Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Ölüm depremden daha ani gelecek

Deprem konusu son günlerde, gündemimizi öylesine çok meşgul etmeye başladı ki, her gün ana haber bültenlerinin önemli bir bölümünü işgal ediyor.

Haberlerde: “1999 depreminden sonra bilim adamlarının hesaplayarak söylediği nihâî tarih olan 30 sene dolmaya başladı.” “Şu Silivri depremleri, beklenen tarihi erteleyeceğine öne çekmeye başladı.” Veya “depremin ne zaman geleceği, bu günkü teknolojiye göre bile asla bilinemez, fakat her an hazırlıklı olun. Herkes deprem çantasını hazırlasın.” “Deprem çantasında, deprem sonrasında bir hafta idare edecek kuru gıdadan tutun da düdük, radyo, kâğıt kaleme” kadar listeler veriliyor.

Bunların hepsi doğru, hatta (17.08.2019 Tarihli, “İstanbul ve Ankara Risk altında”) başlıklı yazımda teferruatıyla açıkladığım, depremin; “zinanın, nankörlüklerin, kadınlara zulümlerin çoğalması, vb. gibimanevi sebepleri de tamamen olgunlaşmıştır.

  • Öncelikle şunu çok net bilmemiz gerekiyor:

“ÖLÜM; depremden çok daha ÂNÎ gelecek ve sadece dünya üzerindeki deprem kuşağı olan bazı bölgeleri değil, TÜM İNSANLIĞIN tamamını çok yakından ilgilendiriyor.”

Sağlıklı bir hesap yapalım.

SORU: Dünya üzerinde bir senede kaç kişi depremden ölüyor?

CEVAP: Bir istatistikî bilgiye göre, son 10 senenin yıllık ortalaması olarak, tüm dünya üzerinde, senede 51 014 kişi depremden ölmüş.

Ayrıca: Harvard Üniversitesi'nden bir ekip, 1990 ve 2010 yıllara arasında, 20 senede meydana gelen depremlerin insan sağlığı üzerindeki etkilerini inceledi.

"‘Lancet’ adlı tıp dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, söz konusu 20 senede meydana gelen depremlerde 780 000’den fazla kişi öldü, 2,5 milyon kişi de yaralandı” deniliyor.

Yani çok net olarak ortalama, bir yılda 39 000-40 000 kişi civarında öldüğü görülüyor.

Şimdi bir de Dünya üzerinde, bir senede eceliyle ve diğer sebeplerle ölenlerin sayısını belirleyelim. Dünya üzerinde her GÜN 320 000-350 000 civarında ölüm gerçekleşiyor.

En azından: Bir senede ise 320 000 X 365 = 116 800 000 Kişi eceliyle ölüyor…

  • Yani depremde ölenlerin, tam 2920 katı…

Diğer bir ifadeyle, bizim depremde ölme riskimiz, 1/2920. Yani 2920’da birdir.

Şimdi Allah aşkına çok ciddi düşünelim:

-“Deprem nedeniyle ölme endişesiyle böylesine telâş edilirken, ecelimizle veya diğer sebeplerle ölme riskimiz 2920 kat daha fazla olduğu halde, acaba bu ölüme karşı niçin telâş ve hazırlık yapmıyoruz?… Acaba bu gaflet niye?…”

Soruyu değişik soralım: Ecelimizle ölme riski bizlere, depremle ölme riskinden 2920 kat daha fazla ve daha ÂNÎ olduğu halde, ecelimizle ölüm için, niçin çok daha ciddi hazırlık yapmıyoruz?…

Sizler bu konuda düşünedurun. Ben bu konuya bir başka açıdan daha bakacağım:

SORU: Öldükten sonraki yolculuğumuz ve sevkiyatımız nereye?…

CEVAP: Evimizden KABİRE, kabirden HAŞİRE, haşirden KIYAMETE, kıyametten SIRATA, sırattan MAHKEME-i KÜBRÂYA. Yani en büyük hesaplaşma gününe.

Bu 5 aşamalı seyahatimize İslâm literatüründe “BERZAH Âlemi” deniliyor ve 50 000 sene olduğu tahmin ediliyor. Âdem AS’dan beri 15000 sene geçtiğine göre, 30-35000 sene kaldığı öngörülüyor. Buradaki Mahkeme-i Kübra’dan sonraki menzilimiz, yâ CEHENNEM (Allah muhafaza etsin) veya Ebedî CENNETLER olacak, inşaallah.

Bu çok uzun yolculukların ve Ebedî hayatımızın huzûr ve saâdeti için, yollardaki ciddi meşakkat ve tehlikelerden kurtulmak için çok geniş kapsamlı bir ÇANTAYI şu dünya hayatımızda hazırlamamız gerekiyor. Bunu bizlere, hem dünyayı, hem bizleri, hem de bu gideceğimiz menzilleri yaratan Yüce Rabbimiz Kur’an’ında bildirmiştir. Peygamberi SAV ve onun vârisleri olan Mezhep imamları, kutup imamları ve Bediüzzamanlar tarafından da te’yit ettirilmiştir. Şu Dünya hayatımızda “sınavda” olduğumuz halde, bizlere böylesine kopyalar verilmiş. Hâlâ bunlardan haberimiz yok ise bizlere çok yazık…

Yani trafik polisi size kırmızı ışıkta geçme cezası yazarken; “efendim, ben kırmızı ışıkta geçmenin yasak olduğunu bilmiyordum” deseniz, o size “şoför olduğunuz için, bunu bilmek zorundasınız” demeyecek mi?

İşte aynen bunun gibi, “Yâ Rabbi, ben bunları bilmiyordum” deme lüksümüz hiç yok. Çünkü bizlere sınavda olduğumuz da ve bu gerçekler de eksiksiz olarak bildirildi.

Sınavda olan İNSAN olarak, bunları bilmek zorundayız…

  • TV Haberlerinde; depremde göçük altında kalma riskine karşı, BİR HAFTA idare edilecek bir ÇANTA hazırlığı anlatılırken, ben hep bunları düşündüm.

ÖZETLEYECEK OLURSAK: Deprem sonrası muhtemelen göçük altında geçecek en çok bir haftalık DEPREM ÇANTASI için bu kadar telâş yapılırken, kesinlikle ve istisnasız 35 000 senelik Berzah yolculuğu için, hatta EBEDÎ Âhiret hayatımız için, bundan (en az) ON KAT daha çok telâş etmemiz gerekmiyor mu? Madem ki gerekiyor, BU GAFLET NİYE?… 

“İNANMAMAK” bu gerçeklere asla engel değil,

kabir, berzah ve Âhiretteki Ebedî huzur, mutluluk ve saadetlere engeldir…

  • SON SÖZ:

Evet; Bir adet deprem çantası hazırlayalım.

Fakat aynı anda, belki de on adet BERZAH ve ÂHİRET ÇANTASI hazırlayalım.

Belki de göçük altından Âhiret yolcuğu da başlayacak!…

Kim bilir? Belki de bu uzun yolculuk, depremden önce başlayacak!… Vesselâm…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Ya Rabbim!.. Ebedi aleme ahiret çantası hazır gidenlerden eyle. Kalemine sağlık Raif ağabeyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER