Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Onlara SAKIN itibar etme

Bu İlâhî emir çeşitli meallerde, “iltifat etme”, “boyun eme”, “yakınlık gösterme”, “aldırış etme”vs. anlamlarda da tercüme edilmiştir. Ancak çok net olarak görülüyor ki, Yüce Allah cc bizlere, bir kısım insanlaraveya kurumlara karşı‘mutlaka mesafe koymamızı’ emrediyor. Burası kesindir, çünkü “SAKIN” diye tehdit de ediyor…

Peki, kimdir bu itibar edilmeyecek ve aramızda mutlaka mesafe konulacak kişiler? “Sakın” diye te’kit ettiğine göre, ciddi olarak tavır koyacağımız kişiler kimlerdir ve hangi karakterdeki kişiler hedeftedir?

Bu karakterdeki kişiler hakkında biz hiç yorum yapmadan, öncelikle bu emri veren âyetlere müracaat edelim ki, konuyu sulandırmış olmayalım.

Kelem Sûresi, 10-14. Âyetler:

“Çok yemîn edene, değersiz ve aşağılık kişiye (kıymetli bir görüşe sâhib olmayana), dâimâ ayıplayana (tenkit etmeye alışmış ve insanların arkasından dudak bükene), dedikoducuya, hep koğuculuk peşinde gezene, her zaman hayra mâni' olana, (mesela; ezan, başörtü vb.  İlâhî emirleri yasaklayana, mescid açmaya engel olana),haddi aşana (hakkı çiğneyene), günahta ısrar edene, zorbaya, bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mallar ve oğullar sâhibi oldu diye sakın itâat etme!

15.Âyet: Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, “(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır” diyene (sakın uyma).16.Âyet: Yakında onun (ve bu gibilerin)hortumunun (burnunun) üzerine damga basacağız (da onu rezîl edeceğiz)!…”

[Parantez içindeki açıklamalar, çeşitli diğer meallerden alınmıştır.)

Yani, bu emirlere mefhumu muhaliften bakacak olsak:“Herhangi bir kişi zengin veya imtiyaz sahibi diye, aile efradı geniş veya makam sahibi diye, eğer o kişi çok yemin ediyorsa, ilmî bir ağırlığı yoksa, yani gereksiz ve lüzumsuz işlerle meşgul ise, gıybet ve dedikoducu biri ise, hayırlı işlere engel olan birisiyse, iknâ yerine iftira ve zorbalık dayatıyorsa, nesebi belli değil ise, böyle bir kişi (veya kurum) ile arana mutlaka mesafe koy” anlamındadır.15. Bunların bir başka özellikleride “Kur’ânâyetlerini hafife alırlar”.16. İşte bunlar Allah’ın cc gazabına uğratılacaklardır.

Şimdi çevremize bir bakalım ve bu İlâhi emirleri uygulamaya çalışalım. Tâ ki “sakın” diye ısrar edilen bir İlâhi emir, bizleri sorumluluk altına sokmasın…

“Biz elçi/peygamber göndermeden kimseye azap edecek değiliz.”(İsra, 17/15) Yani; bize bunları, Elçisi ve Peygamberi vasıtasıyla duyurduğuna göre, bizler sorumluluk altındayız.

Mahkeme-i Kübra’da sorgulandığımız zaman “bilmemek” yani, “Yâ Rabbi ben bunları duymamıştım”demek asla mazeret sayılmayacak. Eğer bir kavme ve topluluğa Kitap ve Peygamber gönderildiyse, ona kulak verilecek…

Aynen trafik kuralları gibi:

Nasıl ki trafikte ters yola girdiğinizde polis size ceza yazarken, “efendim, o işaretin ‘GİRİLMEZ veya YASAK’ anlamına geldiğini ben bilmiyordum” demeniz sizi kurtarmadığı gibi. Veya radara yakalandığınızda, “efendim ben burada hız sınırlaması olduğunu bilmiyordum, o levhaları fark etmedim” gibi mazeretler işe yaramadığı gibi…

Çünkü bu levhaları fark etmek zorunda olduğumuz gibi, Kur’ân ve Hadîs-i Şeriflerdeki emir ve yasakları öğrenmek ve bilmek zorundayız…

Kur’ânî ilimler ve özellikle İlâhî emirler ve yasaklar, hem sosyal hayatımızı, hem de Âhiret hayatımızı huzur ve mutluluğa kavuşturan çok önemli levhalardır. Ancak; bu çok önemli bilgilerin ve sorumlulukların, LÂİK bir zümre tarafından bir ASRA yakın bir süre yasaklanması, vebalimizibelki hafifletebilir, fakat asla mazeret değildir. Çünküo günkülerin de bizlerin de seçme-seçilme gibi bir tercih hakkımız var. Bu tür önemli bilgileri ve Dînîeğitimi YASAKLAMAYANI seçmek ve desteklemek zorundayız. Aksi halde biz masum sayılmayacağız…

Bu gün de maalesef okullarımızdaki DİNÎ eğitimi, DGM’de yasaklatan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu nedenle de hâlen din ve ahlâk eğitimi, okullarımızda seçmelidir, zorunlu değil.

Önümüze;her ne sebeple olursa olsun bir TERCİH hakkı geldiğinde, işte bu gerçekleri, emir ve yasakları dikkate almazsak eğer, hem her iki cihan saadetinden mahrum kalırız, hem de VEBAL altında kalırız…

16 Nisan HALK OYLAMASI da; hem bu boyuttan değerlendirildiğinde, hem de TÜM iç ve dış ŞER güçlerin HAYIR çıkması seferberlikleri sebebiyle, tüm vatanseverlerin ve Îman sahiplerinin “EVET” tercihi yapma zorunluluğu, çok net ortaya çıkmaktadır.   Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER