“Önce, Thomas Miller’in şu ilginç tespitini tahlil edelim.
”
Güzel ülkemizde, aylardan beri moralleri alt-üst eden, iç ve DIŞ mihraklı din düşmanı provokatörlerin kışkırtmalarıyla başlayıp, yurt çapına yayılan olayları, Mısır ve Suriye olaylarını, ilgililere, yetkili emniyet güçlerine ve adalete bırakarak, bilinmesi gerekençok önemli bir konuya gireceğiz bugün.
· Câhillik dört çeşittir:
1.Hiç bir şey bilmemek.
2.Gereken şeyleri bilmemek.
3.Gereksiz şeyleri BİLMEK.
4.Yanlış bilgilerle doldurulmak…
Şimdi bu altın değerindeki tespitleri, birlikte tahlil etmeden önce, Thomas Miller’in bu tespitlerine, herkesin kabullendiği yeni bir 5. Madde ile asrın en mühim Peygamber SAV vârisi olan Bediüzzaman Hz.’nin tespitini de 6. Madde olarak ekleyelim.
5.) Kendi cahilliğini bilmemek.
6.) Ülfet. Yani, alışagelme hastalığı (kanıksama) dır ve katmerli bir cehâletesebeptir…
KISACA TAHLİLLERİ ŞÖYLE:
Herhalde tahlili en kolay olan cahillik türü de budur. Sebepleri de geri zekâlılıktan tutunuz da imkânsızlıklar, çeşitli engellemeler ve baskılar vs. gibi, bu tür cahil kalma gerekçeleri pek çoktur. Belki de “en masum cahillik türü de budur” denilebilir.
2.Gereken şeyleri bilmemek:
Kişi, sosyal hayatta gerekli olan bilgileri bilmesi gerekirken, sadece o konularda bilgisiz olması da cahillik çeşitlerindendir. Kişi öncelikle kendi hayat şartları hakkında, güzel bir ömür sürdürebilmek için bir meslek edinmesi ve bu konuda bilgiler edinmesi gerekmektedir. Çok daha da önemlisi; bu dünyaya niçin gönderildiği hakkında, sınırlı bir ömür yaşatıldıktan sonra nereye sevk edileceği hakkında, o sevk edileceği yere buradan neler hazırlaması gerektiği hakkında birçok bilgiyi, KESİNLİKLE bilmek zorundadır. Aksi halde; bu dünyada Padişah, Paşa, İşadamı, Prof. ..veya en zengin iken, buradan mutlaka gideceği EBEDÎ ÂLEMDE, dilenci ve mahkûm olup, ebedî bir azâba dûçâr olabilir. En üzüntü verici taraf ise bu tür cahiller, her zaman kendilerini haklı görürler, yani kendilerini “biliyor” zannederler…(Bu konudaki belge Âyet aşağıda, 5. Maddenin sonundadır.)
3.Gereksiz şeyleri BİLMEK:
Kişinin gereksiz bilgileri öğrenmesi, bilmesi gerekenleri öğrenmeye, ciddi bir engeldir. Yani, hiçbir şey bilmemek ne kadar cahillik ise gereksiz şeyleri bilmek de tek kelimeyle, o kadar cahilliktir. Çünkü; hiçbir şey bilmemek, nasıl ki kişiye bir şey kazandırmıyorsa, gereksiz şeyler de kişiye hiç bir şey kazandırmaz. Amerika’da yaşayan tavuk çeşitleri ve sayıları, futbolcu, şarkıcı veya artist isimleri gibi bilgiler, öncelikli bilgiler değildir. Bir kimse, şu kısacık ömründe Kur’ân, zikir v.s. gibi HAYIRLI meşguliyetlerle uğraşmaz ise şeytan o kişiye, uğraşacağı lüzumsuz ve kötü şeyleri mutlaka telkin edecektir. Kendisine, Rabbini tanımak ve ona kulluk etmek için verilmiş olan sayılı ve çok değerli olan ZAMANINI boşa harcatır. Boşa harcadığı her dakika için mutlaka hesap verecektir. Hatta o gereksiz bilgiler, fazladan bir yük olur. Onlar için harcadığı vakit sermayesinin de hesabını verecektir. Bu cahillik türünün en üzücü tarafı ise 2. Maddedeki gereken şeylerin öğrenilmemesi için, gereksiz şeylerin eğlenceli bir şekilde, sinemalar, TV’lar, internet, oyunlar, bazı spor ve müzik dalları tarafından servis edilmesidir.
Şeytan da gereksiz şeyleri hep hoş gösterip teşvik etmektedir…
Hz. Muhammed’in SAV, “Faydasız ilimden Allah'a sığınırım” şeklinde dualar etmesi, elbette çok anlamıdır ve bu tür cahilliğe ciddi bir ikazdır…
4.Yanlış bilgilerle doldurulmak:
Cahilliğin en tehlikelisi ve en kötüsü de budur.
Hasbelkader içinde bulunduğu, yaşadığı ve mensubu bulunduğu herhangi bir şer gücün, kendilerini aklamak için salgıladıkları ve ısmarlama olarak ürettikleri bilgilere inanırlar da, gerçeklere asla inanmak istemezler…
Meselâ, birkaç örnek vermek gerekirse, 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 ihtilâlcılarını anlatan, Ergenekon Terör Örgütü mahkûmlarının ayyuka çıkmış icraat ve kararlarını ört-bas etmeye çalışan yazıları, bir de TEK PARTİ zamanındaki dikta rejimindeısmarlama olarak yazdırılan “yanlış tarihimizi” gösterebiliriz. Bu tür yanlış bilgilerle eğitilen (!) kişi, evliya mertebesindeki âlimleri bile suçlu zannettiği gibi, suçlu ve pür-kusur kimseleri de kahraman zannetmeye başlar. Bu ZAN sebebiyle de doğruları öğrenmek yerine, telkin edilen o yanlışlarının içinde boğulur gider…
Yanlış bilgilendirme, sadece bu arenada değil, ticaretten tutun da spor etkinliklerine kadar, her alanda insanlığın içine yayılmıştır.
Eninde sonunda çıkan DOĞRULAR, halk tarafından fark edilince çıkan itirazlara, çanlarına ot tıkananların menfaatleri ellerinden kaçmasın diye, diretmeleri nedeniyle de ciddi kavgalar ve çatışmalar çıkmaktadır.
Cahilliğin bu türü maalesef çok yaygındır. Özellikle de Dînî konularda boy gösterirler. Bir din âlimi olmak için bir ömür bile yetmeyebiliyor. Ancak Yüce Rabbimizin lütfu olarak vehbî ilim verilerek asrın müceddidi olarak gönderilenler müstesnadır. (4 Yaşında hafız olan İmam-ı Âzam Hz. gibi, 80 ciltlik derya ilimleri 3,5 ayda ezberleyen Bediüzzaman Hz. gibi. V.D. Müstesnadırlar.)
· Bu 5. tür cahillerle çokça karşılaşıldığı için, örnekler vermeye gerek yok. Ancak, bir şablon çizip takdirlerinize bırakacağım:
Adam Kur’ân okumasını bile bilmez, meâlini veya Tefsirini de pek okumamıştır. Fıkıh ilminden tamamen bîhaberdir. Fildişi kulelerde veya sosyete semtlerde yaşamış olduğundan Müslümanların sosyal yaşamı hakkında da tamamen câhildir. Alnı bir kere dahi secdeye gelmediği halde, kalkar “ezanın Türkçe okunması” hakkında fetva verir. Kur’ânda iki ayrı âyetlerde çok net emir olduğu halde, başörtüsünün hâşâ Allah c.c. emri olmadığını iddia eder durur. Kutlu Doğum programlarının BİD’AD olduğunu söyler. Ve daha neler neler!…
Kıyamete kadar tüm insanlığa ışık tutacak olan Kur’ân, bakınız ne buyuruyor:
6. “Ülfet, (kanıksamak, alışagelme hastalığı) katmerli bir CEHÂLETE ve sathî bakışa sebeptir.” Bu tür cahiller, elmayı, kirazı, narı odundan, rüzgârı, yağmuru v.s’i. tabiat (!) anadan, gündüz-gece ve mevsimlerin muntazaman işleyişini tesadüflerden, şifayı sadece doktordan, belâ ve musibetleri ise tabiattan bilirler. Sebeplerin arkasındaki O mutlak İlâhî Kudreti fark edemezler. (Bediüzzaman Hz’nin, Muhakemât-3. Mkl. 1. Mks.’da geçen şu çok anlamlı ve çok hârika tespiti, başlı başına bir konu olduğundan, ayrıca işleyeceğiz.)
Yüce Rabbim beni ve hepimizi, her türlü cehaletten emîn ve tüm cahillerin şerlerinden de muhafaza eylesin. ..Ve, Rahman olan Allah’ın zikrinden gafil bırakmasın. Âmin…
YORUMLAR