Güliz Köksal GÜRPINAR
  • 08/03/2015 Son günceleme: 08/03/2015 17:34
  • 8.869

Dün okuduğum bir haber, beni vahşice işlenen cinayetler ve tecavüz suçları kadar ürpertti.

Tecavüzlerin en çok görüldüğü ülkelerden biri olan Hindistan'ın Dimapur kentinde geçiyordu korkunç olay. Habere göre, Hindistan ahalisi yaşanılan tecavüz olaylarını protesto için sokakları doldurmuş, rakam hiçte küçümsenecek gibi değil, 10 bini aşkın bir insan seli... Buraya kadar iyi, hoş... Protesto, tepki, düşünce özgürlüğünün bir parçası ve demokratik bir hak. Hele böylesine insan dışı bir olaya kulak tıkamak, duyarsız kalabilmek, tepki vermemek imkânsız. Protestocuların bir araya gelip tek yürek olması alkışa şayan bir olay.  Lakin protestocuların işin dozunu bu kadar kaçırmasını mantığım bir türlü kabul etmiyor. Hızını alamayan bir grup,  tecavüzle suçlanan Bangladeş asıllı 35 yaşındaki Syed Farid Khan adlı kişinin(?) bulunduğu cezaevini basıyor, zanlıyı çırılçıplak soyup, kent meydanına çıkarıp, herkesin gözü önünde yakıyor... Belli ki idam cezasının uygulandığı bu ülkede,  halka adalet kâfi gelmemiş.  Açıkçası bu duruma haklılık payı hiç bir şekilde veremiyor, farklı bir açıdan bakamıyorum. Ortada bir suç var ve başka bir suçla vahşice cezalandırılıyor. Ne olursa olsun, bir insanın dövülerek, işkenceyle yakılarak öldürülmesi kabul edilemez, primitif bir eylemdir. Ve sonu toplumsal kaostur.

İdam konusu zihnimde yine sorularla karşımda dikiliyor... İdam konusunu her açıdan değerlendirmek gerektiğini düşünen ben, yine cevabından emin olamadığım bir paradoks içinde buluyorum kendimi... Çoğu olaya baktığımızda tecavüz suçlarının çoğunun üstünün örtüldüğünü ya da mağdurların sosyal tepki ve aile baskısı gibi sebeplerden sessiz kaldığını söylersek hiç de abartmış olmayız... Fakat idam konusu gündeme gelir ve kabul görürse, olan yine mağdura olacak. Ufak bir çocuğun ya da güçsüz bir kadının sessiz kalacağına emin olan zanlı, artık mağdur gördüğü bu canı, olayı afişe etmemesi için mutlaka ortadan kaldıracak ve yaşamına son verecek. (gerçi tecavüze uğrayıp sessiz kalmak ve yıllarca bu acıyı içinde yaşamak yaşamak mı?) Yani olan yine mağdura olacak...

Peki ya,  her şey defterine kitabına uydurulup masum insanlarında canı alınırsa, kurunun yanında yaşta yanmış olmaz mı? Ya bunların cezası idam olsaydı? Ya da suçsuzluğu ispatlanamayanlar? Ceza yargılama sistemimiz tam oturmamışken verilecek kararların adil olduğundan nasıl emin olacağız?

Geçen sene ABD ' de Ricky Jackson 'ın hiçbir suçu yokken 39 yıl boyunca haksız yere hapis yattığı ortaya çıktığını hatırlatmak isterim. Ya idam edilseydi? Masumken ölüm cezası alan canların hesabını kim verir? Katillerin komik cezalar aldığı, suçluların elini kolunu sallayıp ortada dolaştığı, masumların yıllarca hapis yattığı hatta idam cezası hükmü giydiği, adaletin yerini bulmadığı birçok örnek verebiliriz. Olaya hangi açıdan bakarsanız bakın, hangi ülkede gerçekleşirse gerçekleşsin, tecavüz başta olmak üzere benzeri vahşetler insanlığa karşı yapılmış ahlaksızca ve alçakça bir saldırıdan başka bir şey değildir. Unutmamak gerekir ki can almak Yaratana mahsustur, hiç kimse başka bir canın yaşama hakkını elinden alamaz.

Adalete güveneceğimiz, güzel günler göreceğimiz bir gelecek düşlemeniz dileğiyle.

Yazarın Yazıları