“Öncelikle, konsinyenin ne demek olduğunu, ticaretle pek meşgûl olmayanlar için biraz açalım ki, çok ciddi ve herkes için gerekli olan konumuz çok iyi anlaşılsın.
”
[Konsinye mal; satılmak veya değerlendirmek üzere bir satıcıya veya tüccara bedelsiz olarak bırakılan maldır. Bu tür satışta kâr marjı düşük olup, malı satan ve değerlendiren kişinin adına gerçekleşir, fakat esas mal sahibinin hesabına yapılır. Her zaman, esas mal sahibinin şartları dikkate alınır. O malı bırakan esas mal sahibi, bıraktığı malın bedelini bilâhare, yani makul bir süre sonra tahsil eder. Burada malı emaneten teslim alan kişi, o malın mülkiyetine asla sahip olamaz ve özel işlerinde değerlendiremez.]
Ticaret ile az veya çok ilgilenen kişiler bilirler ki, konsinye malı emanet eden kişi veya firma, o malın satışından veya değerlendirilmesinden sonra, sadece gerçek bedelini tahsil edecektir. Değerlendiren kişiye ise sadece makul bir miktar kâr bırakır.
Kesin olarak bilinir ki; hiçbir mal sahibi, konsinye bıraktığı malın satışından sonra, satıcıya kâr marjının dışında bir bedel ödemez. Çünkü kendisinden hiçbir sermaye katmadığı için satıcıya, emeğinin karşılığı olarak, az bir miktar kâr yeterlidir…
***
Girizgâh anlaşıldıysa, her birimiz için çok-çok önemli olan, ‘bizlere bu dünyaya gelişimizde konsinye olarak verilen emanetler için, binlerce kat daha fazla kâr bırakan bir ticaret’ten bahsedeceğim bugün.
-
Evet; bizler hiçbir şey değilken, her birimizi hiçten ve yoktan vâr eden yüce Yaratıcımız, tüm ihtiyaçlarımızı önceden tanzim ettiği ve dayayıp döşediği şu Dünya gezegenine misafir etti. Bu misafirliğimizin sebebini de tanıtıcı kitaplar ve açıklayıcı Peygamberler göndererek, bizlere bildirdi.
Her birimizin, takdir edilen süre içinde sınanacağımızı, bizlere konsinye olarak verilenleri nasıl kullanacağımızı ve bunlarla nasıl ticaret yapacağımızı da açık-seçik tarif ettirdi. Bu ticaret için bizlere gerekli olan; akıl, zekâ, göz, kulak, dil, hâfıza, el, ayak, kol, bacak, güç-kuvvet, enerji, zaman, zemin, gündüz, gece ve bu dünya ticarethanesini v.s. tüm değerleri KONSİNYE olarak (bedelsiz) verdi.
Tüm bu akıl almaz derecede değerli emanetlere bedel, bizden sadece KULUK ve İBADET istediğini de apaçık bir şekilde ilân etti… “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât suresi, 56. Âyet.)
Meselâ:
-
“Size GÖZ verdim ki; yarattığım harika eserlere bakarak benim kudretimi, ilmimi, zinetlerdirmelerimi, rızıklandırmalarımı, cömertliğimi, hikmetlerimi ve tüm esmâ ve sıfatlarımın tezahürlerini görün de takdir edin. Bu göz emanetimi, bakmanızı yasakladığım nâmahremlere bakmakta sakın kullanmayın.”
-
“Size verdiğim aklınızı ve zekânızı; şeytanın mel’ûnâne tuzaklarından kurtulmanız için, sizlere bu kadar çok ikramda bulunan Rabbinizi hoşnut etmeniz için ve rızıklarınızı helâlinden kazanabilmeniz için kullanın. Birbirinize tuzaklar kurup, hileler yapasınız diye değil!”
-
“Size nasip ettiğim her türlü nimetleri, israf etmeden, birbirilerinizle paylaşarak ve yardımlaşarak kullanın. Bu benim emanetlerimle böbürlenmeyin.”
-
“Sizlere konsinye olarak verdiğim bütün değerleri, meşrû ve helâl dairede, kendi özel zevklerinize göre de, bol bol kullanabilirsiniz.” (TC. Ticaret Hukukunda olduğu gibi yasak, da değildir.)
-
“Ancak ve sadece ‘bu tarif ettiğim ticaret kurallarına uygun’ kullanmanızdanrazı olacağım. Bunun dışında kullanımlarınız için ise büyük bir hesap verme yeri (Mahkeme-i Kübra) kuracağım. Bu kadar cömertçe ve bol ikramlarıma rağmen, yanlış kullanımlarınızı cezalandıracağım.”
-
Doğru kullananları ise sadece cezadan ve vebalden kurtulmalarıyla bırakmayacağım. Altından ırmaklar akan, sürekli zevk ve safâ süreceğiniz ebedî cennetlerimde ağırlayacağım…” (Allahüekber…)
Acaba; dünyevi ticaretlerde, konsinye bırakılanları doğru kullananlara, “..sen ticaret kurallarına uygun hareket ediyorsun. Bu nedenle ben seni beğeniyorum. Boğaz kenarındaki yalılarımdan birini sana hediye ediyorum” diyen bir mal sahibi görülmüş müdür hiç?…
Veya; askerde kendisine zimmetlenen mîri malzemeleri kurallara uygun kullandı diye,“..senden çok memnunuz, zimmetlenen malzemeleri yerli yerinde kullandın, bu nedenle sana deniz sahilinde, 100 dönüm arazi içinde bir mâlikhâne veriyoruz” diyen bir kumandan görülmüş mü hiç?…
-
Yüce Rabbimizin cömertliğini görün ki; yukarıda saydığımız konsinye değerleriveya zimmetlenen uzuvları, doğru kullananlara EBEDÎ CENNETLER vâad ediyor. Ebedî saadetler vâad ediyor. Arzu ettiği her şeyi, hemen yanında hazır bulacağını vaad ediyor…
Acaba, vaadini yerine getirebileceğinden endişe mi duyuyoruz ki, bin kat daha kârlı olan bu uhrevî ticarete pek önem vermiyoruz? (Hâşâ…)
-
Yoksa; bizlere bahşedilen bütün değerlerin gerçek sahibini, idrak mi edemiyoruz?…
Eğer bizlere bahşedilen aklı ve zakâyı, şeytanın mel’ûnâne tuzaklarından kurtulmamız için, bizleri sınayan o yüce Kudreti idrak etmek için ve böylesine kârlı bir ticareti yapmak için kullanırsak, her şey çok kolay olacaktır…
-
Bunun için öncelikle, her türlü LÜZUMSUZ MEŞGÛLİYETLERDEN kurtulup, bizleri sınayan yüce kudreti tanımalıyız.
Bu yüce Kudreti tanımak için de (iş veya okul gibi) gerekli meşguliyetlerden bile feragat edip, o Yüce Kudreti idrak edeceğimiz kitapları okumaya vakit ayırmalıyız.
-
İş veya okul sonrası da her akşam, semtimizde mutlaka bulunan ve herkese açık olan NUR-TERAPİ’LERE ve sohbet meclislerine koşmalıyız.
-
Bizlere konsinye olarak bahşedilen ömür ve diğer değerlerimizden, % 30-40 kâr değil,BİNLERCE KAT KÂR elde edeceğimiz bir ticaret için, böyle bir kampanya uygulamak çok mu zor?…
Bu sorumluluğumuzu ve böylesine önemli avantajları bizlere, henüz daha dünyada iken ve çok geç kalmadan, “TÜH-KEŞKE” demeden önce fark ettiren Yüce Rabbimize, sonsuz hamd, senâ ve Şükürler olsun…
Tevbe S. 111. Âyet: Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek)CENNET KARŞILIĞINDA satın almıştır. (Ayrıca, R.N.K. 6. Söze bakınız.)
YORUMLAR