Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Evlâtlarınıza, mutlaka MİRAS bırakın…

Önemli bir toplantıya gidecektim.

Baktım ki geç kalma ihtimalim var. Bindim bir taksiye, taksi şoförü muhabbetçi bir arkadaştı. O anlatıyor ben dinliyordum. Tam toplantı mahalline geldik. Taksimetre 9.75 TL yazdı, ben de 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı bir sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar. Siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz.

İşte şimdi, tam o sahneyi yaşıyorduk.

 

Şoför “para üstü var mı” diye aranmaya başladı. Ben, 25 kuruşun ne önemi var düşüncesiyle:
-“Üstü kalsın kardeşim” dedim.

Döndü bana doğru:

-“Vaktin var mı ağabey?” dedi.

-“Evet, biraz” dedim (tek ayağım hala dışarıda).

Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe vardı. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş. uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
-“Birader” dedim, “9.75 değil,10.50 yazsaydı, 50 krş’u benden ister miydin?”

-“Ne alacağım ağabey, 50 kuruşun ne önemi var” dedi.
-“Peki, sen niye gittin, 25 krş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim ya.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:

-Vaktin var mı ağabey? ..Şoförün anlamlı konuşmaları beni iyice sardığı için:     

 -Var. Dedim.

-Çek kapıyı o zaman… ..dedi ve daha da ciddileşerek konuşmaya başladı.

·        5 Dakika konuştu ama ne İngiltere’deki profesörden, ne Japonya’daki uzmanlardan ve ne de bilmem kimlerden almadığım dersi, işte o taksiciden o 5 dk.’da aldım.

Şöyle ki:

-..Ağabey biz Keçiören’de oturuyoruz ve 5 kardeşiz. Babam rençperdi benim, günlük yevmiye ye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize “Durun kalkmayın” derdi.

Önce dua ederdik sonra babam bize, her sofrada bir konuşma yapardı…

-Ne anlatırdı babanız? 

-Hayatta nasıl başarılı olunur? (!) Bunu anlatırdı. O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri (!) anlatıyordu. Babam işe gidince de büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem de kızardı:

“Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi.

-Yandaki büyük apartmanda ise iki kardeş vardı, onların babası çok zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim, “yeni” olarak hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O zengin amca, mahallemizden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü o bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ise hiç birimiz ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para, falan hak getire!…

Ağabey, bir gün biz babamızı kaybettik. Altı ay içinde yandaki evde yaşayan o zengin baba da öldü. Yandaki zengin baba, iki çocuğuna 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, bankalarda paralar, dövizler ve araziler bıraktı.

Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?..

-Ne bıraktı?…    

-Bakkalda veresiye borçlarını ve o alay ettiğimiz konuşmalarını bıraktı: Yani,  “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın…” falan filan işte…

Ağabey aradan 15 yıl nasıl geçti anlayamadık. Diğer o zengin 2 kardeşin ikisi de şimdi cezaevindeler, ne paraları kaldı, ne evleri kaldı, ne arazileri ve ne de birahane. Ailesi tamamen dağıldı gitti…
Biz 5 kardeş ise, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var, hepimizin birer mutlu ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.

…………………

Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki:
“-Kardeşlerim. Zaman gösterdi ki asıl mirası bizim babamız bırakmış.” .. dedi ve önemli açıklamalar yaptı.
Hepimiz ağladık. 5 Kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 krş.’u bile evimize sokmadık. Unutulan değerli şeylerin sahibini bulmak için, o gün iş bırakıp sahibini aradık ve teslim ettik.

Şimdi her şeyimiz var Allah’a çok şükür…

***

·        Çok duygulanmıştım, veda ettim, tam ineceğim:  

-Dur ağabey, asıl bomba şimdi patlayacak.   

-Nedir bomban?
-Nerede oturuyoruz biliyor musun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz satın aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz. Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras.

Evlada sadece “Değer kavramları ve güzel ahlâk” bırakırsınız ağabey. Biz bunları yaşadık…   

·        Bakın iki baba da evlatlarına, farklı-farklı değer kavramları bırakmışlar. Netice ise ortada!…

***

Evet, saygıdeğer dostlarım. Yıllar önce arşivime attığım bu hatırayı, gündem yoğunluğu nedeniyle, sizlere ancak bugün sunmak nasip oldu.

İnşaallah işe yaramıştır…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER