“Bediüzzaman Hz. Kendisini; İman ve Kur’ân hizmetine adayan, ömrünün her saniyesini tüm dünyaya “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez bir Nur olduğu” ilân etmede feda eden, asrımızın en önemli bir İslâm âlimidir.
”
Asrımızın böylesine önemli bir İslâm âlimi, siyasetin şerrinden Allah’a c.c. sığındığı halde, seçim dönemlerinde, acaba niçin Adnan Menderes’i açık açık desteklemişti? Bu konu bugün, çok önem taşıdığı için tahlil edeceğiz.
Özellikle cami cemaati ve müteassıb kimseler, bendenize şu soruyu çok soruyorlar: “Hocam; son zamanlarda kafalar çok karıştı, bir taraftan kapı kapı dolaşan ablalar ve abiler var, diğer yandan (hatalarına ve kusurlarına rağmen) her yönden çok başarılı bir iktidar var. Bir de, birçok UÇUK VAADlerle ortada dolaşan partiler var. Oyumuzu nereye verirsek, bu sorumluluktan kurtulmuş oluruz?”
Evet dostlar, oy vermek gerçekten de çok ciddi bir sorumluluktur. Bir vatan borcu olduğu içindir ki, bu konuda da mutlaka bilinçli olmak gerekiyor. Fakat herkes hendisini, doğru yolda olduğunu sanıyor. Bu gerçek Zuhruf Sûresi 37. Âyette şöyle vurgulanıyor: “Şüphesiz ki bu şeytanlar, onları doğru yoldan alıkoyarlar, onlar ise kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.” İşte bu nedenle, bizim de kendimize güvenmemiz doğru olmaz. Müslümanlar olarak bizler, her konuda olduğu gibi, bu konuda da kendi saplantılarımızı bir kenara bırakıp, mutlaka EDİLLE-İ ŞER’İYYEYE(yani, Kur’ân, Hadîs-i Şerifler, İcmâ-i Ümmet ve Kıyâs-ı Fukaha’ya) bakarak karar vermek zorundayız.
İşte bendeniz de; benden sorulan yukarıdaki önemli sorunun cevabını, asla kendi şahsî kanaatlerime göre değil, bu ilmî kıstaslara, bu kriterlere ve Bediüzzaman Hz.’nin de tasvibinden geçen bir şablona göre vermek zorundayım. Aksi halde yanlış yönlendirmelerin vebali çok büyük olur. Bu hassasiyet ve titizlikle yaptığım araştırmaları, sizlere arz etmek istiyorum. Takdir sizlerindir. Öncelikle, hiç bir partiye kayıtlı veya güdümünde olmayan,sadece vatan, millet, din, îman, Kur’ân menfaatlerini düşünerek, yukarıdaki kriterlere göre bakmaya çalışan bir arkadaşınız veya kardeşiniz olduğumu bilmenizi isterim…
-
Bu girizgâhtan sonra; Yüce dinimizin kesinlikle reddettiği ırkçılığı savunan fikir ve partileri, öncelikle elememiz gerektiğini vurgulamak isterim. İşte ilgili belgeler:
Bediüzzaman Hz. Hucurat suresi 13. Âyeti, Sözler 498. S.’da şöyle açıklamaktadır: “Sizleri cemaat cemaat, kabile kabile, ırk ırk, millet millet yarattık ki, birbirinizi tanıyasınız, sosyal ilişkiler kurup aranızda bir tanışma tesis edesiniz. Yoksa birbirinizle kavga edesiniz, çekişesiniz diye sizleri kabilelere ve guruplara ayırmış değiliz.” Aynı âyetin devamı: “Allah katında üstünlük, sadece takvâ iledir.” Buyrulmaktadır. Hadîs-i Şeriflerle de açalım.“Irkçılığa çağıran, bizden değildir. Irkçılık için savaşan ve mücadele eden bizden değildir.” (KAYNAKLAR: Müslim, İmâre 53, 57 Hadis No: 1850. Ebu Dâvut, Edep 121. İbn-i Mâce, Fiten 7, Hadis no:3948. Nesâî, Tahrîm 27-28.) Vedâ Hutbesinde de bu hadis-i Şerifler desteklenmektedir.
-
İkinci olarak ELEMEMİZ GEREKEN zihniyet:
Hûd Suresi, 113. Âyet: “Bir de sakın zalimlere meyletmeyin, sempati bile duymayın.”…
Peki, Yüce Rabbimiz zalimleri nasıl tarif ediyor? İşte yine İlâhi cevap! Bakara S. 114. Âyet:“Allah'ın mescitlerinde, Allah'ın adının anılmasını engelleyip, oraların ıssız ve harap hale gelmesine çalışanlardan daha ZALİM kim olabilir?” Ve Bakara S., 39. Âyet: “İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedi kalırlar.” (Başörtüsü ayetleri: Nur S.31. Ahzap S.59. Bu âyetlere inat AYM kapılarına koşanları hatırlayınız.) Alnı secdeye gelen her Müslüman’ın, elemesi gereken ikinci tür zihniyet de anlaşıldı herhalde…
-
Şimdi de Bediüzzaman Hz.’nin OY verme konusundaki hassasiyetlerine bakalım.
Bediüzzaman Hz. öncelikle halkın yüzde 70’den fazlası hakiki anlamda İslâm’ı yaşamadıkça, İslâm adına parti kurulmasının ve desteklenmesinin, İslâm’a zarar vereceğini, delilleriyle izah eder. Bugün cami cemaatinin bile yarıdan çoğunun Kur’ân okumasını bilmediğini görenler, bu konudaki ahvâlimizi kolayca anlayacaktır. O gün üstad Hz. bu kıstas nedeniyle İTTİHAD-I İSLÂM partisine asla oy vermemiştir. Bugün bu oran, yüzde 30’larda bile değildir…
Bediüzzaman Hz.’nin Adnan Menderes’e, sadece CHP zulmünden halkı kurtardığı ve gerçek EZAN’IN önünü açtığı için “İSLAM KAHRAMANI” diyerek oy verdiği çok açık ve nettir. Yine Bediüzzaman Hz. “Hükümetlerin HASENÂTLARININ (iyi işlerinin), SEYYİÂTLARINA (günahlarına) sadece GÂLİP GELMESİNE” bakıyordu. Kusursuz olmasına değil. (Örnek: A’raf S. 8. Âyet.) Yani; Menderes’in ailesinin başörtüsüzlüğüne, şahsî kusurlarına veya birçok ihmallerine bakmıyordu. Sadece Muhafazakârlığına, CHP önünde engel bir KİTLE PARTİSİ oluşuna, İslâm’a MÜSAMAHAKÂRLIĞINA bakıyordu. Kendi cümlesinden okuyalım ki hiç tereddüt kalmasın: “..Hayat-ı içtimâiyeye (sosyal hayatımıza)ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (CHP’NİN) iktidara gelmemesi için, (o günkü) Demokrat Parti'yi, Kur'an-ı Kerim, vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum." (Emirdağ Lhk.-2.) Buyuruyordu…
Şimdi bizler, bugünkü iktidara baktığımızda şunları görüyoruz: (Tüm kusurlarına rağmen) İslâm’a sadece müsamahakâr ve muhafazakâr olmakla kalmıyor, İslâm ve Kur’ân hizmetlerine (halka, ülkeye ve devlete ihanet edilmediği müddetçe) tamamen TARAFTAR ve hatta (Hac S. 41. Â. gibi) İslâm’a, Kur’âna, R.Nura HİZMETKÂR olduğu da asla inkâr edilemez. Ülke kalkınmasında da, sanayileşmede de, tüm sosyal hizmetlerde de, 80 senede yapılamayanları 11 seneye sığdırmasına bakılınca, yüzlerce artılarının olduğu da açıkça görülüyor.
ÖZET OLARAK: Bediüzzaman Hz.’nin şablonu; İslâm’a müsamahakâr, muhafazakâr, KİTLE ve SAĞ bir partiye, tereddütsüz OY verilmelidir. Ayrıca; küçük partilere oy vermek, hükümet olacak KİTLEYİ zayıflatarak, koalisyonlara veya güçsüz iktidarlara sebep olacağı için, ülkeyi dış ve iç ŞER GÜÇLERE PEŞKEŞ ÇEKMEK olacağından,bunlara da asla itibar edilmemelidir. Parti isimleri değişebilir, fakat bu şablon değişmez.Vesselâm…
YORUMLAR