İrem SÜRÜ
  • 16/05/2022 Son günceleme: 16/05/2022 10:05
  • 3.919

Çevremizde de sıkça rastladığımız epilepsi hastalarının geçirdiği krizler, kriz anında neler yapılması veya nelerin yapılmaması gerektiği hastaların güvenliği ve sağlığı açısından oldukça önemlidir.

Ancak yapılan müdahalelerin çoğu ise yanlıştır. Bu krizler esnasında neler yapılması gerektiğinden bahsedeceğim bu yazımda, aslında en çokta nelerin yapılmaması gerektiği üzerinde duracağız. İlkyardım, aslında nelerin yapılmasından çok nelerin yapılmaması gerektiğini öğrettiğimiz dersleri bizlere vermektedir. Bizlerin ilk ilkesi, hasta veya yaralıya yarar sağlamaktan çok önce zarar vermemek olduğudur. Bu ilke doğrultusunda hareket etmemiz gerekmektedir.

Epilepsi, kronik ve nörolojik bir hastalıktır. Oldukça sık rastlanan bu hastalık halk arasında genelde sara hastalığı olarak bilinmektedir. Doğum sırasında veya sonrasında herhangi bir nedenle beyin zedelenmesi oluşan kişilerde gelişmektedir. Kişinin istemi dışında vücut kaslarının bir bölümünün ya da tamamının sarsılarak kasılmasıdır. Kişiden kişiye değişen çok çeşitli nöbet tipleri mevcuttur. Sara krizini davet eden bazı durumlar olabilir. Örneğin uykusuzluk, uzun süreli açlık, fazla yorgunluk, hastalık esnasında kullanılan ilaçların değişimi veya kesilmesi, hormonal değişimler sara krizinin ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Sara hastalarında kriz öncesi bazı belirtiler gözlemlenebilir veya hastalar bu belirtileri kendilerinde fark edebilirler. Bazen hasta bağırır, şiddetli ve ani bir şekilde bilincini kaybeder. Yoğun ve genel adale kasılmaları görülebilir. 10-20 saniye kadar nefesi kesilebilir. Ortamda normalde olmayan kokuları alma, dokularda veya yüzde morarma görülebilir. Sesli nefes alma, aşırı tükürük salgılanması veya altına kaçırmalar gözlemlenebilir. Hasta dilini ısırabilir, başını yere çarpıp yarayabilir, fazla kontrolsüz hareketler oluşabilir. Son aşamada ise hasta uyanır, yaşanılan krizden habersiz, şaşkın ve uyku hali mevcuttur. Ama bazen daha hafif belirtilerde görülebilir. Nöbet çeşidine göre değişkenlik gösteren bu durumda, kişide bir noktaya doğru dalgın bakış veya hayal alemine dalmış gibi bir görünüm, istemsiz mimik hareketleri, dudak ısırma, anlamsız konuşmalar veya tekrar eden hareketler gibi küçük belirtiler ile kriz tamamlanabilir.

Kriz anında yapılan en büyük hatalardan biri kişinin kasılma hareketlerine engel olmak amacıyla kişiyi bağlamaya çalışmak veya tutmaktır. Aynı zamanda kişinin ağız içine kaşık veya tahta sokmak, kişiye soğan, kolonya, sigara dumanı gibi kokuları koklatmaya çalışmak yanlıştır. Burada yapılması gereken en doğru uygulama, krizin tamamlanmasını beklemektir. Bu esnada etrafta güvenli bir çevre oluşturulmalıdır. Kişinin kriz esnasında ortamda kendini yaralayabileceği cisimler mevcutsa hemen bunlar dağıtılmalıdır. Hasta, kafasını yere vurarak kasılma sergiliyorsa, başının altına yumuşak bir yastık veya mont tarzı zararı engelleyecek cisimler konulabilir. Bu şekilde baş kısmını korumakta fayda vardır. Yani yapılması gereken temel kural, kişiyle temas etmeden, kişinin güvenli bir şekilde krizi tamamlamasını sağlamaktır. Kriz sonrasında iletişim kurarak yardıma ihtiyacı varsa isteği doğrultusunda yarar sağlanabilir. Ama kriz tamamlanmasına rağmen kişinin bilinci yerinde değilse, mutlaka 112 ekiplerine haber verilmesi ve yaşamsal fonksiyonlarının kontrolünün sağlanması gerekir. Kusma gibi durumlar söz konusu ise kişi yan pozisyona (koma pozisyonu) alınmalıdır. Ekipler gelene kadar yanından ayrılmamak en sağlıklısıdır. Eğer yaşamsal fonksiyonlarda ilgili bir devam problemi varsa, eğitim ve deneyimlerimiz mevcutsa mutlaka temel yaşam desteği sağlayarak bu fonksiyonların devamlılığını sağlamamız gereklidir. Aslında biz kurtarıcılar, kriz sonrası devreye girerek kişiye fayda sağlamayı amaçlarız. Kriz esnasında kişi kendini yaralamışsa, bunlarında kontrollerini sağlayarak müdahalede bulunmalıyız.

Yazarın Yazıları