Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Olaylar bu kadar berrakken…

İstanbul seçimlerinden bahsediyorum. Tecrübeli, arsız ve cazgır hırsız “İmdâat, bana saldırıyorlâaar” diye çok bağırınca, komşular da soyguna uğrayan masum ev sahibinden şüphelenirlermiş. İstanbul seçimlerindeki manzara, maalesef işte aynen böyle!…

Üç valiz dosya dolusu belgelerle, (tek parti cuntası dönemi hariç) 1946 sonrası Cumhuriyet tarihinde görülmemiş usulsüzlükleri, raporlarda sahtekârlıkları, oy devşirmeleri, cambazlıkları, oy hırsızlıkları yüzlerce ıslak imzalı belgelerle ispat edildi. Ki, bunları C. Kaftancıoğlu bile resmen itiraf etti. Seçimde sandık başında bulunması bile YASAK olan 19 000 küsur kişiye sandık görevi verildiği belirlendi. Bütün bunlara rağmen tarafsız yargı olan YSK için, aynen cazgır hırsız gibi (sanki, “hırsızlıktan yana olmazsanız..) “insan içine çıkamazsınız, yüzünüze tükürürler, demokrasinin yüzkarası olur” gibi nâralar atıldı.

Kim bilir, belki de o 4 yargıç bunlardan etkilenip de adil davranamadılar ve hissî beyan bildirdiler. O yedi yargıç ise her şeye rağmen, “hırsızlıklardan ve sahtekârlıklardan yana olup, böylesine şâibeli bir seçimi meşrû saymak demokrasinin yüz karası olur” dercesine dürüst davranıp seçimi iptal ettiler.

Mutlaka herkesin saygı duyması gereken bu nihâî ve haklı kararı verenleri, “çete mensubu” saçmalamalarıyla isimleri okutularak yuhalatma derekesine kadar alçalan cazgırlıklara ise inanınız ki bir cümle kuramıyorum. Çünkü bu sütuna, bana ve bu satırlara yakışmaz… Fazilet partisini kapatan 8 yargıca, Refah partisini kapatan 9 Yargıca, AK Partinin kapatılması için oy veren 5 yargıca ÇETE demeyen, hatta hiç ses bile çıkarmayan; fakat sadece İstanbul seçimlerini haklı gerekçelerle iptal eden 7 yargıca ÇETE diyebilen bir zihniyet, akıl, hukuk, vicdan yoksunu değil de nedir acaba?…

Bu pişkinlikleri genç nesil hiç idrak edemez. Oysa o zihniyet 1923 ile 1946 yılları arasında yapılan bütün seçimlerde hem TEK PARTİ cuntası, hem de bugünkü seçimlerin tam tersine chp militanlarının gözleri önünde AÇIK OY, sadece chp’lilerin bulunduğu kapalı alanda GİZLİ SAYIM yapılıyordu. Bu şekilde elbette her seçimi chp kazanıyor diye dayatılıyordu.

Halkı, böylesine despot ve hukuksuzluklara mahkûm eden bir zihniyet, bugün de bu tür cazgırlıkları ve hırsızlıkları kendi zihniyetlerince elbette meşru zannediyorlar. Fakat artık o eski tek parti cuntası yok, hukuk var, adalet var, gaddarca yapılan tehditlerden etkilenmeyen cesur YSK yargıçları var, halk var… ..Hâ, bütün bunlara rağmen, her türlü sahtekârlıklarla oyları çalınan mağdurlar ne yaptı? Bu cazgırlıklar karşısında “bu kadar da olamaz” diyerek, önce çok ciddi şaşkınlıklar yaşadılar ve sonraları kendilerini topladılar…

  • Bu girizgâhtan sonra, gelelim yazı başlığındaki GAFLETE ve gafillere:

Bendeniz, 56 seneden beri Beykozlu, 63 seneden beri İstanbulluyum.

1994 Yılından önceki İstanbul’un her köşesindeki kokuşmuş çöp yığınlarını, Hasta hanelerdeki gece 03:00’te başlayan hasta ve ilâç kuyruklarını, sadece Çarşamba günleri çamur gibi akan muslukları, mahallelere gelen su tankerleri altında ezilerek ölenleri, su kapışma kavgalarını çok iyi hatırlıyorum. O günkü İstanbul halkının “sadece SU SORUNU halledilsin yeter” diye feryat ettiklerine çok şâhit oldum. Hatta benzin istasyonları gibi, “içme suyu istasyonları” bir sektör haline gelmişti. İşte bu günkü İktidar, sadece SU sorununu değil, her türlü sorunları en güzel bir şekilde çözdüğü halde, bugün bu iktidara yapılan bu NANKÖRLÜKLERE, hatta bir devlet telefonuna sadece bir ayda 2 Milyon TL fatura ödeten bir zihniyete OY verilmesine, hiçbir anlam veremiyorum.

Üstelik te ortada öylesine NET bir tablo var ki, aklıselim bir tarafsıza bu tabloyu doğru olarak anlatsanız, zerre kadar tereddüt geçirmeden mutlaka en DOĞRU KARARI verecektir.

İşte o OBJEKTİF TABLO:

Bir tarafta; yukarıda binde biri arz edilen imkânsız gibi görülen sorunları, kolaylıkla çözen, 9 kez denenmiş, 80 senede yapılamayan en önemli hizmetleri 16 senede ikiye katlayıp başaran güvenilir bir kadro var. (Kişiler kusursuz olmadığı gibi, kurumlar içinde de elbette kusurlular ve art niyetliler olabilmektedir.) TBBM Başkanlığını ve Çeşitli bakanlıkları insanüstü gayretlerle ve üstün başarılarla ispat etmiş, Yüce Dînimiz İslâm’ı takiyye olarak değil, ömür boyu yaşayagelen dürüst bir Binali YILDIRIM var…

Diğer yanda ise: PKK ve Kandilin, FETÖ ve diğer bütün terör örgütlerinin açık açık desteklediği CHP’li Ekrem İmamoğlu var.  Yüzyıllardan beri ülkemizin coğrafi güzelliklerine ve tabî kaynaklarına göz diken, ülkemizi de Irak, Suriye, Afganistan, Libya gibi istilâ etmek için sınırlarımıza 5000 Küsur TIR ağır silahlarla donatan  ABD, İng., Fransa, Almanya vs. şer ve istilâcı devlerin açıkça desteklediği E.İ.Oğlu var.

2019, 23 Nisan kutlamalarında; “Ak Partili yobazlar, siz gidin Medine’de yatan Muhammedinize tapın! Bizim Muhammedimiz işte burada anıtkabirdedir” diye nâra atan Chp’lilerin adayı E.İ.Oğlu var… Devletin; sadece görevinin gereğini yerine getiren dürüst Valisine; “İT” diyen bir haddini bilmez, seviyesiz bir E.İ.Oğlu var…

Resmi olmayan ilk seçim sonuçlarını “Ayasofya’nın intikâmı” diye duyuran Yunan basını, İmamoğlu için “Konstantinopol’ün yeni seçilmiş belediye başkanı” sıfatını kullanarak, 1453'te Osmanlı'ya kaybettikleri İstanbul'u İmamoğlu sayesinde yeniden aldıklarını söyleyen Yunanlılar, “Ekrem İmamoğlu: İstanbul’u fetheden YUNAN” başlığı kullanılan, "Pontus kökenli bir Rum" olarak bahsedilen E.İ.Oğlu var.

PKK’lılarla mücadele eden devletimize “SERÎ KÂTİL DEVLET “ diye haykıran C. Kaftancıoğlu ile eş başkan gibi omuz omuza çalışan, seçimlerden önce camide Kur’an okuma ve muhafazakâr pozları veren, seçimden sonra içkili kutlamalar yapıp, 37 seneden beri problemsiz devam eden İstanbul Dini Kitap Fuarını kapatıp yasaklayan bir E.İ.Oğlu var…

Eyyy alnı secdeye gittiği halde zillet ittifakına oy veren veya Cumhur ittifakı yerine inadına küçük bir partiye oy veren ve doğru bir şey yaptığını sanan zavallı Müslüman kardeşim. Ortada bu kadar NET bir tablo varken, acaba BU GAFLET NİYE?…

Dünyanı, neslini, istikbalini ve vatanını düşünmüyorsan, bâri Âhirette bunun hesabını nasıl vereceğini  lütfen bir düşün ve AYIL!…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER