Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Bedüzzaman Hz.’ne, Niçin Hayrânız?…

Bizler, Bediüzzaman olağanüstü feraset ve fedakârlığına hayrânız.

·       Onun; Dünya hazinelerini, Riyaset ve tüm makamları, boğazda yalıları, hattâ çil-çil altınlarca maaşları elinin tersiyle iterek, “karşımda müthiş bir yangın var, içinde imanım ve evlâdım tutuşmuş yanıyor, onu kurtarmaya koşuyorum” diyerek, zalimlerin yüzlerine haykırışına hayrânız.

İnsanlık gereği mutlaka bilmemiz gerekenleri, bu asrın keşmekeşiyle, maişet ve dünyevi meşguliyetlerimiz nedeniyle unuttuklarımızı ve ihmal ettiklerimizi, yani şu geçici dünya hayatında SINAVDA oluşumuzu, bizlere en güzel bir şekilde anlattığı için ona hayranız…

·       Onun, muâsırlarına 100 annenin şefkatiyle bakarak, “ümmeti Muhammed’in îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım”diye samîmâne haykırışına hayranız.

Biz ona, Kur’an’a olan dellallığından, Allahı c.c. tüm Esmâlarıyla ve Hz. Muhammedi sav. 300’den fazla belgeleriyle en güzel bir şekilde tanıttığından ve (hiç bir ayırım yapmadan) bu milletin imanının kurtarılmasını dert edişinden dolayı hayrânız.

·       Onun; asrımıza ait maddî veya mânevî arazlarımızı ve hastalıklarımızı doğru ve tam isabetli teşhislerine ve en etkili olan ilmî ve dînî reçetelerine hayrânız.

Onun; harama nazardan sakınmada ve takvâda zirve bir örnek, celâdet ve cesarette zirve bir örnek, insanlığa şefkatte ve merhamette zirve bir örnek oluşuna hayrânız.

·       Onun, hapishanedeki katiller koğuşunu bile, 2-3 ay gibi kısa bir zamanda, cemaatle 5 vakit namaz kılmaları gerektiğine inandırarak, birkaç kişiyi öldürmüş katillere, bir tahtakurusunu bile öldürmekten sakınacak şekilde iknâ etme kabiliyetine hayrânız…

Onun, esarette Rus kumandanına karşı ve kendi ülkemizdeki zalimliklere karşı, zerre kadar tereddüt etmeden dik duruşuna, zulümlerini yüzlerine haykırışına ve ilmin izzetini en güzel bir şekilde muhafaza edişine hayrânız…

·       Onun, kendisine bile zor yetecek olan çorbasının tanelerini, (çalışkan ve Cumhuriyetçi olduklarından dolayı) karıncalarla paylaşmasına, kedilerle paylaşmasına, çamaşır ipine konan sinekleri bile rahatsız etmemek için, yıkanmış çamaşırlarını başka yerlere astıracak kadar yüce şefkatine hayrânız…

Onun, asrın en seçkin İslâm âlimi olduğu halde kendisini, her zaman âciz, zaif, câhil, âsi, mücrim (hâşâ) v.s. kelimelerle, nefsini yerden yere vuruşuna, “..ben, kuru bir üzüm çubuğu hükmündeyim, üzümlerdeki hâsiyet, o kuru çubukta aranmaz” diyerek, Risale-i Nurlardaki güzellikleri de kendine mâl etmemesine hayrânız…

·       O mümtaz şahsiyetin, tüm dünya zevklerinden vazgeçip, İ’lâyı Kelimetüllahı dünyaya yaymak ve tüm insanların imanını kurtarmak uğruna, çektiği bunca çile ıstıraplara karşı gösterdiği SABIR ve metanetine hayrânız…

İşte o mümtaz şahsiyet, Seyyid veya Şerifliğinin ispat edilmiş olması elbette nûrun alâ nurdur. Ancak, bu durum hiç kimseye bir artı veya nâkısa getirmez. Herbirimiz, kendi amel ve icraatlarımızdan sorgulanacağız. Hatta, babamız Peygamber bile olsa, iltimas söz konusu değildir. Bu konuda çok net âyeti Kerîmeler ve Vedâ hutbesinde haykırılmış hadîs-i Şerifler de var.

·       Kur’ânda, yüce Rabbimiz Nuh AS’ın sitemine verdiği cevaba bakınız:

Oğlunu Tufan öncesinde gemiye binmeye ikna edemeyen Hz. Nuh’un “..Ey Rabbim. Hani bu felakette ‘EHLİM’den kimse helâk olmayacaktı?” diye yakarmasına, Rabb’imizin: “O senin ‘EHLİN’ değildi, SENİN ‘EHLİN’ SÂLİH OLANLARDIR!”..cevabı, tüm insanlığa çok net bir mesaj değil mi?…

 

Hz. Muhammed bir gün sabah namazından dönerken, Hz. Âişe anamızın sabah namazına kalkamadığını fark edince, onu şöyle ikâz etmişti.

-“Ey ciğer pârem, bu konuda sakın babanın Peygamberliğine güvenme!…”

Cenab-ı Allah Hucurat Suresi 13. Âyete: “Ey insanlar, Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışanız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdıkHaberiniz olsun ki, Allah katında en şerefliniz, en takvalınızdır.”Buyurmuyor mu?…

Az. Muhammed (sav) Hadîs-i Şeriflerde; Ey insanlar!  Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında  en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz”..buyurmadı mı?…

***

NOT: Bu yazımı, Bediüzzaman Hz.’nin şeceresinin açıklanması üzerine, çok küçük ve lokal bazı rahatsızlıklar nedeniyle yazma ihtiyacı duydum…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER