Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Dost Beykoz
Dost Beykoz

Şeytanî tuzaklar ve kurbanlar

Vaktiyle eğitici bir yabancı film seyretmiştim. Filmin adı "Küçük Tavuklar" idi ve çok anlam yüklü olması sebebiyle, günlerce aklımdan çıkmamıştı.

Yeri ve zamanı geldiğinde değerlendirmek amacıyla, özet olarak yazıp arşivime atmıştım. Sanırım şimdi tam zamanı.

Ne mutlu idrak ederek, ibret alanlara…

Filmin özeti şöyle:

{Başrollerde bir kümes var. Kümeste birçok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin tecrübeli ve büyük horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da kurnaz bir tilki dolaşıyor. Tecrübeli ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor. Dışarı bırakmadığı tavuklara, ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.

Tabii ki dışarı çıkamadıkları için, doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve cılız kalmışlar. Bu nedenle de “Küçük tavuklar” olarak anılıyorlar.

·       Kümese giremeyen tilki ise, sinsi niyet ve planından hiç yılmıyor. Kümesin tellerinde küçük bir delik açarak, küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. 

Mısırı yiyen küçük ve genç horoz, bu gizli alışverişten memnun olarak, her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki, küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince, genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor. 

Böylece çevresinde yavaş yavaş sempati toplayarak otorite sağlarken, tecrübeli ve büyük horozun ise kümesteki gücü kırılıyor. Tecrübeli horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Çünkü tavuklar, artık popüler olan ve o gizli beslenmelerle iyice irileşen genç horozun etrafında toplanıyorlar ve ona daha çok itaat etmeye başlıyorlar.

Bu aşamadan sonra tilki, kümesin kapısının önüne bolca mısır bırakıyor. Kümeste “kapıyı açalım mı, açmayalım mı” diye ciddi bir tartışma çıkıyor…

Sonunda, tilkinin beslemesiyle semiren genç horozun sözü revaç görüyor. Yine de kapıyı, korkarak açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip, hemen geri çekiyorlar.

Bir süre böyle devam ediyor. Bakıyorlar ki hiçbir şey olmuyor ve herhangi bir tehlike yok. Kümesteki tavuklar iyice rahatlıyor. Korkuları azalıyor. Tecrübeli horoza da “boşu boşuna hürriyetimizi kısıtladın” diye sitem ediyorlar.

Nihayet bir gece tilki, kümesin önündeki avluya, geniş bir alana mısırlar döküyor. Artık korkusuzluğa da âşina olan tavuklar, genç ve güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyorlar ve rahat rahat yemleniyorlar.

Kümesteki her tavuk yavaş yavaş semiriyor ve daha da çok cesaretleniyorlar.

Tilki bir süre sonra, gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor. Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar, yemleri kapışa kapışa mağaraya kadar gidiyorlar.

Sonra, kısa bir tereddüt geçirerek mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki, bütün aldanmış tavuklar mağaraya girince, mağaranın kapısını kapatıyor.

·       İşte bundan sonrasındaki pişmanlıklar, acı akıbeti asla değiştirmiyor…

Diğer yandan Tecrübeli horoz ve ondan ayrılmayan birkaç tavuk ise bir yandan aldatıcı menfaatler uğruna terk edilmişliğin ezikliğiyle, teb’asının acı akıbetlerine üzülmekten başka bir şey yapamıyorlar…}

***

Saygıdeğer dostlarım. Sanırım herkes bu filmden bazı ibretler çıkarmıştır.

Fakat ben yine aklıma ilk gelenleri, arz etmek istiyorum.

Kudüs dönüşümde, İsrail ile Filistin arasındaki gelişmeleri sizlere, iki makale şeklinde arz etmiştim. Yukarıdaki tilki hikâyesindeki şeytânî taktik ile Yahudi’lerin Filistin’lilere uyguladığı taktik, tamamen örtüşüyor. Önce ciddi bir menfaatlendirme, netice ise mâlûm…

 

1990’lı Yıllarda Rusya ile Afganistan arasında uygulanan Şeytanî taktik ile de bu film bire-bir örtüşüyor. Sömürge altında yaşayan seksenden fazla ülkelere bakıldığı zaman görülüyor ki, hep bu şeytani tuzaklarla zokayı yutmuşlar.

Bunlara asla boyun eğmeyen ve sıkıcı dahi olsa kendi eski örf ve adetlerine sadık kalan özellikle Japonya, küçücük yüzölçümlerine ve despot prensiplerine rağmen, teknolojide dünya devi haline geldiler. Kargacık-burgacık yazılarından bile asla taviz vermediler. Orada bulunduğum 1986 yılında, en lüks otellerinde bile yer yatağında yattık ve yer sofralarında bağdaş kurarak yemek yemiştik. Fabrika Genel müdürünün evinde, özel bir İBÂDET ODASI vardı… ( O yıllarda Japon’larla 2,5 yıl işbirliği yapmıştık.)

***

Diğer yandan, güzel ülkemizde de bu şeytanî tuzak birçok kez uygulamaya çalışıldıysa da, bu ferasetli halkın çoğunluğu acı âkıbeti çabuk fark etti ve çok ağır bedellere rağmen çok direndi. Her dönemde de dışarıdaki şer odaklardan beslenenler, halkı sokağa dökmeye çalıştılarsa da büyük bir çoğunluk bu sinsi tuzağı fark etti ve kenetlenerek direndi.

Son 10 yıl içinde ise o sinsi tuzaklar, lütfü İlâhi ile iyice deşifre olduğundan, bu kenetlenme de iyice sağlamlaştı.

·       Şimdi o iç ve dış şer güçler, bu birlik ve beraberliği bozabilmek için, çeşitli makamlardaki ve meydanlardaki beslemelerini bolca yemliyorlar. Provokasyonlar tertipleterek, direnç kırmaya çalışıyorlar…  

·       Neticenin nasıl olacağı ise bu sağduyulu halkın, ferasetine, sağlam duruşuna ve kenetlenmelerine bağlıdır.

Netice:

1. Yukarıdaki filmde olduğu gibi, yâ mevcut güzelliklere tevekkül edilerek, Japonya gibi kenetlenilecek, sağlam durulacak. Neticesi ise Türkiye (Osmanlı’nın Yükselme devri gibi) özlenen dünya liderliğine yerleşecek.

2. Ya da yemlenenlerin aldatmacalarıyla, câzip gibi görünen tuzaklara düşülerek,(hem dünyevî, hem de uhrevî hayatta) çok acı bir âkıbete sürüklenilecek.

Bunun ortası olmaz. Denge mutlaka bozulacak. Eşyanın tabiatı böyle ve tarih tekerrürden ibarettir. Ancak, ak’ı karayı iyice fark etmiş olan bu yüce millet, artık bilinçli hareket ediyor. Yemlemeye de bakmıyor, iftiralara da, hayal ürünü (irtica-mirtica gibi)korkutmalara da ve en önemlisi kuru sıkı lâflara da bakmıyor. Vesselâm…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER