Elif ÇELİK
  • 22/02/2021 Son günceleme: 22/02/2021 19:25
  • 3.997

Ne kadar kötüleşti bu siyasetin dili farkında mısınız dostlar?

Özellikle AKP hükümetinin ısrarlı tahrikleri sonrası ne yazık ki muhalefet parti temsilcileri de bu küfre bulanan dilin tuzağına düşmeye başladılar. Sabır sabır sabır ama nereye kadar?

Ahmet Davutoğlu... Bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık koltuğunu teslim ettiği, Dışişleri Bakanlığı da yapmış AKP'nin en önemli isimlerinden...

Parti içinde kenarı itildikten sonra yayımladığı manifestolar da etki etmeyince, partisini bırakıp gitti. Kendisi ve destekçileriyle parti kurdu. Bir zamanların en önemli AKP kurmaylarından İstanbul İl Başkanı dahil Ahmet Davutoğlu ile birlikte partiden ayrıldılar ve Gelecek Partisini kurdular.

Yine bir zamanların AB Bakanı, Ekonomi Bakanı Ali Babacan.. Siyasete zoraki sokulmuş gibi duran ama sürekli de tebessüm eden, yalnızca AKP değil diğer parti ya da partililerin de ilgisini sempatisini kazanmış bir kişiydi.

AKP Başkanı Erdoğan'ın defalarca gerçekleştirdiği ikna toplantılarına rağbet etmeyerek, partiden ayrıldı. O da kendi partisini kurdu. DEVA Partisi bugün memleketin dört bir yanında ve çoğunlukla eski AKP'lilerden kurulu bir şekilde teşkilatlandı. Seçimlerde yalnız AKP'den değil, başka partilerden de oy alacağı konuşuluyor.

Meral Akşener... Bir zamanlar Tansu Çiller'in en yakınındaki isim, DYP'den ayrılıp MHP'ye geçtiğinde, ülkücü camianın bir kadın olsa da en çok saygı duyduğu isimlerden birisi haline geldi. Daha sonra o da partisinden ayrıldı ve İYİ Parti'yi kurdu. Biliyorsunuz son seçimlerde CHP ile birlikte İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini kazandı. Seçimlerde yüzde 10 barajını dert etmeyecek, en başarılı yeni parti olarak lanse ediliyor siyasi otoriteler tarafından.. Hatta öyle ki AKP desteği nedeniyle yüzde 6'yı ancak aşabileceği konuşulan MHP'yi ilk seçimde oran bakımından ikiye katlamasının hiç de sürpriz sayılmayacağı öngörülüyor.

Hal böyleyken, AKP ve MHP'nin hangi akılla CHP'den ayrılan Muharrem İnce'ye sarıldığını merak ediyorum doğrusu... Gerçi sadece ben de değil, hepimiz çok merak ediyoruz. Ancak benim içimi asıl acıtan bu değil. AKP ve MHP zaten kendisine yakışanı yapmaya hep devam etti ve edecek. Benim asıl üzüntüm, AKP ve MHP'nin söylemine bakarak, şiddetle Muharrem İnce'yi eleştiren ve hatta ileri gidip kendisine hakaret eden, küfreden muhalefet taraftarları...

Yahu delirdiniz mi? Bir kadın olarak ben daha erkek söylemlerine alışamamışken, hemcinsim kadınların Muharrem İnce için ağza alınmayacak ifadeler dile getirmesinin şokunu yaşıyorum hala.. Bize yakışır mı böyle davranmak? Biz nasıl düzelteceğiz o zaman düzelmesi gerekenleri? Neden akıntıya kapılıp gidiyoruz?

Muharrem İnce'nin istifası doğrudur, demokrasinin bir gereğidir. Partiye katılanlar olur, partiden ayrılanlar olur. Gelecekte de olacaktır. Ben yine de hakaretsiz de Muharrem İnce'yi eleştirebileceğimizin inancıyla, yaptığı demokrasiden sayılsa da Sevgili Muharrem İnce'ye eski partilime bir kaç söz etmek isterim.

Olmadı Muharrem Ağabey... Neden olmadı biliyor musun?

Çünkü senin bir sorumluluğun vardı. Sen bağımsız bir Milletvekili değildin ve geldiğin bu noktaya CHP'lilerin sevgisiyle, inancıyla geldin. Şimdi ise sana en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda ardına bakmadan çekip gittin.

Düzeltiyorum, arkana baktın ama onda da ayıp ettin. AKP'nin ağzıyla ve CHP'lileri inciterek son kez konuştun ve öyle gittin. Hani hepimizin şaşkın bakışları altında bir siyaset ürünü halini alan Ayasofya Camisinde gidip Cuma namazı kılmıştın ya? Merak ediyorum acaba CHP için giderken söylediğin sözler yüzünden ve Milletvekili maaşın dahil tüm kazanımlarının mimarı olan CHP'li seçmeni üzdüğün kırdığın için de yine Ayasofya'ya gidip namaz kılacak ve en azından tövbe edecek misin?

Bak ağabeyim... Güzel ağabeyim... Muharrem ağabeyim... Bu kardeşin Elif de çok zorluklar yaşadı CHP içinde.. Dahası partisinden ihraç bile edildi. Ancak bu Elif, başını eğmedi. Asla pes etmedi. Karnı burnunda ta Ankara'ya kadar gitti, hakkını istedi. Sonunda da hakkını aldı ve partisine yeniden kabul edildi. Bugün peki her şey çok mu iyi? Hayır! Yine sorunlarımız var. Ancak bu sorunlarımız asla Beykoz'un Beykozlunun geleceğinden ve çıkarlarından daha önemli değil.

Zamanla biz sorunlarımızı konuşarak, anlatarak aşacağız. Hep birlikte aşacağız. Ancak birbirimizi üzerek ve iterek değil, kucaklaşarak aşacağız.

Sen zoru değil kolayı seçtin. Bizi de çok üzdün, çok incittin giderken. Ettiğin sözler öyle bizim sindirebileceğimiz sözler değildi.

Son olarak kendimi de Muharrem İnce'nin ardından eleştirmek istiyorum. Be Elif! Beykoz'da aç yaşamak zorunda kalan, yarın evinde pişirecek bir lokma yemeği olmadığından geceleri uyku uyuyamayan hemşerilerini bırakıp, hala siyaset nasıl konuşabiliyorsun? Nasıl? Borç içinde yüzen, önümüzdeki ayı göreceğinden ümitsiz, her gün çevresinden gelen intihar haberlerini büyük bir korkuyla takip etmiş Beykozlular için biraz ses yükseltsen olmaz mıydı? Ah be Elif... Ah be Elif...

Sen de kolayını seçiyorsun...

Sana da aşkolsun!

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz