Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Onlarda seçilmişlerdi fakat siz!..

Her konuyu istismar eden, neredeyse her konuşmasında yalan ve iftiralara sığınan, başkalarının emriyle konuşan, SSK’nu iflâs ettirdiği halde malum üst akılın sinsi kaset siparişiyle, bir zihniyetin başına lider dayatılan kişi HDP’li kardeşleri için şöyle konuşmuş: "Seçilmişlerin tutuklanması, milli iradeye darbedir."

Bu kişiden bu lafı duyan her aklıselim kişi mutlaka “VAH ZAVALLI VAH, bu kurulmuş kişi, eline tutuşturulan metne bakıp konuşurken, hiç mi mazisini hatırlamaz. Çok yazık çook” demiştir. Çünkü bu zihniyetin mazisi Seçilmişlerin tutuklanmalarıyla, yani milli iradeye darbelerle doludur.

Üstelik te seçildikten sonra; devletin, halk hizmetine harcanması için verilmiş olan yatırım paralarını, PKK militanlarına hiç göndermedikleri halde…

Üstelik de devlete ait İŞ MAKİNALARINI teröristlerin kazacakları hendeklere tahsis etmedikleri halde…

Üstelik de halka katliâm yapan terörist cenazelerine sahip çıkmadıkları halde.

Üstelik de halkı sokağa döküp azmettirerek, 50 kişiden fazla masum halkı şehit ettirmedikleri halde… 

Üstelik de Türkiye Cumhuriyetine rağmen, güzel vatanımızı bölüp ÖZERKLİK ilan etmedikleri halde…

Üstelik de sırtlarını PYD’ye, YPJ’ye, PKK’ya dayamadıkları halde.

Üstelik de bu “PKK öyle güçlü ki, sizin hepinizi tükürüğüyle boğar” diye meydan okumadıkları halde…

..bu gerekçeler çok daha uzatılabilir, devamını hafızalarınıza havale ediyorum.

Peki, bu zavallı kişinin veya o zihniyetin mazisinde, yukarıdaki ihanet fiilerini işlemedikleri halde, hangi "Seçilmişlerin tutuklanmaları…” var?  ..Ve “..milli iradeye darbe" ile ilgili neler var?… Bunları, onlar hatırlamak istemeyecekleri gibi, utanacaklarını da sanmıyoruz. Biz yine de genç neslin bu gerçekleri bilmeleri için, sadece birkaç ÖRNEK hatırlatalım:

1990’lı yılların sonlarında, halkın çoğunluğu tarafından SEÇİLMİŞ olan R. Tayyip Erdoğan’ın, sadece ‘lise ders kitaplarında var olan bir şiiri okudu’ diye TUTUKLANARAK, PINARHİSAR ceza evine atıldığı zaman, sizler niçin alkış tuttunuz? Niçin o zaman “seçimle gelen, seçimle gider” demediniz? Bu tutuklama o zaman milli iradeye DARBE değil miydi?…

Biraz daha geriye gidelim: Adnan MENDERES %54 oy ile SEÇİLMİŞ değil miydi?… O ve idam edilen üç bakanı SEÇİMLE GELMİŞ değil miydi? Üstelik de utanmadan, idam ipinin parasını bile Menderes ailesinden tahsil etmiştiniz. Bu zulümler o zaman milli iradeye DARBE değil miydi? O zaman sizin zihniyetiniz bu kuralı niçin hiç hatırlamadı da davul zurnalarla kutladınız?… Sizin bugün savunduklarınızın özellikleri, sadece Yüce Dinimize, bayrağımıza, vatanımıza, birlik ve beraberliğimize düşman olmaları, değil mi?…

12 Mart darbesi de böyle: Demirel de seçimle gelmişti, 12 Eylül'de Kenan Evren ve arkadaşlarının darbesiyle gitmek zorunda kaldı. Erbakan seçimle gelmişti, 28 Şubat darbesinin sonucunda siyasetin dışına itildi. Hükümeti düşürüldü, Erdoğan hükümetine karşı da 27 Nisan 2007'de darbe girişimi yapıldı. Fakat askerler, Erdoğan'ı düşüremedi. SEÇİLEREK gelmiş olan bir partiyi, seçimle göndermek yerine, uyduruk gerekçelerle kapatma davaları açıldığı zaman, niçin alkış tutuyordunuz? O yanlış hamleler Milli iradeye darbe değil miydi?…

Merve Kavakçı; T.B.M.Meclisi’ne SEÇİLEREK girmiş bir milletvekili değil miydi? Niçin seçimle gitmesini beklemediniz de daha İLK GÜN meclisten kovdunuz? Peki, suçu bunlar gibi miydi? Yoksa sadece BAŞÖRTÜLÜ olması mıydı?!… Bugün T.B.M.M.’de onlarca başörtülü vekil ve bakan var. Lâdini zihniyetinize mi dokunuyordu?…

Yine SEÇİLEREK gelmiş olan bir iktidara ve Cumhurbaşkanına kalkışılan her darbe girişimine karşı, "Seçilmişlerin tutuklanması, milli iradeye darbedir" ..diyerek niçin kükremediniz, teröristleri kolladığınız gibi niçin kollamadınız?…

Hatta bu seçilmiş olan, hatta her seçimde güvenoylarını arttıran hükümetin bitirilmesi için, çeşit çeşit ihanetler sergilerken, bu “seçimle gelen, seçimle gider” kuralını niçin hiç hatırlamıyorsunuz? Üstelik te bu kuralı; TERÖRİSTLERİ besleyenlere, kollayanlara, onlara her türlü destekte bulunanlara ve arkalarını onlara yaslayanlara kalkan olarak kullanıyorsunuz! Yazık değil mi? Bu güzide halk bunları izlemiyor mu sanıyorsunuz?… Seçimlerde size oy verilmeyince, “göbeğini kaşıyan”, “cahil millet”, “köylünün oyuyla benim oyum bir olmamalı”, “bidon kafalı seçmen” gibi yakıştırmalarla teselli olmaya çalışıyorsunuz! Yazık!…

Bir-iki örnek te genelden vereyim: 1991 Yılında seçimle ve %82 oy ile Cezayir’de iktidar olan F.İ.S. partisi, sadece “DİNDAR ve Müslüman” diye, Fransız darbesiyle indirildiğinde, hatta milyonlarca insanı sokaklarda KATLEDENLERİ sizin zihniyetini alkışlamadı mı?…  

Daha dün gibi, %52 meşru oy ile Mısır Cumhurbaşkanı olan MURSÎ’Yİ, askeri darbe ile indirilişinde bu kuralı niçin hiç hatırlamadınız? Hatta kukla olarak oturtulan SİSİ’Yİ niçin alkışladınız?…

Şimdi soruyorum: Bu davranış biçiminiz, kendinizle çelişme ve İKİYÜZLÜLÜK değil de nedir?

Üstelik de tamamen haksız gerekçelerle, yani devlete ihanet suçlarını aleni işleyenler için bu kuralı öne sürerek onları SAVUNMANIZ, acaba niçin?…

Eğer cevap olarak: “Dış, üst akıl ağababalarımız böyle emrediyor. Onun için böyle rezil oluyoruz” derseniz, duran saat gibi, arada bir doğru söylediğinize inanacağız… Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER