A. Raif ÖZTÜRK
  • 22/12/2018 Son günceleme: 22/12/2018 12:55
  • 5.097

Uzun yıllar önce okuduğum Fransız yazar, Sosyolog ve Antropolog olan Gustave Le BON, “Kitleler Psikolojisi” adlı eserinde, GEZİ, Sarı Yelek veya benzer ayaklanmaların ve çok uzamalarının sebeplerini, akıl ve mantıktan yoksunluklarını çok güzel izah ediyordu.

Güncelliği nedeniyle; arşivime aldığım ve aklımda kaldığı kadarıyla arz edeceğim, inşaallah.

Aslında, kitlelerin ne kadar şuursuzca hareket ettiklerini, “koyun sürüsü psikolojisi” ve “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur” atasözü, özetliyordu. Fakat biz bu konuyu herkes doğru anlasın diye, ayrıca güncelliği nedeniyle bu yanlışa düşülmemesi için ele aldık. Kişisel görüşler yerine, konu uzmanı olan Le BON’un yıllardan beri tecrübe edilerek doğrulanmış sözlerine müracaat ettik…

Kitlelerin şuursuz hareketlerinin, fertlerin şuurlu faaliyetlerinin yerine geçmesi, çağımızın başlıca vasıflarındandır. Kötüye kullanıldığında ise çağımızın en önemli kitlesel arızaları ve ciddi hastalıkları ortaya çıkmaktadır.

Kolektif bilinç içerisinde, bireylerin akli yetenekleri de kişilikleri de silinir. Kitle psikolojisi, bireyin ‘zekâ seviyesiyle orantılı kararlar almasını’ önler.

Fikirleri, kitlelere benimsetmenin yolu: Onların onayına sunmak değil, kendilerinin yararına olduğunu onlara sürekli biçimde tekrarlayarak içselleştirilmelerini temin etmektir.

Kitleler içinde bulunan bireyin, başlıca özellikleri:

Bilinçli kişiliğin kaybolması, tahrik eden güdüme tam tâbî olunması.
Aklın, vicdanın ve mantığın değil, bilinçaltı ile hareket eden kişiliğin hâkimiyeti.
Düşüncelerin ve duyguların, sirayet, yani taklit yoluyla aynı yola yönelişi.
Telkin edilen düşüncelerin uygulamasının, yani maceranın hemen başlama isteği.

“Uyutulan kimsede bilinçli faaliyet felce uğradığından, uyutucunun kendi arzusuna göre empoze ve idare ettiği bütün bilinçaltı faaliyetlerinin eseri olur. Artık bu adamda bilinçli kişilik kaybolmuştur. İrade yeteneği kalmamıştır. Hisleri, fikirleri o zaman uyutucunun belirleyeceği istikamete yönelir.” Bu uyutuculuk, hızlıca mankurtlaştırmadır…

“Cahil bir insan ve bir akademisyen bilgin, bir kere kitle içinde yer alınca, olayları objektif olarak değerlendirme bakımından, aynı kabiliyetsizlik seviyesine inerler.”

“Zayıf bir hükümete karşı ayaklanmaya her zaman hazır olan kitle, kuvvetli bir hükümet karşısında esir gibi eğilir.”

“Kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamışlardır. Hoşlarına gitmeyen açık gerçekler karşısında, sahte olan bile, eğer kendilerini cezbederse, sahte olanı ilâhlaştırarak, açık gerçeklere yüz çevirmeyi daha uygun bulurlar. ”

Evet dostlar. Yukarıda, ‘koyun sürüsü psikolojisi’nden bahsetmiştik. Genç veya bu konuyu bilmeyen kardeşlerimiz için bir nebze açıklık getirelim.

Koyunlar her ne kadar akıl ve zekâdan mahrum olsalar da, otlarken değil de ilerlerken, aralarından bir koyunu lider ve kılavuz olarak seçip takip ederler. Tırtıllar gibi birbirilerine sokularak, her biri bir öndekini bilinçsizce izler. En öndeki koyun bir uçurum kenarına gelse, yâ idrak edip duramazsa veya peşindekilerin itmesiyle uçurumdan düşer ve ölür. Aynı şekilde o sürünün tamamı uçurumdan düşerek telef olurlar, yani ölürler. Çoban yetişip, bir kısmını sopasıyla ürküterek kurtarabilirse, ne âlâ…

Bu konuda gerçekleşen birkaç olay haberi, te’yid için arz edeceğim:

Yüksekova İlçesine bağlı yaklaşık 15 kilometre mesafedeki Güçlü Köyünün Duraklı mezrasında, 330 koyundan 230’u bir uçurumdan peş peşe atlayarak telef oldular. 25.10.2014 Kaynak: İHA.

Van'da sürü faciası: Van'ın Gevaş İlçesi'nde sarp kayalıklarda otlayan koyun sürüsünden 1480 tanesi, inanılması güç bir olay yüzünden uçurumdan düşüp telef oldu. 08.07.2005 Kaynak: Haber 7.

Karaman'ın Ayrancı ilçesinde, sürüden ayrılan ve bir koyunun peşine düşen 150 koyun, uçurumdan düşen o koyunun peşinden atlayarak telef oldu. 18.12.2018 Ankara haber.

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde kayalıklardan düşen yaklaşık 200 koyun ve keçi telef oldu. 29.12.2018 İHA.

Böyle haberler maalesef çok var. İşte KİTLELER de böyle bir “koyun sürüsü psikolojisiyle”, birbirilerine dayanışmalı olarak hareket ettiklerinden, Le Bon’un da açıkladığı gibi akıl, şuur ve vicdan kabiliyetlerini askıya aldıkları için, yâ kendilerini veya ÜLKELERİNİ, hatta her ikisini de ateşe atıyorlar. Fakat maalesef bunun farkına bile varamıyorlar...

Bunları tahrik edenler ise bir yerlerden menfaatlendirilerek görevlendiklerinden, “FRANSA YANIYOR, TÜRKİYE DE YANSIN.”… “PARİS SARIYKEN, ANKARA NİÇİN YEŞİL KALSIN” ihanetleri ile hareket ettikleri için, ülkemizin yangına ve kan gölüne çevrilmesi umurlarında bile değildir. Bu nedenlerle tahrik eden hainler, tahrip edenlerden çok daha ağır vebâl altındadırlar. Çünkü; Yangını söndürmeye çalışmak yerine, yangın ateşinden sigarasını yakmaya çalışan ahmak gibi, bunlar; güzel ülkemizin “güçlü iktidarı zayıf düşerse, belki millet az da olsa bize de teveccüh eder” zihniyetiyle halkı sokağa dökme çabasındadırlar.

Anlaşılan, bu zihniyet 15 Temmuzdan hiç ders almamışlar, hiç.

Bu millet bu kez öyle bir destan yazar ki, 200 küsur ülkede bile dillerden düşmez olur…

Yazarın Yazıları