Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Özlüyorum, çok özlüyorum

Allah cc Rasûlü (SAV) bir gün sahabeleri ile sohbet ederken, bir ara sükûnet hâsıl olur.

Ashab ise pürdikkat Allah cc Rasûlünü (SAV) izlemekte ve Mübarek ağzından hangi inci tanelerinin döküleceğini, merakla beklemektedirler.

Allah cc Rasûlü (SAV), derin ve hüzünlü bir “Ââaaahh”, çekerek:

-“Özlüyorum, çok Özlüyorum!…” diye bir iç geçirir.

Ashâb çok merak ederler. İçlerinden birisi sorar:

-Neyi veya kimleri özlüyorsun Yâ Rasûlellah? Allah cc Rasûlü (SAV) derinlere bakarak:

-“ÂHİRZAMAN ÜMMETİMİ” diye cevap verir ve devam eder.

“Ben o dostlarımı çok özlüyorum ve onlara kavuşmayı canı gönülden arzuluyorum.” Ashabı tekrar sorar:

-“Bizler senin dostların değil miyiz Yâ Rasülellah?” Peygamberimiz (SAV) cevap verir:

“Evet, sizler de benim dostlarım ve arkadaşlarımsınız. Ama beni görmeden bana inanan ve beni seven ahir zaman ümmetim çok değerli. Beni görmedikleri halde bana inanan o dostlarıma kavuşmayı, çok arzuluyorum.” …

Ben bu Hadîs-i Şerifi ilk duyunca, âdeta çarpılmış gibi olmuştum.

-“Acaba Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV), bizlere niçin çok önem ve değer veriyor?” “Bizler, niçin bunun farkına varamıyoruz?” “Acaba biz şu âhir zamanda, O’nun özlediği ümmeti olmaya lâyık mıyız?” “Bu âhir zamanda O’nun ümmeti, nasıl olunabilir?…” vs. gibi sorular peş peşe zihnimde dizilmeye başladı.

Öyle tehlikeli bir zamanda dünyaya gönderilmişiz ki, “bu zamanda imanını koruyabilmek ‘kor (köz) ateşi elinde tutmak’ kadar zormuş”. Bu zorluğu da, yine Allah Rasûlü (SAV) Hadîs-i Şerifleriyle bize haber vermiş. Günahların sel gibi aktığı bu zamanda, temiz kalmayı başarabilmek, neredeyse imkânsız hâle gelmiş.

Bu buhranlı ve sekülerizm kıskacı ve fırtınaları olan asırda, nasıl selâmetle kurtulacağımızın da formülünü bizlere şöyle ulaştırmış:

-“Ben fâniyim, benden sonra 2 şeye sımsıkı sarılırsanız, kurtuluşa erersiniz. Biri Kuran-ı Kerim ve diğeri Sünnetlerimdir.”

Peki, Allah cc Rasûlü niçin bu âhir zamana çok önem veriyor ve bizleri en çok hangi tehlikeler kuşatmış? Bunun cevaplarını da yine O (SAV) bizlere, bu konuda sakınmamız ve tedbir almamız için göndermiş. Ben sadece birkaçını arz edebiliyorum. Şöyle ki:

– İnsanların başına öyle bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemeyen kalmayacak, yemese bile tozu mutlaka bulaşacaktır.
– Birçok kişi az bir dünyalık menfaati için, dinini feda edecek. Faize alış-veriş; rüşvete hediye denecek, tefecilik artacak, helâl-haram unutulacak, “para gelsin de nerden gelirse gelsin” denecek.

– Fitne her eve girecek. (TV. İNT. Moda, Vs.)

– Üç şey çok kıymetlenecek; Helâl para, Kendisiyle amel edinen Sünnet ve Candan bir dost.

– Ecnebiler (yabancılar) çoğalacak ve Müslümanlara galebe edecekler. (daha çok olacaklar.)
– Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere sövüp sayacaklar.

Bina ve Zinâ artacak.

– Mihnet, belâ, musibet artacak, rahat ve huzur kalmayacak. Kimse bunları eliyle önleyemeyecek.

-Gerçek İlim azalacak. (Allah’ın hesabına Kâinata bakan adam her ne müşâhade etse İLİMDİR. Eğer, gafletle esbap hesabına baksa, ilim zannettiği şey de CEHİL olur…)

-Cehâlet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek sıradan bir suç sayılacak.

Hilesiz iş yapılamayacak, fırsatçı, stokçu tacirler ve fırsatçı yazarlar artacak.

– Kişi elbisesini veya bineğini sakındığı kadar, dinini ve îmanını sakınmayacak.

– İnsanlar evden MÜ’MİN çıkacak, fakat eve MÜŞRİK dönecek. Akrabalık bağları kopacak ve selâm, sadece tanıdık olanlara verilecek.

-Zenginler ticaret ve dünyevi avantaj için, hâfızlar ve hocalar riya ve gösteriş için hacca gidecekler. Hafızlar çok olacak, fakat âlim çok az olacak. Âlimler para ve dünyalık karşılığında ilim öğretecek, ahiret ameli ile dünyalık talep edecekler.

– Büyükleri merhametsiz, küçükleri hürmetsiz olacak; çocukları terbiye etmek, köpekleri terbiye etmekten daha zor olacak.

– Minareler çoğalacak, camiler (kilise ve havra gibi) süslenip zînetlenecek, fakat içindekiler îman ve şuurca zayıflayacak. Cemaatin inancı zayıf, ibadeti taklit olacak.

Emîn insan sayısı azalacak. Kişiye, şerrinden korkulduğu için ikramda bulunulacak.

– Allah-ü Teâlâ apaçık inkâr edilecek. Haram işlemeyi kolaylaştıran imkânlar (internet, TV, billboardlar, açık-saçıklık, vs.) artacak, gençler günah işlemeye ve kötülük yapmaya çok meyledecekler.

Dünya işlerine dalıp Âhiret işleri unutulacak, Allah'ın kitabıyla hükmetmek ayıp sayılacak.

– Herkes “kazanamadığından ve geçinemediğinden şikâyetçi” olacak. Yalancı şahitlik ve boşanmalar artacak, ani ölümler sık görülecek.

– Kişi karısına itaat edip, anasına asi olacak ve arkadaşına yaklaşıp, babasından uzaklaşacak… …

Nasıl?… Neredeyse hepsi mevcut, değil mi?…

Bu şartlar altında îmanımızı korumak, ‘elde köz ateş tutmak gibi’ olmamış mı?…

Çok şükür ki Allah Rasûlü; korunma ve kurtuluş reçetesini de “Kuran-ı Kerime ve Sünnetlerime sarılmak” ifadeleriyle kopya vermiş. Allah YÂR ve yardımcımız olsun…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER