Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

O halde düşünelim! OHAL’DEN kimler korkar?

Aslında bu sorunun cevabı hem çok kolay, hem çok kısa, hem de çok nettir.

Tereddüde hiç mahal bırakmıyor.

Gelişmeleri dikkatle izleyiniz: OHAL ilân edildiğinde, kimler tepki gösteriyordu?

OHAL uzatıldığında ve seçime OHAL ile girildiğinde kimler feveran ediyor?

Kaldırılmasını en çok kimler ve hangi kişiliklere sahip olanlar istiyor?

Neticede çok net olarak görülecektir ki, OHAL’in kaldırılmasını en çok isteyenler; anarşistler, teröristler, fetöcüler vs, ve bunların karıştırdıkları ortamdan nemalanan, yararlanan ve menfaat uman kişi, kurum, kuruluş ve özellikle düşman devletlerdir.

İspat adına arz edeyim: 13 Kasım 2015’ten bu yana Fransa’da OHAL var ve hâlen devam ediyor. 14 Eylül 2001'de dönemin ABD Başkanı George W. Bush tarafından ilan edilen OHAL, her yıl uzatılarak 16 seneyi aştığı ve her seçimlerini de OHAL altında yaptıkları halde hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Utanmadan, sıkılmadan ve kendi o hallerine bakmadan bu Fransızlar ve ABD bugün, Türkiye’de henüz 3’er aydan 6 dönemlik var olan OHAL’in kaldırılmasını istiyorlar.

Acaba niçin?

İyice düşünelim!…

Türkiye hakkında ve aleyhinde yürüttükleri sinsi plânlarının OHAL’de aksadığı ve bu erken seçimden sonra daha güçlü bir iktidar gözüktüğü için, değil mi?

Çünkü; OHAL varken, Güneydoğuda teröristler seçmene müdahale edemeyecekler ve halk hür oy kullanacaklar ve maşa olarak kullanılan mikser kadro meclise giremeyecek.

Ayrıca; yapılan istatistiklerde, dürüst vatandaşların OHAL hakkındaki cevapları da şöyle:

“Bizim için hiç fark etmez. Zaten 6 ay X 30 gün = 180 küsur günden beri OHAL devam ettiğinin farkında bile değiliz. Bizlerin hürriyetimizde zerre kadar bir kısıntı yok. Üstelik te kendimizi daha çok GÜVENDE hissediyoruz” şeklinde oluyor.

Çok daha güvende olan OHAL’li seçim, muhalefetin işine hiç gelmeyeceği için, OHAL’siz ortamda bir seçim istiyorlar.

Oysa uzun yıllar önce bunların ağababaları, bütün seçimlerini, seçmenin üzerine inanılmaz korkular ve baskılar uygulayarak yapmışlardı.

Özellikle ana muhalefete; 1923 ile 1946 yılları arasındaki seçimleri hatırlatmak lâzım: Seçim sandıkları altı oklu bayraklara (!) sarılmıştı. İşte bu resim 1934 seçimlerinden:  

res b6ByFLCLv1

Diğer partiler tamamen sindirilmiş ve çok ciddi tehlikeler altında. Yani CHP Militanlarının tehditleri altında, oy verme işlemi şimdiki gibi kulübede ve gizli değil, AÇIKTA OY KULLANILMIŞ.

Ve daha da önemlisi, halktan gizli oy sayımı yapılıyordu.

Buna da Cumhuriyet ve Demokrasi diyorlardı.

Gençler bunları mutlaka araştırmalıdırlar ve gerçekleri görmelidirler ki chp’nin sinsi yapısını iyi anlasınlar.

OHAL’e itiraz etmek; Aynen soygun yapmaya gelmiş hırsızların, devriye gezen polis aracını görünce; “Allah kahretsin şu polislerin, defolup gitseler de soygunumuzu rahatça yapsak” diye söylenmeleri gibi, halkın ve memleketin zararına sinsi işler ve eylemler çevirmek isteyenler de OHAL’İ istemiyorlar… 

İnsanın fıtratında var olan ve içgüdü de denilen duygular, art niyetleri çok net ortaya koyuyor.

Meselâ: Bir futbol maçında, çok mükemmel kurtarışlar yapan kaleciye, rakip takımın fanatik bir taraftarı sahaya inerek, o kaleciye pompalı tüfekle saldırışını hatırlayınız. Oysa o kaleci, o devriye polisler gibi, görevini en güzel bir şekilde yapmaktan ve aldığı parayı helal ettirmekten başka bir kusur işlememişti. Fakat o kalecinin üstün başarıları rakip takımın işine gelmiyor diye, radikal bir biçimde muhalefet ediliyor.

İşte bizdeki muhalefet de maalesef aynen böyledir ve başarıları hazmedemiyorlar.

OHAL’de, GEZİ olayları gibi tahribatlar yaptırıp, hükümeti âciz gösteremeyecekler. Sinsi planlarını uygulama zemini bulamayacaklar. İhanet ettiklerinde de yıllarca dolaşamayacaklar ve ilk KHK’da gereken işlemler kolayca yapılacak.

OHAL konusuna itiraz edenlerin, işte böyle kıskançlık veya ciddi bir suçluluk psikolojisi içinde olan kişiler, kurumlar, örgütler ve şer devletlerin olduğu çok net anlaşıldı, değil mi?… Vesselâm.

NOT: Memleket meselesi ve vatanî bir görev olduğu için, çok muhtaç olduğumuz diğer konuları erteleyerek bu konuya da girdim.

Çünkü; Suriyelilerin ülkemize sığındığı gibi, bizim sığınacağımız başka bir Türkiye yok…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER