A. Raif ÖZTÜRK
  • 25/10/2020 Son günceleme: 25/10/2020 18:08
  • 3.907

Son günlerde, hatta son aylarda sahte içkiden ölenlerin sayısının bir hayli artış gösterdiği, tüm haber bültenlerini çokça meşgul ediyor. Bu konudaki sahte içki üretim yerlerine baskınlar yapılıyor ve tedbirlerin de aynı oranda arttırıldığı gözleniyor.

Ne yazık ki geçtiğimiz yıllarda da benzer olaylar yaşandığı halde ve zanlılar şiddetli cezalara çarptırıldığı halde, bir müddet sonra aynı sahtekârlıklar hortlayabiliyor. Çünkü bir asra yakın zamandan beri milli eğitim sistemimizde, Allah inancı yerine tesadüflere havalecilik hâkim olduğu için, kanunların ve polisin görmediği yerler, Allah inancından yoksunlara kalıyor...

Bu tür sahtekârlar; aile takviyesi yoksa ve de genellikle, Allah-Peygamber, günah-sevap, Kirâmen kâtibin melekleri, Mahkeme-i Kübra, Cennet-Cehennem tanımaz biçimde yetiştirildikleri için, polisin göremediği yerde meydanı boş zannediyorlar.

Bu önemli ârızalar sadece içki sahtekârları ile sınırlı da değil, kadına şiddet, kap-kaç, gasp, hırsızlıklar, banka boşaltmalar, tecâvüzler, cinayetler, ihanetler vb. birçok sosyal patlamaların sebep ve kaynağında da hep inançsızlık ve Îmân zâafı yatıyor.

Yani kısacası; Allah cc ve Âhiret inancından yoksun yetiştirilen nesil ile 150 sene önceki Sadaka Taşlarının revaçta olduğu ve Îman-Kur’ân medreselerinin yetiştirdiği nesil arasında, elbette 180 derece fark olacaktı. Özetle; rüzgâr ektik, fırtına biçiyoruz.

Bu girizgâhtan sonra, gelelim sahte içki ölümlerinin mesaj çığlıklarına:

  • ÇOK ÖNELİ BİR SORU:

-Acaba sahte içkinin mi insanlığa ve sosyal hayata daha çok zararı var? Yoksa orijinal içkinin mi?..

Bunu hiç düşünmemiştiniz, değil mi?

Olaylara bir de bu açıdan baktıktan sonra, karşınıza hayretler içinde kalacağınız, şok olup ve şaşkınlıklar yaşayacağınız bir tablo çıkacak.

Şöyle ki: WHO, yani Dünya Sağlık Örgütünün tespitlerine göre; trafik kazalarının %60’ı, cinayetlerin %85’i, tecavüzlerin %50’si, şiddet olaylarının %55’i, kadına şiddet olaylarının da %70’i ALKOLLÜYKEN işlenmiş…

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); 2016'da alkol tüketiminden dolayı çoğunluğu erkek olmak üzere dünya genelinde 3 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiğini duyurdu. Örgütün raporuna göre, dünyada 2,3 MİLYAR insan alkol tüketiyor, (yani 7 milyar insanın üçte biri) 237 milyon erkek ve 46 milyon kadın ise alkol bağımlısı.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, "Çok sayıda insan, bunların aileleri ve bağlı oldukları topluluklar, aşırı alkol tüketiminin sonucu olarak şiddet, ruh sağlığı ile ilgili sorunlar, kanser ve felç gibi hastalıklardan muzdarip." değerlendirmesinde bulundu.

  • Şimdi tekrar, daha ciddi düşünün bakalım:

-Acaba sahte içkinin mi insanlığa ve sosyal hayata daha çok zararı var? Yoksa orijinal içkinin mi?..

Orijinal içinkinin insanlık âlemine, sosyal hayata ve neslimize tahribatı, sahte içkiden kat kat fazla olduğu çok net görülüyor, değil mi?..

Yüce Dînimiz İslâm’ın, sahte veya orijinal, az veya çok, her türlü içkiyi HARAM kılmasının hikmeti ve önemi, şimdi çok daha iyi anlaşıldı, herhalde...

  • Lütfen, ellerinizi başınızın iki yanına koyarak düşününüz:

-“Acaba böylesine yüksek tahribatlar yapan orijinal içki ile niçin sahte içki ile yapılan mücadelenin onda biri kadar bile mücadele edilmiyor?..” Çok önemli bir soru bu!..

Sanıyorum cevabını siz de buldunuz veya biliyordunuz. Yine de arz edeyim:

Orijinal içki tüketimi ile ilgili; reklâmlarla ve dizilerle özendirilerek, dünya çapında öyle bir sektörler ağı ve mafya ağı oluşturulmuş ki, ülkemizdeki Yeşilay’ın koruyucu faaliyetlerini gölgelerde bırakıyor.

Hatta bu ağlar, sadece içki ile sınırlı da bırakılmamış, esrar, eroin, bonzai, vs. uyuşturucular da bu sektörün ve mafyanın elindedir.

Bu konulardaki rant ve gelirler ise maalesef dudak uçuklatan cinsten…

Fakat her mü’minin ve Müslümanın; insanlık adına hem dünyası için, hem de Âhireti için zararlı olan her şeyle mücadelede mükellef olması sebebiyle, biz üzerimize düşen görevi yerine getirme amacıyla, bu gerçekleri arz etmeye çalıştık.

Öyle yâ; Yüce Rabbimiz bizlere Âl-i İmrân sûresi, 104. Âyette: “İçinizden öyle bir topluluk bulunmalı ki, hayra çağırsın, iyiliği teşvik etsin, kötülükten sakındırsın. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.” ..buyurmuyor mu?

Biz işte bu buyruğu uygulamaya çalışıyoruz.

Dünya ve Âhiret Rehberimiz Hz. Muhammed SAV; “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle (Yani, gücünüzle ve yetkinizle) engel olun. Bu mümkün değilse dilinizle (kaleminizle) engel olun. Bu da mümkün değilse kalbinizle buğz (kin, tiksinti, gazap ve nefret) edin!” buyurmamış mı? (Bkz.: Müslim, İman 78.)

Ben de ancak bu ikincisini yapabiliyorum.

Birincisini de TÜM yetkililere havale ediyor, hepinize sağlık, âfiyet ve saygılar sunuyorum…

Yazarın Yazıları