Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

İnsanoğlu ne kadar da gafil

Saygıdeğer dostlarım, hayalî ve sanal değil, çok net ve gerçekçi düşünelim.

İnsanın ortalama ömrünün 63 yıl olduğu biliniyor. Haydi, biz 100 sene olduğunu varsayalım. Bu 100 senelik ömrünün 20-25 senesi çocukluk ve tahsillerle geçiyor.

Tedbirli her iş adamı, kendisine mutlaka bir mali müşavir tutuyor. Ta ki Maliye ile devlet ile bir problem yaşamasın. Yetmiyor, bir de Hukuk Müşaviri tutuyor, ta ki Yargı ile bir problem yaşamasın. Oysa kalan ömrünün ne kadar olduğu da bilinmiyor.

Diğer yandan çok net ve kesin olan bir hayat daha var:

İnansak da inanmasak da mutlaka gelecek olan bu hayat, 100 sene değil, 500 sene değil, 5000 sene de değil. Hatta MİLYARLARCA sene de değil. SONSUZ ve SINIRSIZ bir ömürdür.

Bu sınırsız ömürdeki yaşantımız ya ebedî Cehennemlerde geçecek, ya da ebedî Cennetlerde geçecek. Buna karar verecek olanlar da bizzat bizleriz. Çünkü şu Kâinatın ve bizlerin Yüce Yaratıcısı Kâinatı ve bizleri niçin yarattığını bizlere Yüce Kitabıyla haber vermiş. Anlamakta zorluk çekmeyelim diye en doğru sözlü Muallimler, yani Peygamberler ve Din Müceddidleri görevlendirmiş. Bizlere ise sadece onları takip etmek, buyruklarını ezberlemek, emir ve yasaklarına titizlikle uymak kalmış.

İşte böylesine önemli bir Ahret yolculuğunda bizlerin veya herhangi bir işadamının; bu sonsuz yolculukta ve hayatta bir problem yaşamamak için, bir sıkıntıya düşmemek için; acaba hangimiz ve hangi iş adamı, kendisine bir DİN ve ÂHİRET MÜŞAVİRİ tutmuş?

En çok 100 senelik bir FÂNÎ hayat için, hem Mali müşavir, hem de Hukuk müşaviri tutmak makul bir tedbir ise MİYARLARCA seneler de değil, Sonsuz ve SINIRSIZ bir ömürde Cennetleri kazanmak için DİN ve ÂHİRET MÜŞAVİRİ tutmamak, gaflet değil de nedir?

Asr-ı Saadet denilen yıllarda, dünyanın en doğru sözlüsü olan Hz. Muhammed SAV Tarafından Cennetle müjdelendiği halde, Hz. Ömer kendisine her gün “ÖLÜM VAR YÂ ÖMER” söyleyecek görevliyi, işte bu maksatla tutmuştu.

Yine dünyanın en doğru sözlüsü olan Hz. Muhammed SAV, “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanacaklar. Sizler, ölmeden önce uyanınız” (Bkz. Aclunî, Keşfu'l-hafa, 2/312) buyurması, bizleri gafletten uyarmak içindir.

"Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen GÂFİLDİRLER." (Rum Suresi, 7. Ayet.)

“Sakın GÂFİLLERDEN olma!” (A'râf S. 205. Â.)

“Şüphesiz ki, insanların büyük çoğunluğu ayetlerimizden GÂFİLDİR”. (Yunus S. 92. Â.)

"Kim Rahman’ı zikretmekten GÂFİL olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz." (Zuhruf S. 36. Â.)

 
Müminler sadece “İman ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine bırakılıvereceklerini, imtihana tâbi tutulmayacaklarını mı zannettiler? (Ankebut Suresi, 69. Ayet.)

"Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve ayetlerimizden GÂFİL olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir, Cehennemdir!" (Yunus S. 7 ve 8. Â.)

İşte bunların her biri, bizleri gafletten uyarmak içindir.

Her gün MİLYONLARCA hücrelerimiz, yaprak dökümü gibi ölüyorlar. Bizleri hangi halde bıraktılarsa, hakkımızda öyle şehadet edecekler. Bu nedenle her günümüzü, hatta her dakikamızı ebedî Ahrete hazırlamak, en asli görevlerimizden olmalıdır.

Ayrıca her mümin kelime-i tevhide; Yüce Rabbimizin Esma-ül Hüsna ve Sıfatlarının tüm versiyonlarıyla düşünüp inanması lâzım. Nasıl mı?

Meselâ: Lâ İlâhe İllâ Allah = Allah’tan başka İlâh yoktur.

Lâ İlâhe İllâ Rezzak = Allah’tan başka RIZIK veren yoktur.

Lâ İlâhe İllâ Şafi =  Allah’tan başka ŞİFÂ veren yoktur.

Lâ İlâhe İllâ Rahman. Lâ İlâhe İllâ Halik, Lâ İlâhe İllâ Gafur. Lâ İlâhe İllâ Yühyî. Lâ İlâhe İllâ Yümît. Vs. tüm Esma ve Sıfatları ekleyebilirsiniz.

Yani GAFLETE DÜŞMEMEK İÇİN; sona konulan Esma veya Sıfat; Allah’tan başka Rızık veren, Şifa veren, . … Af eden, Öldüren, vs. şeklinde düşünmesi ve inanması gerekiyor.

Ta ki Merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimiz; hem Dünya hayatımızı, hem de sonsuz, sınırsız olan ebedî hayatımızı EBEDÎ CENNETLERE dönüştürsün…

Aksi halde maalesef, bu Hayatın ve SINAVIN tekrarı da yok, hiç şakası da yok!

 

 

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER