Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

73 Fırka ve “Kurtuluşa erenler”

“Âhir zamanda (Kıyamet çok yaklaştığında), ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan SADECE BİR FIRKA ‘fırka-i nâciye’ (yani kurtuluşa eren grup) olacaktır”..meâlindeki meşhur Hadîs-i Şerîfi hepiniz biliyorsunuz.

 

     Bir de piyasada dolaşan onlarca hak cemaat, fırka, dînî grupları veya batıl grup ve fırkaları da görüyoruz. Her grup da kendilerini fırka-i nâciye görebiliyor veya zannediyor. Yukarıdaki Hadis-i Şerîfe göre, acaba bunlardan hangilerinin bâtıl veya hangisinin nâciye fırkası (yanikurtuluşa eren grup) olduğunu nasıl anlayacağız? Tercihimizi neye göre yapacağız?

  • Bugün işte çok sorulan bu soru üzerinde duracağız. Zira Kur’an-ı KerimdeZULÜM kelimesi çoğul olarak kullanılırken NÛR kelimesi ise hep tekil olarak kullanılmıştır. Bu da göstermektedir ki karanlıklar kesreti ve çokluğu içinde barındırır.

     Ayrıca; bu 73 fırka içinden, tek fırka olan “..kurtuluşa erenler”den olabilmemiz için, yapılması gerekenleri de tahlil etmeye çalışacağız.

    

·        Evet, kurtuluşa erenler hakkında en doğru bilgiyi, bizleri yaratan ve âlemlerin Rabbi olan Allahın c.c. yüce kitabından almamız, en isabetli bir tercihtir.

     Çünkü; Hz. Peygamber “Muhakkak ki ileride karanlık gece parçaları gibi fitneler olacak!”  buyurdu. Oradakiler tarafından, “Ey Allah'ın Resulü! Ondan kurtuluş nasıl olur?” ..denildi.

     O, (SAV) şöyle buyurdu: “Yüce Allah'ın kitabı, kurtuluş olur. Zira onda, sizden öncekilerin haberleri, sizden sonrakilerin haberleri ve sizinle ilgili hükümler vardır. O, Hak ile bâtılı ayıran ilâhî bir kelamdır…” (Tirmizî, Sevâbü'l-Kur'ân 14, 2908; Ahmed b. Hanbel, Müsned, l, 91; ed-Dârimî, Sünen, K. Fedâili'l-Kur'ân, 1.)

  •  

Bakara sûresi, 3-5. Âyetler: “..Onlar (kurtuluşa erenler) (1.) gaybe (5 duyu ile algılanamayan gerçek âleme) inanırlar, (2.) namazı dosdoğru kılarlar, (3.) kendilerine rızık olarak verdiğimizden Allah yolunda harcarlar. (4.) Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. (5.) Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.”

Kurtuluşa erenlerin vasıfları çok net anlatan onlarca âyetten, bazılarını arz ediyorum.

İşte yukarıdaki ve bu âyetlerdeki tanımlamalara uyanlar, kurtuluşa erenlerdir:

Müminun-1, Müminun-102, Nur-51, A’la-14, Ali İmran-104, Ali İmran-130, Maide-35,Maide-90, Araf-8, Araf-69, Araf-157, Enfal-45, Cuma-10, Hacc-77, Nur-31, Rum-38, Mücadele-22, Haşr-9, Tegabun-16. Âyetler v.d. ..de  ..böyle davrananlar kurtuluşa erenlerdir” diyerek, bu kurtuluşa erenlerin vasıfları açık seçik tarif edilmektedir.

·        Yukarıdaki âyette tanımlanan 5 kriter, bu aşağıdaki âyetlerde de tekrarlanmakta olduğundan, bu 19 Âyet meallerin yerine, sadece farklı kriterleri ekleyeceğim. Kurtuluşa erenler şunlardır:

..Gerçek mü’minler, sevapları ağır basanlar; Allah'a ve Resûlüne itaat edenler,temizlenen, Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü menedenler, faiz yemeyenler, Allah'tan korkan, O'na c.c. yaklaşmaya yol arayan ve yolunda cihad edenler. İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans oklarından uzak duran, Allah'ın nimetlerini hatırlayıp çok tefekkür eden, Kur'an'a tam uyanlar, Allah'ı çok anan ve zikreden, çok namaz kılan, ibadet eden; hayır işleyenler. Gözlerini harama bakmaktan koruyanlar; namus ve iffetlerini esirgeyenler. Görünen kısımları müstesna, ziynetlerini (mahrem yerlerini) teşhir etmeyen bayanlar, vücut hatları belli olmayan bol dış örtü giyenler, Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtenler. Hep birden Allah'a tevbe edenler, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını verenler. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut ve razı olanlar, Allah'ın tarafında olanlar. Zaruret içinde bulunsalar bile Allah için cömert olanlar, nefsinin cimriliğinden korunanlar.. ..(şu tanımlamaların devamı, sürekli) “..işte kurtuluşa erenler bunlardır” ..cümlesiyle bitmektedir. İşte kurtuluşa erenlerden olmak için, yapılması gerekenler de bunlardır. Her fırka, her grup veya her cemaat, bu kriterleri azamî derecede yerine getirmeye mecburdur, ki nâciye fırkası olsun…

***

  • Kurtuluşa erenlerden olabilmemiz için, yapılması gereken çok önemli bir başka görev daha var. Öncebu fırkalaşma ve parçalanma tehlikesine dikkat çeken âyete bakalım:

    Siz ey inananlar, gerçek şu ki, sizin ümmetiniz tek bir ümmettir. Hepinizin Rabbi benim; öyleyse yalnızca bana kulluk edin! Ama insanlar aralarındaki bu birliği paramparça ettiler; (hem de) sonunda topluca bize dönecekler(ini unutarak) (Enbiya,92-93)

·        Şimdi de Rasulullah’ın (sav) buyurduğu şu müjdeli Hadîs-i Şerife lütfen DİKKAT:

“Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah, her yüz sene başında şu ümmetin dinini bid’atten ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir ZÂTI gönderir.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

 

İşte, bu asırda yaşayan her Müslüman’ın, yüce Rabbimizin asla ihmal etmeyeceği bu ZÂT’I, ciddiyetle aramaları, tespit etmeleri ve mutlaka ona tâbî olmalarıgerekmektedir. Nasıl ki, İstanbul’umuzun İlk valisi olan Miralay ESAT beyin ve sonrakilerin sözleri, emirleri ve tavsiyeleri o gün için geçerli olup, bugüne yansıyan faydaları da olabilir. Fakat sözlerinin mutlaka dikkate alınması gereken, emir ve tavsiyeleri bugün için mutlak geçerli ve uygulanması şart olan vali, Sn. Hüseyin Avni Mutlu’dur. Çünkü, bugünün valisidir. İşte aynen bunun gibi, bu asır için gönderilmiş olan ve bu asra uygun söz, emir ve tavsiyelerine uyulması gereken ZÂTI mutlaka doğru tespit etmemiz gerekmektedir.

Elbette öncekilerin faziletli sözlerinden de yararlanılabilir. Ancak, asıl olan bu asrın sorumlusuna tâbî olmaktır. Fakat burada da sınav gereği, yine bir sorun vardır:

Her cemaatin ve fırkanın mensupları, kendi şeyhlerini veya üstatlarını, o âlim zâtolduğunu arzu etmesi ve hatta kabul etmesi, yine sınavımızın başka bir parçasıdır ve normaldir.

Burada hepimize, aklımızı, mantığımızı, bilgilerimizi, tecrübelerimizi, meziyetlerimizi kullanarak, “ciddiyetle araştırmak” düşmektedir ki bu da bir ibadettir…

     Burada mihenk olacak kriterlerimiz; Kur’ân ve Hadîsler olmalı ve hiçbir hak cemaati de asla hafife almamalıyız. Mühim olan, yukarıda arz ettiğim âyetlerde tarif edilen, kurtuluşa erenlerin vasıfları’nı öğrenme gayreti içinde olan, hak (yani bâtıl olmayan) cemaatlerin hepsine saygı göstermektir. “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” demeye hakkımız var. Fakat “Yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkımız yoktur. 

Benim âcizâne yarım asırdan beri yaptığım ciddi araştırmalarda bütün oklar; hem olağanüstü fotoğrafik zekâya sahip olan, hem eserlerinin 45 lisana çevrilerek, tüm İslâm ülkelerinde ve diğer 100’e yakın ülkelerde okunan, ülkemizdeki birçok Hak cemaat mensuplarının bile sahip çıkarak okudukları, Risale-i Nur eserlerinin müellifi, Bediüzzaman Hz.’ni gösteriyor…

Bu itibarla, genç kardeşlerime fazla vakit kaybetmeden, sırat-ı müstekîymde mesafe alabilmeleri için, 1965’ten buyana geçen ciddi araştırmalarımı ve tecrübemi arz ettim. Tercih, yine sınav gereği, herkesin kendisine aittir. Vesselâm…

***

NOT: 22 Eylül 2013 Pazar günü, “Hakikat arayışında, Peygamber ışığı-NÜBÜVVET”konulu, uluslar arası bir Bediüzzaman sempozyumu yapılacaktır.

Son iki yıl içinde, Risale-i Nurları ciddiyetle tetkik eden yabancı ilim adamlarından 500 kişi, bu sempozyuma çeşitli başlıklar altındaki Risale-i Nur tebliğleriyle katılmaktadır. Ancak, sadece 100 küsuru bu üç günde dinlenilebilecektir. Diğerlerinin tebliğleri, kitap haline getirilerek neşredilecek.

İşte; ülkemizdeki birçok hak cemaatin de bu Risale-i Nurları okumaları ve bu sempozyuma destek vermeleri, benim yukarıdaki tezimi te’yid etmektedir.

 
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER