“En sevdiğim eserler listesinin başında olan Küçük Prens, bana çocukluğumdan bu yana aynı soruyu soruyor: ‘Gördüğümüzü mü görüyoruz yoksa inandığımızı mı?’ Bu yazıda Küçük Prens’in dünyasından ve felsefi sorulardan yola çıkarak, algımızı ve kendi iç dünyamızı sorgulayacağız.
”
Şapkanın içindeki fil
En sevdiğim eserler listesinin başında olan Küçük Prens, bana çocukluğumdan bu yana aynı soruyu soruyor: ‘Gördüğümüzü mü görüyoruz yoksa inandığımızı mı?’ Bu yazıda Küçük Prens’in dünyasından ve felsefi sorulardan yola çıkarak, algımızı ve kendi iç dünyamızı sorgulayacağız.
Kitap, Küçük Prens’in bir resim çizmesiyle başlar. Bir boa yılanı bir fili yutmuştur. Yetişkinler o resme bakar ve “bu bir şapka” diye hüküm verir. Hâlbuki küçük bir çocuk, sıcacık kalbiyle ve önyargısızca bakar ve çizgilerin içine gizlenmiş bir hikâye görür. Belki de o anda, iki dünyanın arasına ince bir çizgi çekilir: Biri gözüyle görür, diğeri özüyle…
Felsefe tarihinin Sofist filozoflarından Protogoras “İnsan her şeyin ölçüsüdür” derken belki de tam olarak bunu anlatır. Gerçekler, bakanın gözüne, duygusuna ve deneyimine göre değişkenlik gösterir. Birine göre sıcak olan bir başkası için soğuktur. Birinin cezası başkasının adaleti olabilir. İnsan, her şeyi kendi ölçüsü ile tartar. Ölçü insandır ve insanın olduğu yerde görecelilik vardır.
Bir diğer Sofist filozof olan Gorgias, Protogoras’tan daha karanlık bir yere uzanır: “Hiçbir şey yoktur; olsa bile bilemeyiz; bilsek bile başkalarına anlatamayız.” Bu düşünce bize iletişimin kırılganlığını anlatır. Birinin kalbinden çıkan anlam, diğerine giderken biçim değiştirir. Söz, yolda eksilir; anlam taşınırken bükülür. Belki bu yüzden küçük prens ne anlatırsa anlatsın, kimse onun resmini anlayamaz. Çünkü herkes kendi penceresinden bakar dünyaya.
Bir şehirde aynı anda yağmuru izleyen iki kişiden biri yağmuru romantik bulurken diğeri işine geç kaldığı için öfkeleniyor. Aynı gökyüzü, aynı damlalar ama iki farklı dünya… Truva savaşında iki taraf savaşıyor biri vatanını savunuyor, diğeri kaçırılan bir kadını geri almak istiyor. Belki de gerçekliğin kendisi yoktur; sadece gözlerimizin önüne düşen gölgeler vardır. Herkes kendi ölçüsünü uygular, kendi dünyasında yaşar.
Küçük Prensin resmine bakan o büyükler belki alışkanlıklarıyla baktılar; Çocuk ise merakla sezgiyle baktı. Ve belki de hakikat tam orada gizlendi; bir çocuğun bakışlarında. Bazen bir şapkanın içinde gerçekten bir fil vardır. Ama onu görebilmek için, yeniden çocuk olmayı göze almak gerekir. Dünyayı çocukların gözleri ile görebilen hakikati de görebilir. (Victor Hugo)
YORUMLAR