Bilgehan Murat MİNİÇ
  • 12/08/2015 Son günceleme: 12/08/2015 19:50
  • 30.188

Plevne... Türk Tarihinin unutulmaya yüz tutmuş sayfalarından biri...

Müşir ( Mareşal) Gazi Osman Paşa'nın 320 bin kişilik Rus Ordularına karşı, emrinde ki 35 bin vatan evladıyla yazdığı o müthiş destan...

Hepimiz hatırlarız " Tuna nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor, Şanı büyük Osman Paşa, Plevne'den çıkmam diyor" diye devam eden o marşı. Hatırlarız hatırlamasına ya, Osman Paşa kimdir, Plevne neresidir bilenimiz pek azdır maalesef. Neyse ki Mehmed Niyazi Hoca'mız yaklaşık üç yıldır üzerinde çalıştığı "PLEVNE" adlı kitabını yayınladı da, Plevne'yi de, Gazi Osman Paşa'yı da, yazımızın başlığında ki " Miralay Yunus Bey"i de gelecek nesillere tanıtacak bir abide eseri daha Türk Milleti'nin çocuklarına hediye etti. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Allah sa ğlık dolu uzun ömürler ve milletimize daha birçok eserler hediye etmeyi hocamıza nasip etsin İnşaallah...

Müşir ( Mareşal) Osman Paşa'nın komutasında ki Türk Ordusu Plevne'de Rusları tam üç defa perişan eder. Tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği bu savaşlarda Gazi Osman Paşa'nın direnişi Avrupa'yı öyle etkiler ki, bütün büyük gazeteler Müşir Hazretlerini yere göğe sığdıramazlar. Gazi Osman Paşa birçok Avrupalı milletten tebrik mesajları alır. Hatta bu iş öyle ileri noktalara gider ki, İngiliz sosyetesinden hanımlar Müşir Hazretlerine kart gönderip imzasını isterler ve aldıkları imzalı kartları göstererek birbirlerine sükse yaparlar...

Rus Ordularının başında Türklerin " Ak Paşa " dedikleri ünlü General Skobelev vardır. Türkler " Ak Paşa" derler çünkü Skobelev tepeden tırnağa beyaz elbiseler giyen ve beyaz atıyla savaş meydanlarında korkusuzca gezen, zafer için hiç bir şeyi feda etmekten çekinmeyen gözü pek bir komutandır.

Ancak Türk Ordusun başında tüm dünyanın savaş dehasını kabul ettiği Müşir Gazi Osman Paşa vardır. Müşir Hazretleri her defasında General Skobelev'in karşısına, doğuştan bir asker olan gaza meydanlarının yiğit kumandanı Miralay Yunus Bey'i çıkartır. Savaş meydanlarının görebileceği az sayıdaki kahramanlardan biri olan Yunus Bey, aralarındaki orantısız güce rağmen üç kere karşı karşıya geldiği Rusların o ünlü " Ak Paşa"sı General Skobelev'i her defasında darmadağın eder. Öyle ki Rus Çarının kardeşi, Grandük Nikola sonunda Skobelev'i geri bölgelere kaydırır.

Ruslar, savaşarak Plevne'yi düşüremeyeceklerini anlayınca şehrin ikmal yollarını kesip kuşatmaya karar verirler. Çar, Petersburg ve Moskova'da bulunan özel kuvvetleri de dahil Rus Ordusu'nun büyük bölümünü Plevne önlerine getirir. Çünkü aylar süren bu savaşlar neticesinde Rusların itibarı Avrupa nezdinde giderek düşmüş, bu iş artık prestij meselesi haline gelmiştir. Öyle ki kuşatma başladığında Plevne cephesinde bulunan Rus Ordularının mevcudu 320 bin'i bulur. Gazi Osman Paşa'nın emrinde ise 35 bin asker bulunmaktadır.

İkmal yollarının kesilmesiyle kışın da etkisiyle zor duruma düşen Osman Paşa, askerleriyle ne yapmaları gerektiği konusunda istişare eder. İstişare neticesinde aradaki çok büyük kuvvet farkına rağmen, Türk Askerine son görevini de yapmadan teslim olmanın yakışmayacağı söylenerek kuşatmayı yarma harekatı yapılması kararı verilir.

Netice de Türk Ordusu Plevne etrafında ki Ruslara karşı ancak Türk askerinin cesaret edebileceği bir yarma harekatına başlar. Bütün mevziler boşaltılarak tüm kuvvetler yarma harekatının yapılacağı bölgeye sevk edilir. Harekattan habersiz olan Ruslar hala karşılarında ki mevzilerde Türklerin olduğunu zannetmektedirler. Ta ki bölgede saklanıp daha sonra gizlice Rus karargahına harekatı haber verecek olan bir Yahudi gelene kadar. Bu esnada Türklerin ileri harekatı bütün şiddeti ile başlar. Yapılan planlara uygun olarak bir çok mevzii ele geçirilmiş,Ruslar çok yerden sökülüp atılmıştır. Ancak ne çareki mevzilerin boşaldığını öğrenen Ruslar çabucak Türk Ordusunu arkadanda çevirirler. İki tarafta savaşmak zorunda kalan Türk Ordusu büyük zayiat verir. Bir çok yerde kanlı çarpışmalar devam etmektedir.

Arkadan da çevrilen Türk Ordusu oldukça zor duruma düşer. Bu esnada Müşir Hazretleri de bacağından yaralanmış, karargah olarak kullandığı eve getirilmiştir. Tevfik Paşa, durumu arz ederek Bulgarların sözlerinde durmayıp, şehirde ki sivilleri ve hastanelerde bulunan kolu bacağı kopmuş silahsız askerleri dahi öldürmeye başladıklarını, artık teslim olmaktan başka çare kalmadığını arz eder. Müşir Hazretleri son umudu olan Adil Paşa, Sadık Paşa ve Miralay Yunus Bey'lerin durumunu sorar. Halen çarpışmakta olduklarını öğrenince savaşa devam kararı verir.

Ne çare ki biraz sonra savaş meydanında atının üzerinde elinde kılıcı ile oradan oraya atılan Miralay Yunus Bey, koluna isabet eden bir mermi ile yaralanır.Aynı anda iki kaşının ortasına isabet eden hain bir kurşunla şehadet şerbetini içer. Yere düştüğünde elbisesi kanlar içinde kalmıştır.

Yunus Bey'in şehadet haberi Müşir Hazretlerine ulaştığında, o dev şahsiyet yıldırım çarpmış gibi sarsılır. Müşir'in önüne indirdiği yaş dolu gözlerinde; esmer, yakışıklı, tam bir asker olarak emirlere itaatli,kumandanlarına saygılı, düşmana kükreyerek saldıran Miralay Yunus Bey canlanır. Dumanlı odayı derin bir yeis kaplar. Müşir Hazretlerinin hançeresinden zor sıyrılan sesi duyulur : " Binaya beyaz bayrak çekin..."

Teslim olma görüşmeleri devam ederken Müşir Gazi Osman Paşa'nın yanında bulunan Baş hekim Hasip Bey kendisini teselli etmek ister. " Üzme kendini Hasip Bey", der Müşir " Benim durumumda ki bir kumandanı teselli edecek sözü henüz insanlık icat etmemiştir. Şu anda bulunduğum yer sözün sükut ettiği yerdir.Bütün şehitlerimiz, sakat kalmış gazilerimiz içimde yaradır, onların gayretlerini fedakarlıklarını sonuca ulaştıramamış olmanın acısına ne kadar dayanırım bilmiyorum. Bilhassa Yunus'un acısına...Hiç değilse anlatılabilse doğan evlatlarımıza ruh verir.Ne yazık ki unutulacaklar..."  

Başhekim Hasip Bey : Öyle bir yiğit unutulmaz Müşir Hazretleri, kendinizi üzmeyin.

"Ah Hasip Bey"  der Müşir Hazretleri ..."Biz kimleri unutmadık!.. Başımıza gelen felaketlerin gerçek sebebi de budur; ne yazık ki bunu kimseye anlatamayız...

Teslim görüşmelerinin akabinde Rus Çar'ı ile yapmış olduğu görüşmede, Gazi Osman Paşa'nın Rus General Stravkov'a teslim ettiği murassa kılıcını geri iade eden Çar şöyle diyordu: " Sizin gibi bir kumandanın kılıcı alınmaz.Buyurun , bu kılıç sizden başkasına yakışmaz.Ülkemizde bir Rus Mareşali gibi kabul göreceksiniz...

Unutmamak Unutturmamak dileğiyle...

Dipnot: Osmanlı Padişahını ziyaret eden Alman İmparatoru İkinci Wilhelm padişahın maiyetinde kendisini karşılayanların arasında bulunan Gazi Osman Paşa'yı tanır. Geri döner ve " Siz Plevne müdafii Müşir Osman Paşa'sınız" der ve elini öpmek ister. Gazi Osman Paşa müsaade etmez ama İmparator " Böyle bir kumandanın ancak eli öpülür " der ve Müşir ( Mareşal) Gazi Osman Paşa Hazretlerinin elini öper...

Kaynak : PLEVNE ( Mehmed Niyazi)

Yazarın Yazıları