A. Raif ÖZTÜRK
  • 24/02/2020 Son günceleme: 24/02/2020 12:46
  • 4.861

Yüce Rabbimize sonsuz hamd, senâ ve şükürler olsun ki, bendeniz için 70. ÜÇ AYLARA sağlıkla kavuşmuş bulunmaktayım. Üç Aylar, dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini çok daha fazla hissedeceğimiz aylardır.

Recep ayı ile başlayan, Şaban ayı ile devam eden ve Ramazan Ayı ile sona eren Üç Ayları dualarla, ibadetlerle geçirmek çok önemlidir. 2020’nin üç ayların ilk mübarek gecesi de 27 Şubat Perşembeyi, cumaya bağlayan Regaib gecesidir.

Regaib kelimesi, Arapça ‘regabe'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey demektir. Hicrî takvime göre Regaib gecesi, yedinci ay olan Receb ayının ilk cuma gecesidir. Bu gecede Yüce Allah'ın rahmet, bağış ve inayetlerinin dağıtıldığı müjdelenmiştir. Bu mübarek gece de yoğun ibadetlerle ihya edilmelidir.

İnsanlık âleminin bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti, gayesi ve sebebi, Kâinatın Halikını tanıyıp O’na cc İBADET etmektir. (Zariyat S. 56. Ayet. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım!”) Bu ayetteki “Ancak” vurgusu, “başka bir sebeple değil” anlamındadır ve çok önemlidir.

SORU: Peki, bu mübarek günlerde ve gecelerde en makbul ibadet hangisidir?...

CEVAP: Her zaman en makbul ibadetler; öncelikle ‘haramların terki’ ve ‘farz ibadetlerdir’.

Farz ibadetlerden sonra vacip ibadetler geliyor ise de, en makbul, en avantajlı ve en karlı ibadet; elbette tüm ibadetlerin ANA HARCI ve “mayası” hükmünde olan, Kur’an ile meşgul olmaktır. Çünkü her ibadetin temeli, Kur’ana dayanıyor. 

Peki, Kur’an ile meşgul olmak nasıl olur? 

1. Kur’an-ı Kerimi, “yüzünden ve doğru okuma eğitimi almak veya vermek”.

2. Kur’an-ı Kerimin içeriğini, insanlık âlemine verilen MESAJ yönünü incelemek. Yani Kur’an ilmiyle meşgul olmak, Nurterapiler, Kur’an sohbetleri ve tefsir çalışmalarıdır. vb.

3. Kur’an-ı Kerim reçetesini, tüm insanlık âlemindeki muhtaç gönüllere ulaştırmak. 

4. Kur’an-ı Kerimi yüzünden, tertilen (tecvid kurallarına göre, tane-tane, hazmederek, sesli bir şekilde) ve çokça okumak. 

5. Kur’an-ı Kerimi “mukabele” suretinde veya her zaman okumak ve dinlemek. 

Görüldüğü gibi, bu beş maddenin neredeyse tamamı, 1. maddeye yani ‘Kur’an okumayı bilmeye’ bağlıdır. İşte bu nedenlerledir ki Kur’an okumayı öğrenmek, her Müslüman için mutlak bir vecibedir. Üstelik de Kur’an, bir Cennet lisanıdır. Bilvesile bendeniz öncelikle, KUR’AN-I Kerim hakkında birkaç önemli MÜJDE’Yİ de arz etmek istiyorum. 

Birinci müjde: Kur’an okumada veya dinlemede, herkes için üç etki alanı vardır. 

Bunlar: A- Cismani etki alanı, B- Nûrani etki alanı, C- Rûhani etki alanıdır. 

Cismani yani Fiziki etki alanı hakkında herkes bir şeyler biliyor ve hissediyor. Kur’an okurken veya dinlerken rahatladığını, stresinin kaybolduğunu, hafiflediğini ve huzur duyduğunu söylüyor, fakat en bilimsel açıklamayı, Japon Prof. Masaru Emoto yapıyor. 3 Yıldan fazla süren çalışmaları sonrası yazmış olduğu ‘Su Kristalleri’ adlı kitabında Prof. Dr. M. Emoto; "SU, cansız bir madde değil, canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir." diyor.

Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh ve maneviyat âleminin varlığına, özellikle Kur’an okunurken veya ezan okunurken, sudaki moleküller, meydana gelen o ulvi frekans ile mükemmel bir kristalik yapıya ve dizilime ulaştığını keşfediyor.
..Ve kitabının sonunda da şu iddiayı haykırıyor: “İnsan vücudunun yüzde 70'i de sudan oluştuğuna göre, İslam'ın, Kur’an’ın insan bedenine ve Ruhuna, ne denli ‘doğru hitap ettiği’ ortaya çıkıyor…” diyor.

ve C- Maddelerindeki Nurani ve Ruhani etki alanları ise kişilerin ihlâsına, takvâsına ve Yüce Rabbimizin takdirine göre, sınır konulmadan ecir ve taltif edilmektedir… 

Bir kimse aldığı herhangi bir ilacın mahiyetini, içeriğini ve TERKİBİNİ bilmediği halde, o ilaçtan yararlandığı gibi, Kur’an okuyan ve dinleyen kişi de, anlamlarını ve bu bilimsel avantajları bilmese bile, yine bu etki alanlarından mutlaka yararlanmaktadır… 

Allah Resulü Hz. Muhammed sav. Bu müjdeyi anlattıktan sonra şöyle ilave buyurur: 
Bu konuda bir Hadis-i Kudsi: 

“Siz Kur’an ile meşgulken, diğer kullarım dua ederek benden bir şeyler istiyorlar. Siz Kur’anla meşgul olduğunuz için isteyemediğiniz halde, onlara verdiklerimden çok daha fazlasını size vereceğim.” Ne kadar çok önemli bir müjde, değil mi?... 

Kur’an okumayı her ne sebeple olursa olsun, ihmal edenler, bu müjdelerden sonra, bütün imkanlarıyla Kur’an öğrenmeye, her gün ve her fırsatta okumaya, başkalarına da öğretmeye seferber olmazlar mı?... 

Bediüzzaman Hz.’nin ifadesiyle de; “Kur’an, yerin ve göğün sahibi olan Allah’ın cc., tenezzül buyurup bizimle konuşmasıdır.” (Şualar, s. 115.)

Tek bu sebep bile, bir hazinedir.

Bir Hadîs-i Şerif: “İçinde Kur’an’dan bir şey olmayan ceset, harap ve virane bir eve benzer ” (Sünen-i Tirmizi; 5/177)

Konumuzu toparlayacak olursak: Bu mübarek gecelerde yoğunlaştırılması gereken ibadetler; öncelikle ‘haramların terki’ ve ‘farz ibadetlerdir’. Kazaya kalmış namazlarımız var ise onları kurtarmaktır. Ana-baba, üstad veya yakın akrabalarla sıla-i rahimdir. Sonra yukarıda 5 madde halinde sayılan Kur’ân ile meşgul olmaktır. Tesbihatlar, tahmidiyeler, evrâd ve zikirlerdir. Özellikle yatsı ve Sabah namazlarını camilerde cemaatle kılmaktır. 

Bu güne kadarki ihmallerimizin AF edilmesi niyazıyla; “..haydi BİSMİLLAH…”..diyerek, bu konuda ciddi çalışmalara başlayalım, inşallah…

ÜÇ AYLARINIZI ve MÜBAREK REGÂİB GECENİZİ TEBRİK ve TES’ÎD EDİYORUM…

Yazarın Yazıları