Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Sabun köpüğünden silahşorlar

Bu konu uzun süredir zihnimi meşgul ediyordu.

Neden herkes her konuyu bildiğini zannediyor?

Neden herkes her konuda konuşuyor?

Neden herkes her konuda yazıyor?

Neden herkes her makama talip oluyor?

Neden herkes kendine uzman sıfatını yakıştırıyor?

Neden herkes kendini araştırmacı diye takdim ediyor?

Neden? Neden? Neden? Neden? Neden? Neden?

Sorular uzar gider.

Tabii ki insanlar konuşmalı, yazmalı. Kastımızın bu olmadığı anlaşılmıştır sanırım.

Tabii ki çok değerli uzmanlarımız ve araştırmacılarımız zaten bilinmektedir. Onlar zaten sözlerini tartarak, ölçerek, biçerek kamuoyuyla paylaşmaktadırlar.

Neden diye bahsettiğimiz grup son yıllarda ortalığı kasıp kavuran fikir meczuplarıdır.

Eline laptop, ipad, cep telefonu alan kendini adeta gladyatör sanıyor.

Twitter'dan, Instagram'dan ve benzeri mecralardan ortalığı kasıp kavuruyor.

Sağdan soldan edindiği yalan yanlış bilgileri ortalığa atıyor, ortalıkta dolaşan bu yanlış bilgiler elden ele geçtikçe doğru diye toplumda kabul görmeye başlıyor.

Ayrı bir klavye silahşorları de kendilerine menfaat sağlamak için hakaret ve karalama kampanyaları yaparak doğruyla yanlışı yer değiştiriyorlar.

İmkanı olan olmayan herkes mutsuz bir toplum oluşmasına bilerek veya bilmeyerek katkıda bulunuyor.

Sözde uzman ve araştırmacı etiketiyle gazetelerde ve sanal mecralarda yazan, televizyonlarda ve Youtube kanallarında her konuda ahkam kesenler inandırıcılıklarını da çoktan kaybetmiş görülüyorlar.

Siyasi figürler de başlı başına bir vakıa.

Bugün beyaza beyaz.
Yarın beyaza gri.
Öbür gün beyaza siyah demelerine çoktan alıştık bile.

Siyasi figürlere ve rol modellere olan genel güven gün gün azalmaya devam ediyor. Bunun bir tehlike olduğunun farkındalığı ortadadır.

Bu durumun sonunda;

Cehalet bilginin önüne geçiyor.
Sadakat gösterisi, liyakatin yerini alıyor.
Siyaset kurumu inandırıcılığını yitiriyor.
Bilgisizliğin arkasına sığınan topluma korku salıyor.
Trollük, lejyonerlik, maaşlık dalkavukluk yeni meslekler haline geliyor.
Öğretilmiş yanlışlar doğrunun yerini alıyor.
Gösterişli sözler gerçeğin öğrenilmesini engelliyor.

Böylece bugün içinde bulunduğumuz ortam birçoğumuzun rahatsız olduğu bir hal alıyor.

Bu halimiz bir kader mi yoksa bizim kendi yapıp ettiklerimizin sonucundaki bir sendrom mu?

Buna karar verip, buradan bir çıkış yolu bulmak durumundayız.

Hal ne olursa olsun bu yalan rüzgarından hep birlikte kurtulmak ve geleceğimizi daha doğru inşa etmek durumundayız.

Klişe sözlerle, sağdan soldan kopyalanmış bilgilerle zihnimizi allak bullak eden yanlış insanları fark edip onlarla bir yere varılamayacağını kavramakta artık gecikmemeliyiz.

Toplumun hassas değerleri üzerinden algı operasyonu yapan sözde uzman ve araştırmacıların yanında üzerine vazife olmayan konularda karşımıza çıkartılan insanları da dikkatle süzmekte fayda var.

Deprem uzmanı, Ortadoğu konusunda ahkam kesiyor.
Siyaset bilimci, salgın hastalıkları yorumluyor.
Tıp doktorunu, müzikolog gibi konuşturuyorlar.
Savaş muhabirlerine, sanat tarihçisi gibi yorum yapılmasına izin veriyorlar.

Mesleği sadece gazetecilik olanlar bilimsel konularda kesin hüküm cümleleriyle bilim insanlarının karşısında adeta köpürtülüyorlar.

Üzerine vazife olmayan ve ihtisası bulunmayan konularda yazan ve konuşanlardan asıl ihtisas sahiplerine sıra gelmiyor.

Toplum, yanlış bilgi verenlerin etkisiyle gerçeğe ulaşamıyor.

İnsanlar öğretilmiş yanlışlarla okyanusta dümeni kırılmış bir tekne gibi başıboş sürükleniyor.

Bilesiniz ki,
Bilginin kıymetsiz
Fikrin yok olduğu,
Yanlışların doğruların önüne geçtiği bir toplumun akıbeti hayra alamet olmaz.

Ellerimizi başımızın arasına alarak Akif'in şu mısralarına kulak verirsek sanırım hayli faydalı olacaktır.

Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa eminim budur ancak.
Ey dipdiri meyyit "iki el bir bir baş içindir"
Davransana eller de senin, baş da senin içindir.
His yok, hareket yok, acı yok… leş mi kesildin.
Hayret veriyorsun bana… sen böyle değildin.

Kalın sağlıcakla.

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER