“..Âhiret hazırlıklarına ve mükellefiyetlerimizi mütalâa etmeye, kaldığımız yerden devam:
”
Bizler 68 kuşağı olduğumuz için, gençlik yıllarımızda “derli toplu düşünemediğimiz mükellefiyetlerimizi”, bu şanslı genç nesil pek düşünmeden bile hazır bulmalarını sağlamak için, bu hafta bu çok önemli konuyu seçtim.
Konumuza; her şeyden önce unutulmaması gereken “..insanın şu Dünya misafirhanesine gönderilmesinin hikmet ve gâyesinin, Yüce Yaratıcısını tanıyarak ona kulluk etmek olduğu ve çok önemli bir sıvada olduğu” (Zümer S. 56. Â.) gerçeğini hatırlatarak başlıyorum. Bu gerçekleri önceki yazılarımızda çeşitli açılardan mütalâa ettiğimiz için, burada bu kısacık özetlemeyle iktifa ediyorum.
Mademki Müslümanız, mademki çok önemli bir sınavdayız, mademki sınavın bitiş vakti ve saati de belli değil, öncelikli olarak MÜKELLEFİYETLERİMİZİ doğru bilmek ve kusursuz uygulamaya çalışmak zorundayız. Şayet ihmal eder veya ertelersek, sınavımızın bitişi genellikle ÂNÎ olduğundan, pişmanlıklar içinde kendimizi, Azrâil AS karşısında, kabirde, yani Âhiret âleminde bulabiliriz. (T. İstatisik K.’nun, 2013 Yılı istatistiklerine göre, 70 Yaş üzeri ölüm oranı %41,7’dir. Bebek, çocuk, genç ve orta yaşlarda ölenlerin oranı ise %58,3’tür.) Yani Allah cc. Eceli gizlemiş ki, her yaşta Âhirete hazırlıklı olalım. İşte bu nedenlerle mükellefiyetlerimizi, hiçbir yaşta asla ihmal etmeyeceğiz, inşallah… Ef’al-i Mükellefîne göre, mükellefiyetlerimiz:
- Allah’ı cc., Esmâ ve Sıfatlarıyla tanımak ve her şeyden çok sevmek. FARZ (Tevbe:24. Â.)
- Günde 5 vakit namazı vaktinde, bilinçli ve ciddiyetle kılmak. FARZ (Mâûn Sûresi, 4. Ve 5. Âyetlerde Allah cc. “4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara. 5. Onlar, namaz konusunda yanılgı ve gaflet içindedirler.” Buyurarak bizleri ikâz ediyor.) Randevu veren makam bekletilmez…
- Her sene Ramazan ayını oruçlu geçirmek. FARZ
- Her sene malının Zekâtını mutlaka hesaplatarak vermek. FARZ.
- Şartları uygun olduğunda, ömürde bir kez HACCA gitmek. FARZ.
- Allah’ın cc, tüm Emir ve Yasaklarını bilip, titizlikle sakınmak. FARZ.
- Günah-ı Kebâirden şiddetle sakınmak. FARZ.
- 32 Farzdaki, diğer farzları uygulamak. FARZ.
- Her insanın İslâm ilmini öğrenmesi ise farzdır. Kaynak Hadis-i Şerif: “İlim talep etmek ve öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17. ..Ve bu Hadîs-i Şerifin dayandığı âyet: Tevbe, 122. Âyet.).
- Kişinin İslâmî ve Îmani bildiklerini başkalarına öğretmesi ve paylaşması yani, Emr-i Bilma’rûf ve nehy-i anil münker FARZ-I Kifâyedir. (Bkz.: A’raf Sûresi 164. Âyet., Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 2, Fezâilü'l-ashâb 3. Ve 9., Meğâzî 38; ve Vedâ hutbesi.)
- ÎMAN İlmini her gün, yani hiç bir gün ihmal etmeden mutlaka TAHSİL etmek. VÂCİP. Kısaca açıklama: İnsan olarak yaratılan herkesin “Îman ilmini” her gün (sürekli) tahsil etmesi (bu konuda çaba göstermesi) Vaciptir. Vacibi terk eden âsi ve günahkâr olur. (Bkz.: Tâhâ sûresi, 114., Bakara S., 260., Zümer sûresi, 9., Mücâdele S. 11. Ayetler. Ve İ.Âzam, İ.Şâfi, İ.Hambel, S.Sevrî, İ.Eşârî vd. mezhep imamları) Sürekliliği emreden âyet ise Nisa, 136. Âyettir. (Bkz. Tefsiri.)
- Buluğa erip namaza başlayan her Müslümanın, namaz sûrelerini Kur’ânın Tecvid kuralları gereğince okuma zorunluluğu vardır. (Farz-Vacip vs. demiyorum.) LÂTİN harflerinden namaz surelerini okuyanların, aykırı manada okuma RİSKLERİ yüksektir. Öncelikle bu nedenlerle KUR’ÂN okumasını öğrenmede, mutlak bir zaruret var.
- Ayrıca Kur’ânı her gün eline alıp huşû içinde okumak, hem çok makbul bir ibadet, hem de Yüce Allah cc ile her gün konuşmak sayılabiliyor. Kur’ânın indirildiği BİR geceye, BİN AYDAN fazla değer veren Allah cc, acaba Kurân okuyan kişiye ne kadar değer vereceğini düşünelim. Kur’ânı öğrenmek ve okumak ile ilgili öyle çok müjdeler var ki, bu mükellefiyetlerini anlayıp müracaat eden yüzlerce YETİŞKİN kişiye Kur’ân okumayı öğrettim. Bazılarına 3 günde, bazılarına ise sadece bir günde. İçlerinde 71 yaşında talebem de vardı. Yıllardan beri beni her gördüğü yerde, “her gün Kur’an okuduğunu, haftada iki kez Yasin okuduğunu ve Hatim sürdürdüğünü” söylüyor ve bendenize hayır dualar ediyor. Bunu, öğrenmenin kolaylığını vurgulamak için arz ettim. Tefahhur için değil…
Sonsuz ve Sınırsız olan Âhiret hayatımızda, çok çok işimize yarayacak öyle çok NÂFİLE ibadetler ve müntahap mükellefiyetler var ki, bu köşe yazısına sığmadığı için şimdilik, sizlerin araştırmalarınıza havale ediyorum.
Çok zengin bir işadamı düşünelim: Bu işadamının bir özelliği şudur ki, işe aldığı işçilerin ücretlerini, işçileri çalıştırmadan önce veriyor. Hem de normal değerinden çok çok yüksek olarak. Hem kapasitelerinden fazla iş de yüklemiyor. Bu şekilde işe alınan işçilerin, iş yapmama gibi bir lüksü olabilir mi? Hele hele buradan ücretlerini alıp, başkalarına hizmet gibi bir yanlışı hiç olamaz… İşte saydığımız-sayamadığımız, bildiğimiz-bilemediğimiz binlerce nimetleri bizlere bahşeden, O Yüce Allaha cc karşı, bizler O’nun emirlerini yerine getirmeye böylece mecbur ve MÜKELLEFİZ…
Konumuza “TAÇ” mesabesinde bir vecize: Cenab-ı Hak seni ademden (yokluktan) vücuda (varlığa) ve vücudun pek çok eşkal ve vaziyetlerinden en yükseği Müslim sıfatıyla insan suretine getirmiştir. Mebde-i hareketin (yaradılışın başlangıcı) ile son aldığın suret arasında müteaddid (çeşitli) vaziyetlerin, menzillerin ve etvar ve ahvalin her birisi “sana ait nimetler” defterine kaydedilmiştir. Bu itibarla, senin geçirmiş olduğun zaman şeridine, elmas gibi nimetler dizilmiş, tam bir gerdanlık veya nimetlerin enva'ına bir fihriste şeklini veriyor. Binaenaleyh geçirmiş olduğun vücudun her menzilinde ve vaziyetinde, etvarında, ahvalinde: "Nasıl bu nimete vâsıl oldun? Ne ile müstahak oldun? Ve şükründe bulundun mu?" diye suale çekileceksin. Öyle ise, mazide şükrünü eda etmediğin nimetlerin şükrünü kaza etmek lâzımdır… BEDİÜZZAMAN
Bende Ramazan arefesinde oruç ile ilgili bir yazı bekliyordum yine siyasete girmişsiniz üzüldüm.
Sn. Dursun Kalın kardeşim. Sadece yazı başlığına bakıp peşin hüküm vermeseydiniz, hem siz üzülmezdiniz. Hem de beni üzmezdiniz. Çünkü, yazı içeriğinde tek bir satır bile siyaset yoktur. Vatanî vazifemiz olan seçim nedeniyle, birkaç köşe yazımızı o konulara ayırmıştık. Bugün ise ESAS KONUMUZA dönmüştük… Bizim her zamanki esas konularımız; şu dünya misafirhanemize niçin gönderildiğimizi, buradaki mükellefiyetlerimizi ve bizi buraya göndereni Esmâ ve Sıfatlarıyla tanımaya çalışarak Âhiret hayatımıza nasıl hazırlanmamız gerektiğini birlikte mütalâa etmektir. Bir Müslüman olarak bazen de sosyal konulara girebiliyoruz. Bu da mutlaka Şer’î ölçüler içinde olmaktadır. Tüm yazılarım da İlâhiyat camiasından güvenilir uzman kişilerce tetkik ve tashih edilmektedir. Müsterih olunuz…
haklısınız! ne olur bi dahada siyasete dönmeyin,asıl ve asil işinizle siyaseti karıştırıyosunuz ve insanı dinden imandan soğutuyosunuz
Evet bu yazınız güzel asli Modunuza dönmüşünüz Sn. Yazar yalnız burada bir puroblem var, onu nasıl çözeceğiz; İnasanlara İmanı öneriyorsunuz Allahı anlatıyorsunuz Peygamberi anlatıyorsunuz tabiki bunun sonucu olarakta bu insanlar bunları kabul edince iyi bir Mümin oluyor ama okuyor polis savcı hakim subay bürokrat oluyor görev alıp çalışmaya başlıyor ve bu Milletin, yetimin, mazlumun hakkını gözetiyor Vatanın halkın hakkını koruyor hırsızları arsızları suçluları yakalıyor ama bu seferde başı çok büyük derde giriyor. Sn. Yazar o zaman bu işlere, iyi insan olma işine girmeselermi ne? tavsiyeniz nedir yazsanızda bilsek.
Sn. yazar. Yazınızın altına yorum köşesi açıldıysa insanlar buraya yorum yazar öyle kızıp üzülüp yorum yazan okuyucuya posta koymak yazarlığa yakışmaz. Sen nasıl fikrini yazıyorsan okuyucuda altına fikrini yazar. Öyle havuz medyası yalakaları gibi; “tamam efendim.. peki efendim.. harikasınız efendim..” diye herkesten yağ bekleme senin zaten bir kaç tane yalakan var onlar sana yeter.. bir kaç tanede yanlışlarını yazabilen cesur okuyucun oluversin belki sana ayna vazifesi görürlerde sende kendini bazı konularda düzeltirsin.
Bu güzel, faydalı ve çok anlamlı yazıyı bir misafirlikte okudum ve oradan yorum yazıyorum. Abdullah Kul uyduruk adıyla yorum yapan kişiye bir çift sözüm var. 1. Mert ve cesur isen gerçek isminle yorum yaz! 2.Yazıların altına yorum yerine incitici zırvalar yerine, adam gibi yorum yaz. Senin fikrinde yorum yazmayanlara YALAKA şeklinde hitap etmen, senin densizliğini ispat eder. 3. Okuyup devlet kademelerinde hizmet edenlere hiç kimsenin iliştiği yok. İsrailin güdümünde hareket eden pensilvanyadan emir alıp, kendi devletine İHANET edenler elbette en ağır ceza ile cezalandırılacaklardır. 4. Kendi saçmalıklarını zırvalamak, ne zamandan beri yorum sayılıyor? NEYSE mübarek günde şimdilik bu kadar!…
Abdullah Kul!!! SEN KİMİN SOYTARISISIN? Hem cesur olmaktan bahsediyorsun, hem de kendi ismini gizliyorsun! Takdir edene veya teşekkür edene ne zamandan beri YALAKA deniliyor? Sn. Yazardan Paralelci hainleri savunmasını savunmasını istediğine göre, ne ayak olduğun belli oluyor. Duran saat gibi bazen doğru yorumlar yaptığını görüyoruz. Fakat bu külhanbey ayakların bu sütunlara hiç yakışmıyor. Sn.Yazarın yorumunu okuyan Allah için söylesin! Neresinde KIZMAK ve POSTA KOYMAK var? Adam gibi müspet veya menfi youm yap fakat, densiz sözlerle kişileri tahrik etme edepsizliğini bırak. Beğenmiyorsan bi daha okumazsın, olur biter!… Yoksa sen kiralık mısın? Provakatör müsün? Bu mübarek günde insanların morallerini bozmaya hakkın YOK…
Elhamdülillah bu benim adım asıl sizinkiler ne? belli değil, Çok şükür tesbitlerim her zamanki gibi doğru çıktı hani demiştimya “Sn. Yazar senin bir kaç yalakan” var diye ben isim vermemiştim bunlar bana hücum ettiğine göre işte yalakalıkları ispat oldu iki kişi sazan gibi atlayıverdi ama gene sırt üstü düştüler çünkü yeni bir şey yazmadılar gene paralel paranoyasına tutulanlar gibi sayıkladılar halbuki benim yazımda paralelden falan bahsetmemiştim ama bunlarda, geçen yazdığım gibi sadece sahibini taklit eden papağanlar gibi artık Millete gına getiren konuları tekrar ettiler elbette yeni bir şey yazamazlar çünkü sahipleri ne öğretirse onu söyler onu yazarlar hadi şimdi girin kafesinizede sahibinizin yeni yazılarından sonra izin verdiği öğrettiği kadar konuşursunuz.
Abdullah Kul adıyla yazan paralel soytarısını şu mübarek Cuma saatinde Yüce Allah’ın cc lânetine havale ediyorum. Kim, KİMİN YALAKASI olduğunu en iyi Allah cc bilir. Aldığı emirlere göre her müsbet yazıya sazan gibi atlayarak, kimin FİTNE çıkardığını ve sakin gönüllerin huzurunu kimin kaçırdığını Allah cc bilir…
Diğer okurlara istirham ediyorum: Şu güzel köşe yazısında, Şu A.K. adlı mahlukun yazdıklarıyla alâkalı herhangi bir kusur var mı? Şu A.K.nin Sn. Yazardan istediği “Devletine İHANET eden polisleri savunan bir yazı” yazmaya mecbur mu?… Bu haksızlık karşısında birkaç satır yorum yapmak yalakalık mı, allahaşkına?… Bu iftiraları atan soytarı, Allahın cc lânetine müstehak değil mi?…
Evet, sen sadece yazdığım gibi sorularıma asla! makul mantıklı cevap veremiyorsun çünkü masum insanlara en ağır iftiraları atıyorsun bu yüzden Cehennemlik oldun Hukuktaki kuralı bile bile Yüzbinlerce Allah ve Peygamber aşıklarına en ağır adice iftiralar atıyorsun. Hukuk Kuralı; (Hiç kimse hakkında Mahkeme kararı olmadan suçlanamaz) ama sen bunu yapıyorsun ve Cehennemi hak ediyorsun şimdilik muktedirlere sırtını dayamış herkese hırlıyorsun ama bu çırpınışların nafile seninle Allahın huzurunda hesaplaşacağız tekrar ediyorum sen sadece bir papağansın kendi aklınla değil sahibinin söylediklerini öğrettiklerini söylersin senden başka bir şey beklemek nafile kuburdan pis koku gelir başka bir şey beklemek boşuna bu yüzden senin bulunduğun bu yorum köşesini ebedi kapıyorum Allahın huzurunda hesaplaşmak üzere kal kuburda. Kimbilir belki Dünyada da Hukuken hesap günleri geliverir Allah her şeye muktedirdir.
Son yorumum galiba yayınlanmayacak.. neyse, ben sadece şu sahte kahramana cevap bile verme tenezzülünde bulunmayacağım… (Yorumunuzun bu bölümü hakaret içerdiği için yayınlanmamıştır) bir daha asla! bu köşeyi açmayacağım okumayacağım başka köşelerin yorum köşelerinde buluşmak üzere….
Sadece okuyucu kardeşlerime arz ediyorum: Şu Abdullah Kul (veya başka bir A.K. isimli) şahsın sapkınlığının sınır tanımadığını gördünüz. FG hocası da Ecevit’e şefaat ettiği gibi, bu şahıs da Cehenneme kayıt yapmaya talip olmuş gözüküyor. Ben “Yazar, vatanına ihanet edenler hakkında yazı yazmaya mecbur mu?” diyorum. O ise bizi cehenneme yazıyor. Yaz kardeşim yaz. Sen bu kafayla gidersen, kendini Napolyon bile görebilirsin. Bu A.K “bu köşeye bir daha yorum yapmayacağım” diyor ya, A.K adına yazmayacak, büyük bir ihtimalle isim değiştirerek yazacaktır. Çünkü kendi iradesiyle hareket etmiyor. Birilerinden görev almış… S.K.
Sn. Editör.. şu terbiyesiz! ve önüne gelene vatan haini diyecek kadar gözü dönmüş Cehennem kütüğünün bütün hakaretamiz yorumlarını yayınladınız ben sadece bu Klozet ağızlı ahlaktan yoksun terbiyesizin pis kokularını izlememek için sifon çekip susturacakken benim yorumumu hakaret var diye kestiniz ama o her istediğini yazabiliyor ilgim olmadığı halde beni kendi kafasındaki şablonlara uydurup aklına geleni yazıyor ve hala sorularıma cevap vermiyor.. sürekli papağanlık yapıyor.. sahibinden, sallayıp duruyor elbette böylelerinin yeri CEHENNEMDİR başka nereye gidecekki. Bu yorumumu size yazdım ister kesin ister yayınlayın ona cevap değildir zaten artık bu köşede yorum yazmayacağımı söylemiştim sadece cevap hakkımı kullandım. Dost beykoz’u okumaya devam edeceğim başka yazar ve haberlerin altına yorumlar yazmak üzere hayırlı akşamlar Dilerim.. (Bu dileğim beni seven dostlarıma ve Editöredir başka zalimler üztüne alımasın.)
selçuk kahraman…..abdullah kul a paralel soytarısı diyerek hakaret etmişsin ya….işte bu mantıkla sana o kadar çok sıfat bulunabilirki…..mesela hırsız sevici,hırsız bekçisi,cahil,alel,hırsız uşağı,hırsızdan pay isteyen…ooooo bi sürü çıkar…..ama paralel uşağı demek o kişinin sizin hırsızları kollamak için uydurduğunuz kesime hizmet ettiğini,o kesimi sevdiğini,o kesimin (ben desteklemesemde bi kötülüklerini görmedim,geçen yıla kadar sizde onlara uşaklık yapıyodunuz) hizmet erbabı olduğunu belgelemenizden başka bi işe yaramaz…bırak sabinin sesine göre vals yapmayıda elini vicdanına koy yahu bende geçen seneye kadar bunlara,GEREKİRSE HİZMET EDERDİM DEMEKKİ ÇOK CAHİLMİŞİM,SAFMIŞIM DE
Sn.Editör, Yorumumu yayınladığınız için Teşekkür ederim. Hayırlı Ramazanlar..