Ekrem TUNCER
  • 17/04/2018 Son günceleme: 17/04/2018 21:15
  • 19.421

Sevgili Peygamberimiz; mübarek üç aylar için, “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise ümmetimin ayıdır” buyurmuşlardır.

Rasulullah, Ramazan ayı dışında en fazla Recep ve Şâban aylarında oruç tutmuşlardır. Recep ayı girdiğinde de, “Allah’ım, bize Recep ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” diye dua etmiştir.

Bu üç ayda ayrıca Regaip, Miraç, Berat ve Kadir geceleri bulunmaktadır. Ramazan ayındaki farz orucun yanı sıra Rasululah, Recep ve Şaban aylarında da Müslümanları oruç tutmaya teşvik etmiştir.

Sevgili Peygamber  (asm) Efendimizin bizleri teşvik ettiği Recep ve Şaban aylarındaki oruçlar ise, nafile hükmündedir. Yani tutulması zorunlu olmayan ama Allah indinde mükafatı bol olan oruçlardır. 

Oruç ibadetinin en önemli özelliği, riyanın karışmadığı bir ibadet olmasıdır. Bu sebeple midir bilemem ama Allah oruçlunun ağız kokusunu cennetteki misk kokularıyla eşleştirmiştir. 

Oruç ibadeti İslam'ın beş şartından bir tanesidir. Sağlıklı olan her Müslümanın Ramazan ayında oruç tutması farzdır. Oruç ile Cenab-ı Hakkın bize vermiş olduğu sağlık nimetine olan şükrümüzü eda ederken, nefsimizi de terbiye etmiş oluruz. Sağlık sorunları olanların ise oruç farziyeti ortadan kalkmaktadır. Zekât’ı fakir olanların verme zorunluluğu olmadığı gibi Orucu da sağlıklı olmayanların tutma mecburiyeti yoktur. Hac ibadetinde de hem sağlık hem de zenginlik şartı vardır. Ama İslam'ın diğer iki şartı olan "Kelime-i Şahadet" getirmek ve "Namaz kılmak" her şartta ve zeminde olmazsa olmazdır. 

Kelime-i Şahadet; İslam dairesine giriş kapısıdır. Müslüman olabilmenin temel şartıdır. Her müminin bilmesi gereken, son nefesimizde Cennetin anahtarı olan, Allah'a ve Resulüne olan imanın ve inancın dile dökülmesidir.

Peygamber  (asm) Efendimiz; "Namaz dinin direğidir, kim onu terk ederse dinini yıkmıştır." buyurarak, İslam dairesinin içerisinde kalabilmenin şartını ortaya koymuştur. Müslüman bir kimse; Sağlık ve imkân sorunu yaşadığı zaman; oruç, zekat ve hac ibadetlerinden muaf olurken, Namaz ibadetinden şuuru açık olduğu müddetçe muaf olamaz. Yatalak haldeyken bile Namazın farziyeti üzerimizden kalkmıyor.

Peygamber (asm)  Efendimiz, hasta bir kimsenin namaz ile alakalı sorusuna; "Ayakta durarak namaz kıl. Buna takat getireme­diğinde oturarak; buna da takat getiremediğinde yan üstü uzanarak namazını kıl. Yan üstü uzanıp kılmaya takat getiremediğinde, sırtüstü uza­nıp namazını kıl" buyurmuşlardır.

Resûlullah (asm) Efendimiz bir hastayı ziyaret ettiğinde, önüne bir yastık koyup onun üzerinde secde ederek namaz kıldığını gör­dü. Bunun doğru olmadığını belirterek yastığı tutup kaldırdı ve ona şöyle tavsiyede bulundu: "Yere eğilip secde et. Buna güç getiremiyorsan, baş işaretiyle kıl, ancak secde için başını biraz daha alçalt. Rükû' için az alçalt."

İşte böylesi ahval ve şeraitler içerisinde dahi Namaz ibadeti Müslüman kimselere farz ise; Nafile oruç tutup, farz namaz kılmama işini nereye koyacağız?

Son zamanlarda teknolojinin de ilerlemesiyle beraber hocaların tebliğ metotları da buna ayak uydurarak gelişme kat etti. Gençlerin yaygın olarak kullandıkları sosyal medya sayfalarında özellikle de üç aylardaki oruçlarla ilgili paylaşımlarda ki mükâfat bonuslarını gören genç kardeşlerimiz; nafile oruçlarına önem vermeye başladılar. 

Halisane yapılan hiç bir ibadet Allah indinde zayi olmaz. Tutulan oruçların ecrini tartışmak benim haddime değildir. Ama nafile orucu tutup farz namazı kılmamak; borç varken, sadaka vermeye benzer. Borçlu kimse sadaka veremez mi? Tabi ki verebilir. Ama borcunu ödeyeceği parayla sadaka vermesi uygun görülmemiştir. Vereceği sadaka borcunu ödemeye engel teşkil etmemelidir. 

Oruç ibadeti namaz kılmaya hiçbir şartta engel teşkil etmez. Farz olan Namaz, kulun Allah'a olan borcudur. Kul o borcu ödemeyerek, nafile ibadetlere yönelirse; İslam'ın şartlarını tahrip etmiş olur.

Resûlullah (asm) Efendimiz; "İslam kolaylık dinidir. " buyurarak, dini kolayımıza geldiği gibi yaşayabileceğimizi ifade etmemiştir. İbadetlerdeki olası güçlüklere karşı İslam'ın zorlayıcı olmadığını anlatmıştır.

Beş vakit namazın farz kılındığı Miraç gecesinde haddim olmayarak bu satırları karaladım. Namaz kılmanın bir özellik ve üstünlük olmadığını, Müslüman bir kimsenin ekmek gibi su gibi sarılması gereken ruh gıdası olduğuna vurgu yapmak istedim. Kıldığımız namazların miracımıza vesile olması duasıyla.

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz