A. Raif ÖZTÜRK
  • 24/04/2020 Son günceleme: 24/04/2020 15:24
  • 4.197

ZEKÂT, hem bir sosyal dayanışma; yani zenginin fakiri ve yoksulu gözeterek onları da kalkındırma adına, hem zenginin fakire karşı merhametini arttırma adına, hem de fakirlerin ve yoksulların zenginlere karşı haset, kin ve gıpta damarlarını kırarak muhabbet ve sevgisini kazandırma adına çok çok önemli bir ibadettir. İslâm’ın 5 şartından biridir.

Böylesine önemli olan zekâtın, üç aylarda ve Ramazan’ı Şerîfte verilmesi ise bazen yüz kat, bazen de bin ve binler kat daha çok önemlidir. Aşağıda arz edilecek:

Zekât ve Ramazan hakkında elbette çok şeyler yazılmıştır, fakat yeri ve zamanı gelmişken, bugün biz de bu konuyu mütâlâa edeceğiz.

Ramazan-ı Şerif Ebedî hayatımız için, en mümbit (verimli) bir zemin ve fuar olması sebebiyle, mü’minler tarafından bir zekât mevsimi kabul edilmektedir…

Elbette senenin her ay veya günlerinde de zekât verilebilir. Ancak senenin içinde öyle günler vardır ki, diğer normal günlerde yapılan ibadetlere, bire/bir veya bire 10 sevap veriliyor olmasına rağmen, o özel günlerde yapılan ibadet veya hayırlara bire 30 kat veya çok daha fazla sevaplar ve ecirler verileceği vaad edilmiştir.

Meselâ; normal günlerde Kur’ân okumanın her harfinin 10 sevabı var, Ramazan-ı Şerîfte ise her bir harfine BİN, hatta Ramazanın Cuma günlerinde ise binler kata yükselir. Kadir gecesinde ise 30 000 haseneye (ecir, mükâfat ve sevaba)  yükselir. (Mektubat, 571. Sayfa.)

Kurân okuma ibadetinde böyle olduğu gibi, diğer ibadetler için de Ramazan ayı âhiret ticareti için âdeta misli ve örneği görülemeyecek kadar çok kârlı bir Pazar ve FUAR hükmündedir. İşte bu nedenledir ki, bütün Mü’minler sene içinde âcilen yerine getirilmesi gereken hayırların dışındaki hayırları, Ramazana ertelemeyi tercih ederler.

İşte en akıllı ticaret de budur…

Bazen görüyoruz ki, bazı mağazalar %70-75 oranında indirim ile satış yapacağını ilan ettiği günün sabahında, o mağaza açılmadan 3-5 saat önceden kuyruklar ve aşırı yığılmalar olduğunu, hatta kapılar açılınca bekçiyi ve diğer görevlileri ezdiklerini çok defa görmüşüzdür. Peki, NİÇİN?

%75 İndirimle, bir yerine 4 ürün alacağı, sadece 4 kat avantaj kazanacağı için, değil mi?

İşte bu nedenledir ki Müslüman zengin de, zekâtını, sadakasını veya infâkını sadece 4 kat değil, 10 kat da değil; 30 kat, 100 kat, BİN ve BİNLER kat uhrevî (kabir ve Âhirete hayatına ait) kâr ve avantaj sağlayan Ramazan ayında bu kervana katılmak için, elbette seferber olacaktır. Kitleleri yöneten bir işadamı hesaba-kitaba göre hareket ettiği için, elbette panikle bazı kişileri ezmeyecek; hatta bu görevini yerine getirirken, sadece ALLAH RIZASINI kazanma adına, belki de kendisini bile gizleyecektir.

Nitekim Asr-ı Saadette, Selçuklular ve Osmanlı’lar döneminde zekât ve sadakalar; gizlice sadaka taşlarına veya bakkallardaki borç defterlerini satın almalarla veya fakirlerin odun, kömür ve gıda ihtiyaçlarını tespit ettirip, at arabalarıyla evlerine göndermelerle hep gizlice verilmiştir. Şükürler olsun ki son zamanlarda da ülkemizde, bu güzel ve çok avantajlı âdet, kısmen de olsa bazı bölgelerde görülmeye başlamıştır…  

ZEKÂTTA KIRKTA BİR, yani 1/40 NE DEMEK?

Meselâ Kaymakam veya Valiniz, yani mülkî âmiriniz; sizi SINAMAK amacıyla, sizin hesabınıza 40 000- TL gönderse ve bir de “senin adına 39 000- TL gönderdim, falan-filân kişiler için de 1 000-TL yolladım. O, 40 000-TL’nın 1 000-TL’sı onların hakkıdır. O, 1000 TLyı da mutlaka benim adıma onlara ulaştırmalısın” diye bir emirnâme (talimat) gönderse, sen ne yaparsın?

Elbette başkalarının hakkı olan o 1/40 oranı titizlikle ayırırsın ve tarif ettiği kişilere mutlaka dağıtırsın. Üstelik te bu konuda, sana BOLCA avantajlar bırakan bu görev için, seni seçtiğinden dolayı, Vali’ye BİNLERCE TEŞEKKÜRLER edersin, değil mi?

İşte Yüce Rabbimiz de kimilerini zenginlikle sınıyor, kimilerini de fakirlikle sınıyor. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, aslî ihtiyaçlarınızın dışındaki birikimleriniz 81 gram altın değerini geçtiğinde, bu görevin size düştüğünü Yüce Kitabı Kur’ânda ve en doğru sözlü elçisi Hz. Muhammed vasıtasıyla, “zenginlikle imtihan ettiğim kişilerin mal varlığının KIRKTA sadece BİRİ, fakirlikle ve yoksullukla sınadığım kişilerin hakkıdır. O kırkta bir oranı, mutlaka onlara benim adıma dağıtın!” Buyurmuştur.

Akl-ı selîm ve bahtiyar zenginler bu emirlere sadâkatle uyup, gerekeni yerine getiriyorlar ve en mümbit ve en yüksek kârı-avantajlı bir zemin olan Ramazan ayında ise yıllık nisap hesapları yaparak, tamamından fazlasıyla bu görevi yerine getiriyorlar.

NOT: Zenginlik NİSÂBI: Aslî ihtiyaçların dışındaki birikim 81 Gram altın değerini geçer ise o kişi zekât vermeye mükellef bir zengin sayılır. (24.04.2020 Tarihi itibarıyla 81 Gram altın X 380 TL = 30 780 TL’dır.)

Zekât nisabı ise: Yukarıda arz edildiği gibi 40’ta BİRDİR.

Yani 31 780 TL birikimi olan kişi, en az 775 TL parayı, o paranın GERÇEK SAHİBİ olan fakirlere vermek zorundadır. Aksi halde; elindeki tüm malı ve parası harama dönüşür ve neslini HARAM ile beslemiş olur ki, ahrette şiddetli cezalara müstahak olacağı gibi, dünyada ummadığı yerlerden BELÂ ve MUSÎBETLERİ de hak etmiş olur…

Dünya çapındaki yüzbinlerce açlıktan ölümlere ve sömürülmelerine karşılık, yüzbinlerce zenginlerin gafletleri veya hırsları nedeniyle, sadece bu ZEKÂT isyanlarını ve günahlarını düşünerek, şu pandemik CORONA musibetine bir de bu gözle baktığımızda, bu açıdan da taşların yerine oturduğunu görebiliriz… Vesselâm.

Yazarın Yazıları