A. Raif ÖZTÜRK
  • 31/07/2023 Son günceleme: 31/07/2023 09:21
  • 2.893

Sabır, bir anlamda ‘acı ve üzüntü verici şeylere katlanma gücü’ demektir.

Tasavvufta ise sabır ‘hayrın da şerrin de Allah'tan geldiğini bilmek ve ne olursa olsun katlanarak şükretmek’ anlamında kullanılır. İslam'da sabır, ‘en büyük erdemlerden biri’ olarak görülür.

Cüneydi Bağdâdî (830-910) Hz.’lerine göre ise SABIR:

Mecâzi anlam; ‘Acı olanı, yüzünü ekşitmeden içmendir.

Yani hakiki anlam, ‘şikâyet ve feryatta bulunmadan, hoşnutsuzluk göstermeden, BELÂ ve MUSİBETLERE, Allah’tan gelen her şeye katlanmandır’. Bir başka ifadeyle, “Yüce Allah cc (genel veya özel) her neye hükmetmişse, ben O’ndan razıyım” diyebilmektir.

Sûfî vecizesi: “Hakikat ehli olmanın alâmeti, belâ ve musibetler içinde olmasıdır.”

Bu itibarla da; Allah’tan cc gelen bir şeye eğer kul güceniyorsa, bu gücenme, kulun Sevgilisine beslediği muhabbetin, samimiyetsizliğinden veya eksikliğindendir ve takviye şarttır...

Samimi ve hakiki KULLUK makamına ulaşmış kişilerin, hastalık, belâ veya musibetlere karşı tavrı şöyle olur: “Ben eğer belâ veya hastalığa uğratılmışsam, selâmet, şifâ ve âfiyet dilemem. Çünkü bunlara ve her şeye hüküm eyleyen Allah’tır cc. Yüce Rabbim neye hüküm eylemişse, baş-göz üstüne, ben onlara razıyım.” ..der ve sabreder.

SABIR denilince ilk akla gelen Hz. Eyyüp Peygamberdir.

Rivayetlerde bir nebze farklılıklar olsa da en meşhurları şöyledir:

Hz. Eyyüp 60 yaşına kadar sağlık, âfiyet, bolluk ve bereketler içinde yaşamış. Yüce Rabbimiz ona 5 erkek ve birkaç kız çocuğu lütfeylemiş. 60 Yaşından sonra 5 ayrı musibetlerle sınanmış. İlk akla gelenleri; Arazilerindeki yangınlar. 5 oğlunun da bir depremde vefat etmeleri ve vücudunun yaralar-bereler içinde kalması sebebiyle dışarı çıkamaz olmasıdır.

Bütün bunlara rağmen Hz. Eyyüb secdeye kapanarak; “Eyy Yüce Rabbim. Anamın bağrından çıplak gönderildim, toprağın bağrına da çıplak sevk edileceğim. Bütün varlıklarımı Sen vermiştin, Sen aldın. Sen Esmâlarınla ne yücesin.” .diyordu.

Yani hâlinden ve hastalığından şikâyet etmiyor ve şifa bile dilemiyordu…

Aradan 6 sene böyle yaralı-bereli geçmesine rağmen, sürekli sabretmesi üzerine hanımı ona; “Ey yüce Peygamber. Sen Allah’ın seçkin bir kulu değil misin? O’ndan cc şifalar dilesene!” diye sitem etmişti. O ise “eyy hanımım, Allah cc beni 60 sene sağlık, âfiyet, bolluk ve bereketler içinde yaşatmışken, ben bir 60 sene böyle geçmeden, O’ndan şifa, sağlık ve âfiyet istemeye utanıyorum ve sabrediyorum” demişti.

Yara-bereleri artık Kulluk ve ibadetlerine engel olmaya başlayınca, yine şifa talebinde bulunmadan, sadece “Eyy benim Rabbim, ben hastalanıp zarara ve sıkıntıya düştüm. Şimdi ise Kulluk ve ibadetlerime halel veriyor. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin!” diyebilmişti.

İşte böyle bir sabır ve tevekkülleri nedeniyle yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîmde, Hz. Eyyüb’den tam 7 ayet ile bahsetmekte ve onu bizlere örnek göstermektedir.

Bendeniz sadece konumuzla alâkalı olan üçünü hatırlatacağım. Şöyle ki:

Enbiya süresi, 83. Ayet: (Ey Habibim) Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine: ‘Hastalanıp zarar ve sıkıntıya düştüm. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin!’ diye yalvarmıştı.”

Sâd Süresi, 42. Ayet: Biz ona “Ayağın ile yere vur! İşte yıkanılacak ve içilecek (ve böylelikle şifa bulacağın) bir serin su!” (dedik.)

Enbiya süresi, 84. Ayet: Biz de onun duasını kabul buyurduk; bütün dert ve sıkıntılarını giderdik; katımızdan bir rahmet ve bize kulluk yapanlara bir ders olmak üzere ona aile efradını ve bir o kadarını daha (tekrar) bağışladık.

Yani Yüce Rabbimiz Hz. Eyyüb’ü birçok belâ, musibetler ve hastalıktan sonra, 120 yaşına kadar sağlık âfiyet, bolluk, bereket ve yine 5 erkek ve birkaç kız evlât daha bahşederek mükâfatlandırmıştır…

Sabır konusunda bir başka kıssa:

Yaşarken Cennetle müjdelenen sahâbelerden Saad Bin Ebi Vakkas, duasının kabul edilişiyle de meşhur olmuş kişilerdendi. Birçok dertli kimse kendisine gelerek duasını alıyor ve şifa buluyordu. Yaşlılığında gözleri ÂMÂ olmuştu. Ancak bu konuda şifası için hiç duâ etmiyordu. Bunun sebebi sorulduğunda şu çok anlamlı cevabı vermişti: “YÜCE ALLAH’IMIN BENİM HAKKIMDA TAKDİRİ, GÖZLERİMİN GÖRMESİNDEN DAHA ÇOK HOŞUMA GİDİYOR…” Teslimiyet ve tevekkül işte böyle olur…

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî sabır konusunda şöyle buyuruyor; “Mademki rızkı taksim eden, her şeyi takdir eden O'dur cc. o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır.”

Kur’ân-ı Kerîm’de yetmiş küsur yerde sabırdan bahsediliyor. Bendeniz sadece birkaçını hatırlatarak, konumuzu sözlerin en doğrusuyla noktalamak istiyorum.  

Müddessir S. 7. Â. “Rabbinin rızası için sabret.”

Ra’d S. 24. Ayet: “Sabrettiğinizden dolayı size selâm olsun! Bakın, dünya hayatının mutlu sonu ne kadar güzelmiş!”

Bakara S. 153. Â. “. …Allah, sabredenlerle beraberdir.”

İnsan S. 12. Ayet: Allah, Sabretmelerine karşılık onları, cennet ve ipekten elbiselerle mükâfatlandırır.”

Allah cc kelâmından sonra, başka söze ne hacet? Vesselâm…

 

Yazarın Yazıları