Nöbetçi Eczaneler“Tek adam dediniz! Şahsım hükümeti dediniz! Ağzını açan tutuklanıyor dediniz! Yetmedi,
”
Uçaklarla altın kaçırıyor, ülkeyi soydu, 128 milyar dolar nerede dediniz.
Saray rejimi,
Kendisine bin odalı saray yaptı, bin liralık altın varaklı kadehler var, klozetleri altın dediniz!
2014’te Katar’a kaçacak dediniz!
Boy boy yedek subay fotoğrafları olmasına, YSK diplomasını yayınlamasına rağmen “diploması yok” dediniz!
“Asılacak adamsın”,
“Tayyip’i kim öldürmek ister?”,
“Öl Tayyip” başlıklı haberler yaptınız.
Yetmedi ölmüş anasına adı adına sövdünüz!
Kanallarınızda, gazetelerinizde, sosyal medyanızda hakaret, tehdit, beddua seansları düzenlediniz!
Dünyanın en doğru işini de yapsa bırakın alkışlamayı, o işi itibarsızlaştırdınız. İşte TOGG, Milli Muharip Uçak, İnsansız Savaş Uçağı!
Açık suç teşkil eden saldırılarınız için yasal haklarını kullandığında, diktatör ilan ettiniz!
Her türlü şımarıklığınızı, kaprisinizi, azgınlığınızı sineye çekmesini beklediniz!
Kadına şiddet, taciz, tecavüz dünyanın en aşağılık suçlarındandır. Yapanın bence yaşama hakkı bile yoktur!
Öyle zıvanadan çıktınız ki; tacizci-tecavüzcü sizin mahalledense görmediniz, üstünü örttünüz.
O kadar zıvanadan çıktınız ki, araya hatırlı adamlar sokarak genç bir kızımızı tecavüz edip katlettikten sonra çöp konteynerine atan psikopat sapık için kızın ailesini arayıp şikayetini geri almasını istediniz! Öbür taraftan, “bu olay bir kere oldu diye üzerini kapatacak, görmezden gelecek değiliz” diyen Aile Bakanının, “bir kereden bir şey olmaz” dediğini iddia ederek linç ettiniz!
Liste uzar gider ama en son yaptığınızı tarih yazacak!
“Allah Tayyip’in soyunu, sopunu yok etsin! Ona oy verenler de 15 Temmuz’da ölen askerlerin kanında boğulsun! Torunlarını parça parça yapsın mezara koysun!” dediniz.
Yazıp yazıp siliyorum zira tüylerimi diken diken eden bu cümleleri 54 senelik hayatımda yerleştirebileceğim ne bir tanımlama, ne bir sözlük ne de bir ruh hali bulamadım! Ne ara bu kadar insanlıktan çıktınız!
Ülkenin yüzde kırkında ona karşı tarihte görülmemiş bir nefret duvarı oluşturdunuz. Öyle bir duvar ki Erdoğan’a nefret duymamak ayıplanacak bir hal oldu mahallenizde! Ama siz o duvarın ardında her türlü rezilliği sergilediniz! O duvarı kendi sakilliğinizi, vizyonsuzluğunuzu, beceriksizliğinizi gizlemek için kullandınız.
Şimdi de oluşturduğunuz proje ittifakının ortasına HDP’yi yani ABD’yi oturtarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü, dilini, Türklüğün tanımını, üniter devlet yapısını dibinden dinamitleyecek projelerinizi hayata geçirmek için kullanıyorsunuz bu nefret duvarını!
Umarım cambaza bakarken, kanla sulanmış bu toprakları bölme projesinin kullan-at aparatı olmazsınız!
Sinan KAVRAKOĞLU HAKKINDA
Sinan KAVRAKOĞLU... 1969 yılında Rize’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. Yüksek öğrenimini İ.T.Ü SMF DMYO’nda yapan Kavrakoğlu eğitimini yarım bırakarak 1990 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitti. Burada yaklaşık 1 yıl kalarak Photo-finishing sistemlerine yönelik teknik eğitim aldı. İyi derecede İngilizce bilen Kavrak aile şirketinde ithalat ve dış ilişkiler sorumlusu olarak görev aldı. Avrupa ve Uzakdoğu’da birçok uluslararası fuar organizasyonuna katılan Kavrak sık sık yurt dışı ziyaretlerde bulundu. 1995 yılında evlendi ve 1998 yılında Beykoz’a yerleşti. 2002 yılında Kader Gür’le tanıştı ve Dost Beykoz’un gazete formatında yayınlanmasına öncülük eden isimlerden oldu. Haber Müdürü olarak başladığı Dost Beykoz kariyerine şu an Sorumlu Yazıişleri Müdürü olarak devam ediyor. Kavrak’ın www.antoloji.com sitesinde yayınlanan bazı şiir denemelerinin yanı sıra “Yazmış Bulunduk” ve “Dost Yazılar” adlı iki kitapta derlenmiş makaleleri yer almaktadır.
YORUMLAR