A. Raif ÖZTÜRK
  • 23/05/2016 Son günceleme: 23/05/2016 18:58
  • 4.847

Bu yazı başlığındaki ifade asla bir iddia değil, her yönüyle bir gerçektir ve de hakikattir.

Belgeleri, belgeselleri, ahvalimizi ve bir de Risale-i Nur’un Eğitimdeki etkin üstünlüklerini ve vukûfiyetini gördükten sonra, siz de MUTLAKA hak vereceksiniz.

Önce ahvâlimizi arz: 2015 Yılı içinde ünlü bir TV kanalı spikerinin, “Ünlü, popüler 4 isim ve 4 halife”, röportajına dayanarak “Dört Halifeyi bile sayamayan bir nesil” başlıklı yazımda da arz etmiştim. Bugün de yine “SOKAK KONUŞUYOR” başlıklı halkla röportajlarını görüp seyredince, âdetâ şok oldum. “Bir nesil nasıl bu kadar CÂHİL bırakılabilir?” diye hayıflanmaktan başka bir şey söyleyemedim. Bu videoları internetten bularak, mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum…

Bu acı ve acıklı ahvâlimizi ben kısaca özetleyeyim: Olgun görünümlü, yaşlı başlı veya liseli-üniversiteli gençlerden tutunuz da başörtülü veya örtüsüz halkımızın çok büyük bir kısmı, neredeyse tamamı “Ünlü popüler” kişileri sayıyorlar. Fakat “4 halife”, “birkaç Âyet, sûre” ve “Farz, vacip, sünnet, mekruh” ne demek, gibi çok çok basit sorulara, maalesef cevap veremiyorlar. Veya “Konya yöresine ait bir âyet” ile başlayan saçma cevaplar gibi rezillikler ve cehaletler sergileniyor.

Yıllar önce bir camide vekil imamken yaptığım bir istatistiği, daha önce sizlere arz etmiştim. Tekrar hatırlatayım: 5 Vakit camiye gelen cemaatin %55’i Kur’ân okumasını maalesef bilmiyordu. Sıfât-ı zâtiye ve sübûtiyeleri bile sayamıyordu. Her Müslüman’ın mutlaka bilmesi gereken “Ef-âli Mükellefîni ve Edille-i Şer’iyyeyi” hiç bilmiyorlardı.

  • Hani bu halkın % 99’u Müslüman’dı? Cami cemaatinin bile yarısı dökülüyor! Bu nasıl bir Müslümanlık? Okullarımız ne işe yarıyor? Bu cehâleti bir nebze de olsa önlemek için, okullardaki müfredata Din dersi konulunca, niçin AYM’ ne koşuluyor?...
  • Bu kadar çok okul varken, bu Müslüman halkın evlâtları nasıl bu kadar câhil bırakıldı?
  • En çok 70-80 sene kalacağı sanılan bir dünya hayatı için, 20-30 sene tahsil gördürülen evlâtlara, 80 değil, 50 000 senelik BERZAH yolculuğuna, kesinlikle muhatap olacak olan EBEDÎ bir ÂHİRET hayatına namzet olan çocuklarımıza, hiç olmazsa 2-3 seneyi, bu mânevî eğitim için, niçin zorunlu kılınmıyor? (4+4+4’ün ilk 4’ünden sonra, bunu halledenlere ne mutlu. Onlara bir sözümüz yok.)
  • Körpecik yavrularımıza, okula niçin geldiği öğretiliyor da, şu fâni Dünyaya niçin gönderildiği neden öğretilmiyor?...
  • Bu nasıl bir gaflet? Azrail AS’ı gördükten sonra uyanmanın hiçbir faydası yok!...

Yoksa Âhirete ve Îmanın 6 şartına İNANMIYORUZ DA, şuursuzcasına “inanıyoruz” mu diyoruz?... Yoksa, Dînimiz İslâm’ı öğrenemeden “ben Müslüman’ım” mı diyoruz?...

Daha, birçok hastalığa bile çare bulunamamışken, yoksa ÖLÜME, kabre girmeye, Kıyamet gününe, Haşire, Sırata ve Mahkeme-i Kübra’da hesap vermeye ÇARE Mİ BULUNDU?... İnanmamak, bu gerçeklerin hiçbirine engel değil, sadece EBEDÎ Cennete engeldir.

Mademki realite böyle, ne olur kendimize gelelim ve bir silkinelim. Kısacık seyahatlerimiz için, en küçük detay tedbirleri bile aldığımız halde, bu konudaki tedbirsizliğimize ve acıklı hâlimize ve gafletimize ağlayalım. Her gün “yaşlı, genç, çocuk, er veya paşa” demeden 350 BİN kişiye ulaşan Azrail AS, henüz bana veya sana ulaşıp “hadi bakalım, sıra sende. Sana verilen kontör de bitti” demeden, bu gerçekleri düşünelim. Azrail AS geldikten sonra, ıskalaması ve geri dönüşü yok. Tekrarı ise asla YOK! Şimdiden, günahlarla yüklü olan yarı ömrümüzün muhasebesini yaparak, o açığımızı da kapatacak şekilde çözümler arayalım...

İşlerinin yoğunluğu sebebiyle araştırma yapamayan masumlar için arz ediyorum ki, bir asra yakın bir zaman içinde tecrübe edilen en etkili ve en kolay çözümün, Risale-i Nur ekolü olduğunu Binlerce araştırmacı ve akademisyenler haykırıyorlar. Bu Risale-i Nur ekolünün eğitim metodları o kadar etkili ki, îdama mahkûm azılı katilleri bile, hem idamdan, hem de imansızlıktan kurtarmıştır. (İnt. Arama çubuğuna “KASAP TAHİR” yazınız ve mutlaka izleyiniz.)

Bu Risale-i Nur ekolünün eğitim metodlarıyla, MİLYONLARCA yerli ve yabancı insan, imansızlıktan kurtulmuştur. İmanlı olanlar da her Müslüman’a da vâcip olan îman eğitimi sevabını kazandırıp, söndürülemeyen tahkîk-i îman mertebesine çıkarmıştır. Bir saatine, bir SENE nafile ibadet sevabı kazandırmıştır. İşte bu nedenlerledir ki; Din, Îman ve Kur’âna savaş açmış olan o mukaddesat düşmanları, o ceberut yıllarda, özellikle Risale-i Nur ve onun müellifi Bediüzzaman Hz. ile savaşmışlardır. Fakat; Güneş balçıkla sıvanamazdı, sıvanamadı da. Altın çamura gömülmekle çürütülemezdi, çürütülemedi de. Bakınız şimdi DEVLET ELİYLE, Diyanet İşleri Başkanlığınca basılarak dağıtılıyor. Üniversitelerde tez ve mastır konusu yapılıyor. Yabancı ülkelerdeki üniversitelerde ders kitabı olarak okutulduğu gibi, BEDİÜZZAMAN KÜRSÜLERİ bile var...

İşte bu gerçekler nedeniyle biz de “Tüm insanlığın barış ve huzûru için, bu cehaletten kurtulması için, Dünya ve Âhiret saadetleri için, işte bu Risale-i Nur eserleri, tüm sınıf ve okullarımızda, tüm FEN kitaplarına girmelidir” diye haykırıyoruz. Vesselâm… 

Yazarın Yazıları