apaçık yanıtımdır:

1-Depremlerden Ölümler bir felaket değil, bin yıllardır devam eden koskoca bir cehalettir.

2-Deprem, Yağmur, Kar, Rüzgâr kadar masum doğal bir olaydır.

3-Dünya var oldukça depremler de tıpkı yağmur, kar ve rüzgâr gibi ahlaklı, ahlaksız, inançlı, inançsız canlılar ayırt etmeden her zaman var olacak ve yaşanacaktır.

Yeter ki bizler; tıpkı zenginler ve bilinçli insanlar gibi yağmur, kar, rüzgâr ve depremlerden korunmasını ve onlardan yararlanmasını doğru öğrenelim.

Toplumda yaşanan her vakayı somut hiçbir karşılığı olmayan dinsel hurafelerle açıklamaya çalışanlardan kendimizi korumayı bilelim.

Ne yazık ki bu Şarlatanlar yüzünden akıl ve bilimden uzaklaşan insanlar hem Müslüman Dinini, hem de Kuran’ı Kerim’i bütün dünyanın nezdinde çok küçük düşüyorlar; yineliyorum lütfen bu şarlatanlardan kendinizi ve tüm ailenizi koruyunuz.

Çünkü Deprem de, tıpkı Yağmur, Kar ve Rüzgâr gibi Yüce Yaratanın bize sunduğu çok büyük bir berekettir.

Örneğin; ülkemizin dörtte üçü deprem kuşağında olduğundan, milyar yıllardır her gün aralıksız yaşanan küçük, büyük her deprem sayesinde topraklarımız ve denizlerimiz dünyanın en taze, en doğal ve en güçlü alüvyonların oluşturduğu en zengin minerallerle beslenirler.

Başta insanlar olmak üzere tüm canlıların varlıklarını sürdürmelerinde yaşamsal değeri olan bu topraklardaki tahıllardan aklınıza ne gelirse; fasulye, mısır, mercimek, nohut, patates, soğan, domates, zeytin, incir, üzüm, nar, karpuz, ya da muz dünyanın en nitelikli ve en lezzetli ürünleri yetişir.

Sadece bu nedenle bile hiçbir medeniyet yoktur ki; Anadolu topraklarının bu muazzam bereketine imrenip sahip olmak için nice entrikalarla, nice savaş hayalleri kurmamış olsunlar.

Ve bu memleket; tam 949 yıldır Türk, Kürt, Boşnak, Arnavut, Zaza, Gürcü, Çerkez, Çeçen, Gacal, Dağıstanlı, Lezgi, Pomak, Çingene, Arap, Laz, Süryani, Ermeni, Yahudi, Rum, Asurî, Bahaî, Leh, Malagan ve Dürzî Halklarıyla tek millet olan biz Türklerindir.

Karşı sorusu olan!

Yazarın Yazıları