Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

‘..Onlara ÇAPULCU demeyin!…’

“..Onlara ÇAPULCU demeyin!...”

 

Güvenilir, önemli bir cemaatin lideri ve mübarek bir zâtın ağzından gibi gösterilerek,“..onlara çapulcu demeyin, kim bilir onların içinden belki de o kirli işlerden sıyrılıp, nice kahramanlıklara imza atanlar çıkacaktır…” gibi, yumuşatıcı ifadeler facebook ve twitterde paylaşıldığını gördüm. Özellikle Yüce Dînimi ve de hepimiziyakından ilgilendirdiğinden, hem bu sözü dikkate almak, hem de bu konuyu enine boyuna tahlil etmek şart oldu…

 

1.     Bu sözü şu anda can simidi gibi kullananların, düne kadar o mübarek zâta ağız dolusu sövenlerden olma ihtimali hiç de zayıf değil. Bunu bir kenarda tutalım…

2.     Evet çok doğru. İnsanlık tarihinde “kirli işlerden sıyrılıp, İslâm kahramanı olanların sayısı” oldukça fazladır. Meselâ, İslam’dan önceki Ömer, Halit bin velid, Vahşi ile o kirli işlerden sıyrıldıktan sonraki Hz. Ömer ve Hz. Halit bin velid ve Vahşi örnekleri, bunlardan sadece bir kaçıdır. Ancak, Müslüman olmadan önceki durumlarındayken, o güruha verilen tek isim vardı ve çok net belliydi. Onların tamamı “İslâm düşmanları” veya aynı anlamdaki “Müşrikler” olarak adlandırılıyordu. O kirli işlerden sıyrıldıktan sonra, isimlerinin başlarına “Hz.”unvanı aldılar ve İslâm Kahramanı oldular. O saflarda devam ederlerken onlara, asla daha yumuşak bir ifade kullanılmadı. Burası çok önemlidir ve yukarıdaki sözü tamamen çürütüyor…

3.     Mademki bu zât, Taksim olaylarında sahne alanlara “çapulcu” demenin yanlış olduğunu benimsiyor, öyleyse biz de daha doğru bir isim bulmaya çalışalım.

Öncelikle BU KİŞİLER NELER YAPMIŞ, diye bir bakalım:

·        Her ne sebeple olursa olsun, Gezi parkından 20 tane ağaç kesip yerine 139 ağaç diken iktidara, bir sürü demokratik ve meşrû protesto metodları varken, anarşist vâri neler-neler yapıldığını sanırım bilmeyen yok. Biz sadece birkaçını hatırlayalım:

1.     Sadece Taksim’de yüzlerce masum esnafın dükkânlarını, insafsızca yakıp, yıkıp yağmalamadılar mı? Bunlar çevrecilik için miydi?

2.     Yetimlerin bile hakları olan vergilerle döşenen, güzelim kaldırım taşlarını söküp,sadece asayiş görevini yerine getirmeye çalışan, görev başındaki masum polislere atmadılar mı? Bir polisimizi şehid edip, yüzlercesini yaralamadılar mı?

3.     Sadece mukaddes görevleri başında olan ambulansları, itfaiye araçlarını, polis araçlarını, halkın otobüslerini, masum halkın özel araçlarını devirip yakmadılar mı? Yakamadıklarını da kullanılamaz hale sokmadılar mı?

4.     Binlerce değil, çevrecilik adına (!) milyonlarca çiçekleri telef etmediler mi?

  •  

6.     Bu konu sadece Taksim’i veya en fazla İstanbul’u ilgilendirirken, yalan-yanlış tahriklerle tüm ülkeye sıçratılmadı mı? Güzelim ülke 20 günde yangın yerine çevrilmedi mi?

7.Sivil halkın alanlarına kadar girilerek, sadece BAŞÖRTÜLÜ oldukları için, masum bacılarımızı zalimce dövmediler mi?

8.     ..Ve daha neler, neler!!!…

***

Şimdi bunlara ÇAPULCU denilmeyecekse, sizce HANGİ SIFAT yakışır?…  

  •  

  •  

  •  

  •  

Aslında bu sıfat, Bakara sûresi 114. Âyetteki, “..Allah'ın mescidlerinde, O'nun adının anılmasına engel olan ve onları harap edenlerden daha ZALİM kim vardır?”..ilâhi ifadesine de çok uygun düşüyor…

Acaba öyle mi? Eğer bu zalim ifadesinde mutabık isek, devam edelim:

·        Zâlimler hakkında o kadar çok İlâhî İkaz âyetleri var ki, burada sayamayız.

Sadece bir kaçını arz edip, takdirlerinize havale edeceğim.

Kur’ân, 3/57. & 140.Â.: “Allah zalimleri sevmez.”

Kur’ân, 3/86. & 6/144  : “Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.”

Kur’ân, 3/151.: “Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür! Gidecekleri yer de cehennemdir.”

Kur’ân, 5/72. & 3/192.: “Zalimlerin hiç yardımcıları da yoktur.”

..ve bunlara benzer tam 145 tene âyet var.

Bu âyetlerin en dehşetlisi; sadece zalimlere değil, her birimizi tek-tek ilgilendireni ise Hûd Sûresi, 113. Âyettir ki, buraya yazarken bile ürperiyorum:

Şimdi; çok iyi düşünelim:

Onları, yani Taksim’i harabeye ve ülkeyi yangın yerine çevirenleri teşvik edenler, ellerine harçlıklarını verip kışkırtanlar ve hâlâ alkışlayanlar şöyle dursun, “..Onlara meyletmek ve ve hattâ sempati bile duymak” ..bu kadar dehşetli bir şeklide ikaz ediliyor ise varın gerisini siz düşünün?…

·        Bu sözlerimiz gayri Müslimlere ve inanmayanlara değil, alnı tek bir defa dahi olsa secdeye gelen Müslüman kardeşlerimizedir…

Şaşmaz ve yanılmaz en doğru sözlü son belge şöyle:

Kur’ân.14./42.: “Sakın, Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı dehşetli bir güne erteliyor…” 

Şu halde müsterih olun, dikkatli olun, gerçeklerden haberdar olun, ülkemizin huzur ve sükûnu için her zaman hayırlı dualar edin ve sakın-sakın kışkırtmalara gelmeyin…

***

Şimdi en başa dönerek, şu soruyu kendimize tekrar soralım:

-“Onlara ÇAPULCU demek, acaba daha mı iyiydi? Ne dersiniz?…”

Zaten bu ifadeden hoşlanmış ve üstlenmiş görünüyorlar ki, TV’da “ben de çapulcuyum” diyorlar veya nikâh şahitliği konuşmalarında “..en az üç çapulcu istiyoruz” diyebiliyorlar. Vesselâm…

NOT: Önümüzdeki hafta, Mübarek Ramazan’ı Şerîfin atmosferine gireceğimizin için, daha önemli bir konuya gireceğiz…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER