“Bazı bahtiyar gençlere, gerçekten de gıpta ediyorum.
”
Ne mutlu onlara ki; benim, yarım asırda ancak fark edebildiğim pırlanta değerindeki gerçekleri, onlar bu genç yaşlarında fark etmişler ve en güzel bir şekilde değerlendiriyorlar. Son yıllarda sabah namazlarında dahi, gençlerin sayısı, yaşlılardan daha fazla görülüyor, şükürler olsun.
Hem dünya hayatlarında çok huzurlu, mutlu ve bahtiyar oluyorlar, hem de ebedî hayatlarına çok iyi hazırlanıyorlar. Yüce Rabbim hem onları hem de bizim gibi geç fark edenleri (kusurlarımızı setrederek ve affederek) Rızasına nâil eylesin. Âmin…
Geç fark ettiğim pırlanta değerinde o kadar çok gerçek var ki, hangi birini yazacağımı şaşırıyorum. Bugün sadece iki tanesini arz edeceğim, inşallah.
Meselâ:
-
Her hangi bir bineğe bindiğimiz zaman, sadece besmele çekmeyi veya muhafaza sûrelerini ve âyetlerini okumayı yeterli zannediyordum. Oysa besmeleden sonra, bu bineğin (araba, at, merkep, gemi, uçak v.s.) bizlere, Yüce Rabbimiz tarafından tahsis edildiğini hatırlamak ve zikretmek, yine bir âyet ile emrediliyormuş. Bakınız; Zuhruf Sûresi, 12.-14. Â.: “Her sınıf varlığı yaratan Allah’tır. Gemiler ve hayvanlardan (v.d.) binesiniz diye size binekler var etmiştir ki, (herhangi bir bineğe) bindiğinizde,Rabbinizin bu nimetlerini anarak; “Bunları yaratıp emrimize veren ne yücedir, zaten bunları elde etmeye bizim takatimiz yetmezdi, biz şüphesiz ki O’na döneceğiz” demeniz içindir…” ..بْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَسُ
-
Namazların ve özellikle sabah namazlarının cemaatle kılınmasının önemini de ben çok geç öğrendim. Oysa bugün, gençler bile bu hazinenin bilincindedirler…
Bu konu çok önemli olduğu için, diğer pırlanta değerindeki konuları başka bir güne erteleyerek, bu konu üzerinde biraz durmak istiyorum…
-
Bu konuda birçok Hadis-i Şerif ve Âyet-i Kerîme bulunmaktadır.
Meselâ: “Vaktinde kılınan SABAH NAMZININ sadece sünneti bile, dünya ve içindekilerden hayırlıdır.” Ben bu Hadîs-i Şerifi duyduğum veya okuduğum zaman kabaca bir hesap yapmıştım. Dünyada değil, sadece semtimizde en az 30 kuyumcu, 10 döviz bürosu, 45-50 banka, binlerce mağaza, binlerce araba ve gayrimenkul var. Beykoz’un içindekiler bile hesap edilemeyecek kadar çok değerlidir. Oysa bu hadiste “dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır” deniyor! Çok şaşırıp “..bizlere bahşedilen şu hazineye ve şu cömertliğe bak”diye şükürler etmiştim.
Kendi kendime de; “Sabah namazlarının Allah indinde ve bizim hayrımıza çok-çok önemli olduğu çok net anlaşılıyor da, acaba bunun sebebi ne ola ki?” diye bir soru sormuştum.
O günden bu yana; A-Yüce Rabbimizin Merhametinin sınırsızlığı. B-Bizlere mutlaka Cenneti kazandırmak için bol-bol ikramlarda bulunarak fırsatlar yarattığı. C-Ahiret hayatımızın çok-çok uzun hattâ ebedî oluşu. D-Hz. Muhammed sav. ümmeti olmamızın özel avantajları v.s. gibi özel sebeplerinin olabileceğini tahmin ediyordum.
Bu günlerde, bunlara ilâve olarak öyle bir sebep fark ettim ki, âdetâ mest oldum:
Yıllardan beri Kur’ân-ı Kerîmi, meâli ile birlikte okumayı sürdürüyordum. Bu şekilde birkaç hatim yaptığım halde (her nedense) fark edemediğim İsrâ Suresinin, 78. Âyeti bu kez, bu konuda benim dünyamı aydınlattı. Şöyle ki: “Güneşin zevalinden, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar belli vakitlerde namaz kıl ve özellikle sabah namazını ikâme et! Zira sabah namazı ŞAHİTLİDİR…” (17./78.)
Burada, ikâme ve bu “sabah namazının şâhitli oluşu” çok dikkatimi çekmişti. Tefsirlerde araştırmasını yapmaya çalıştım. Kısaca arz ediyorum:
“Güneşin zevalinden, gecenin karanlığına kadar olan vakitler, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını yani 4 vakti içine alır. Sabah namazı ise ehemmiyetine binaen, ayrıca vurgulanarak zikredilmektedir. Sabah namazının şâhitleri ise gece ve gündüzün nöbetçi melekleridir. Rivayete göre bu melekler, günlük nöbet devir teslimleri için, cemaatle kılınan sabah namazlarında, imamın arkasında bir araya gelirler. Namazdan sonra gündüz melekleri yeryüzünde kalırlar, gece melekleri ise semâya yükselirler. İşte bu vakitte, sabah namazı cemaatinde hazır bulunan mü’minler, kendilerine hem gece-hem de gündüz meleklerini, aynı anda şâhit olarak edinmiş olurlar ki, Allahın Rahmetine erişmek için, büyük bir vesile elde etmiş olurlar.” (Bkz. Kur’ân-Açıklamalı Meali/Nesil-2004)
Peki, İKÂME ne demek?
Sözlüklerde; Yerli yerine koyma, yerinde kullanma, Ayağa kaldırma, ayakta durdurma, ortaya koyma gibi anlamlara geliyor.
Dîni literatürde ise “yapılan işi dosdoğru yapmak, nasıl gerekiyorsa öyle yapmak! Asla hafife almamak!” gibi anlamlara geldiği bildiriliyor…
***
Şimdi ise bu konuda kafamda bir soru veya şüphe kaldı:
-
Acaba çok daha fazla önem vermemiz gereken sabah namazını, evimizde de cemaatle kılmamız yeterli olur mu? Yoksa mutlaka camiye gitmemiz mi gerekiyor?…
Çünkü, evde cemaat yaptığımız zaman tüm aile efradımız ile cemaat yaparsak, hanımlar da bu avantajdan yararlanacaklar. Biz camiye gittiğimizde ise onlar için, uyku mahmurluğu ile İKÂME hassasiyetine pek riayet edilemeyecek. Belki de bazen, (şeytanın ve nefsin galebesiyle) tatlı uykudan uyanılamayacak!!!
Diğer yandan ise Hz. Muhammed sav. camideki cemaatle namaza öyle çok önem vermiş ki: Cemaatin önemini anlatabilmek için “Mazeretsiz olarak evde namaz kılan erkeklerin, evlerini başlarına yıkasım geliyor” mealinde Hadis-i Şerifler olduğu rivayet ediliyor. (Bkz.: Riyazüssalihîn, Rumuz-u Hadis v.s.)
Nefsim ise her nedense, çoğunlukla “evde cemaat yapmak” şıkkına yaslanmak ve sığınmak istiyor. Bu konuda beni (aşağıya yorum yazarak) aydınlatırsanız, sizlere minnettar olacağım…
-
En azından, bana dualarınızla yardımcı olunuz. A.E.O….
YORUMLAR