Ramazan geldi, hoş geldi.
Güzellikler, getirdi.
Ama Dünyada ki Kovid salgını dolayısıyla sıkıntılarımız var, İslam âlemi olarak sıkıntılarımız var ve birey olarak sıkıntılarımız var.
İnanıyoruz, Ramazan- ı Şerif’ in iklimi, rahmeti, bereketi, bu sıkıntılardan kurtulmak için bir vesile olacak inşallah.
Ramazan, adı üstünde on bir ayın sultanıdır.
Yılda bir ay, arınma, temizlenme ayıdır.
Bu bir ay boyunca, Müslümanlar aç kalarak; ‘oruç tut, sıhhat bul!’ prensibi gereğince vücut sağlıkları için çok faydalı bir iş yapmış olurlar.
Araştırmalar; bir ay boyunca aç kalmanın, vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını sağladığı ve bu süre sonunda adeta vücudun yenilendiğini gösteriyor.
Tabii ki, inanan bir insan tıbbi fayda için değil, Allah emrettiği için, İslam’ın beş şartından birisi olduğu için, oruç tutar.
Oruç; kalplerimizin rakikleşmesine vesile olur.
Oruç tutan kişi, açlık nedir anlar ve aç kalanların halini idrak etmesi, kolaylaşır.
Ayrıca, açlık insanın manen terakki etmesine vesile olur ve kişiyi Allah’ a yaklaştırır.
İnsan bu ayda, şekilcilikten ötesine geçebilir ve işin manasını idrak edebilir.
Bu ay; ’Allah’ a tazim ayıdır!’.
Bu ayda, Oruçla, Namazla, Zekâtla, Kur’an- Ker’im ile hatimlerle, dualarla başka bir âleme gidilir. Adeta, Dünya’nın kirinden, pasından kurtulup, bir boyut değiştirilir.
Gece sahurla, teheccüd namazıyla, dua ile güne başlanır.
Gündüz, sabah namazı kılınıp, mukabele okunur, Kuran vesilesi ile Cenabı Hak’la konuşulmuş olunur.
Gün içinde, vakit namazları kılınır, oruç tutulur. Ama bu oruç sadece açlık ve sadece mideye disiplin değildir.
Bu oruç; göze harama bakma, kulağa haramı duyma, ağza haram söyleme dedikodu yapma, ayaklara yanlış yere gitme, ellere yanlış iş yapma, mesajı veren oruç olmalıdır.
Akşam, oruçlu için en sevinçli zamandır.
İftarlar açılır, akşam namazı ve yatsı namazı sonrası teravihler kılınır.
Ama bütün bunlar anlatılmaz yaşanır.
Bu ay, mahlûkata şefkat ayıdır.
Bu ay,‘Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü’, hassasiyetinin yaşandığı aydır.
Bu ay, cömertlik ayıdır.
Çünkü Allah bize karşı cömerttir ve sonsuz rahmetini tezahür ettirmiş, sayısız nimetler vermiştir.
İçinde bulunduğumuz mübarek ay, bu cömertliğin zirvesidir.
Bunun kula yansıması ise;
İftar yaptırmakla olur. Bu ay, sadece kendimiz değil, ihtiyaç sahiplerine iftar ettirmek gerekir.
Sadaka vermekle olur.’Allah için vermek, Şey’ en lillah’, hassasiyetiyle hareket etmek, gerekir.
Fitre vermekle olur. Sağlığımız ve sıhhatimizin karşılığı olarak, Diyanetin belirlediği asgari miktar yâda, daha üstünde bedeller vererek, fakir gurabayı sevindirmek gerekir.
Zekât vermekle olur. İslam’ a göre zengin sayılan kişilerin, bu önemli ibadeti yapmaları farzdır.
En büyük hırsızlık, zekât hırsızlığıdır!
Çünkü zekât fakirlerin, zengin kimselerin malları üzerindeki hakkıdır. Zekât mükellefi olan kişiler gereği gibi zekât vermezse, fakirin hakkını çalmış olurlar.
Bu nedenle, çok hassas bir şekilde zekât hesabı yapılmalı ve gereği yerine getirilmelidir.
Yapılan ekonomik hesaplara göre;’ İslam toplumlarında, layık-ı vechile zekât müessesesi çalışsa, fakirlik ortadan kalkıyor’.
Bu aynı zamanda ,’sosyal bir proje ve insanı boyutu olan bir ibadettir!
Ramazan ayında, hem yurt içi, hem yurt dışında hayır çalışmalarını devam ettirmek gerekmektedir.
Sevindirici bir husus; Türkiye’de bulunan sivil toplum kuruluşları son yıllarda Dünyada en etkin yardım faaliyetlerini yürütmektedirler.
Afrika’da, Balkanlarda, Suriye’de, Filistin’de, Yemen’de Somali’de ve mazlum coğrafyalarda bizim milletimizin fertleri, mücadele etmektedir.
Kısaca, Ramazan Takva ayıdır!
Hem Allah ile hem de kullar ile aramızı düzeltmek ve ilişkileri en iyi seviyeye getirme ayıdır.
Ve nihayet güzel bir Ramazan idrak edip, güzel bayramlara erişme ayıdır.
Cenab-ı Hak, gerçek anlamda oruç tutmak, namaz kılmak, zekât vermek, Kadir gecesini idrak etmek, takva sahibi olmak, insanların gönlünü almak, kimsesizlerin kimsesi olmak, matemlerin civarında bulunmak ve rızasını kazanmak için gayret göstermeyi nasip eylesin.
Bütün, Ümmet-i Muhammed’i hakiki bayramlara eriştirsin, inşallah.
