Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Ne güzel komşumuzdun sen!

Çocukluğumun Beykoz’unda etrafı yüksek duvarlarla çevrili, korumalı, güvenlikli siteler yoktu.

Devlet katında çalışan üst düzey görevlilerden tutun da, varlıklı insanlar da iş adamları da mahalle aralarında mütevazı evlerde otururlardı.

Sokağınızda bir valiye, bir yüksek rütbeli subaya işine giderken ya da işinden dönerken bir başına korumasız rastlayabilirdiniz. Hatta vapurda, hatta otobüste, manavda, bakkalda bile.

En zenginler oturuyor diye bilinen sahilleri dantel gibi süsleyen yalıların bile kapısını çalıp pek ala denize girebilirdiniz.

Ben böyle bir muhitte büyüdüm. Çok renkli, çok kültürlü bir muhitte. Caminin imamıyla kilisenin papazının okul arkadaşı olduğu bir muhitte herkesin kendi olduğu, herkesin herkese saygılı olduğu bir muhitte büyüdüm.

Çocukluğumun geçtiği Beykoz merkezdeki Hacı Ali Bey Sokağı renkli insanların yaşadığı renkli bir sokaktı. Sokağımızı dik kesen panayır sokak bir numarada ünlü Mareşal nam-ı diğer “Kavaklı Fevzi” diye bilinen Fevzi Çakmak’ın yaşadığı ev yanmışsa da arsası oyun sahamız oluyordu.

Çocuk hafızamla hatırladığım kadarıyla oturduğumuz evin kapı numarası 39’du. Büyüklerimiz derdi ki yan komşumuz 37 numaralı evde meşhur Filibe Başkonsolosu Ali Şefik Bey oturmuştu. Ali Şefik Bey vefatına kadar o evde oturmuştu diye söylerlerdi.

Kimdi Bu Ali Şefik Bey? Nasıl bir komşuymuş? Sonradan öğreniyorum ki koskoca Filibe Başkonsolosu meşhur ittihatçı Ali Şefik Bey, aldığı 36 lira 51 kuruş emekli maaşının 10 lirasıyla meğer bu evde kiracı olarak oturuyormuş. Günümüz devletlularını görünce vay be dedim. Ali Şefik Bey’in oturduğu ev sokak arasında bahçeli bir evdi.

Büyüklerimden dinlediğim kadarıyla Ali Şefik Bey aslen İzmirliymiş. Nice Tulan ve Filibe şehirlerinde başkonsolosluk yapmıştı. Bu şehirlerde gösterdiği başarıları üzerine New York’a atanmış, orada da görev yapmıştı.

Ali Şefik Bey, siyasi görüşleri itibarıyla Jön Türk hareketinin içinde bulunmuş, bir ara Mizancı Murat’la Paris’te Sultan Abdülhamit’e şiddetli muhalefet yapmış, Hareket adlı bir dergi çıkarmıştır.

Ali Şefik Bey’in bu muhalif tavrı İstanbul’da saray çevrelerince hoş karşılanmaz.

Görevden alınarak Antalya’ya maarif müfettişi olarak gönderilir. Ardından Bitlis’e sürülür. Daha sonra da 18 ay hapse mahkum edilir.

Ali Şefik Bey, 1908’de ilam edilen meşrutiyetle serbest kalır.

İlk günler ittihatçı ve Jön Türk hareketinin içinde bulunan Ali Şefik Bey sonra onlardan ayrılır ve şu sözü söyler. “Bunlar Abdülhamit’i arattı bana.”

Ali Şefik Bey, bizim sokağımızın renkli simasıymış meğer. Ben kendisine yetişemedim ama tanıyanlardan dinledim. Şair, devrimci ve ittihatçı Ali Şefik Bey’i.

Bir diğer komşumuz Ali Şefik Bey’in oğlu Orhan Veli Kanık’ın yakın arkadaşı Halim Güzelson’du.

Halim Güzelson, tanıyanların anlatımıyla tam bir kitap kurduydu. Halim, dünyanın en küçük kitabevini kurmuştu. Kitabevi dediği elinde küçük kitap dolu çantaydı. Bulduğu her mekana sergi açar, kitap satardı. Halim, bu işi yedi yıl sürdürmüş, yüzbinlerce kitap satmıştı. Bir ara altına sepetli bir motosiklet alarak İstanbul’un her yerinde sergi açmaya başlamıştı.

Halim, yaptığı işi bir gazeteye şöyle anlatmıştı:

“Gecenin üçüne kadar çalıştığım olur. Günde en çok kitap satma rekoru bendedir. Nedeni de halkın ayağına gitmemdir. Benden en çok işçiler kitap alır. Eskiden öğretmenler de çok alırdı. Zamanla onların alışverişine kesatlık düştü. İşçiler en çok ilkokul kitapları alıyor. Toplumsal kitapların satışı gün geçtikçe artıyor. Şimdiye kadar bir buçuk milyon liralık kitap sattım. Benim ana malım halk a olan sevgimdir. Satış yaparken bir de hediye kitap veririm. Basının kitap okumasına önem verdiğim için sık sık Babıali’ye uğrarım.”

Halim Güzelson 17 Nisan 1967 Pazartesi günü Milliyet Gazetesi’nin Dış Haberler Servisi’nde yine kitap sergisi açar ve orada bulunan gazetecilere şu bildiriyi dağıtır.

 

1-Satışımız başlamıştır.
2-Gazetecilere yüzde 10 isteyene yüzde 20 indirim yapılır.
3-Her yurttaş kitapları inceleyebilir. Açıp, kesip okuyabilir.
Son madde: Hayırlı olsun.
İmza: 3 Balık Kitap Sergisi

 

Bu sergi Halim’in son sergisiydi. Sergi esnasında kalp krizi geçirerek çok sevdiği kitaplar arasında hayatını kaybeder. Bu güzel komşumuz, yaşam öyküsünü yazdığı bir şiirde bakın nasıl anlatıyor:

 

Öz Yaşam

“Onun adı Halim Şefik
Yapısı has mavi çelik.
1913’te doğdu.
İstanbullu’dur üstelik.

 

Doğru dürüst okumadı.
Girmedik iş de komadı.
On iki yıl gümrüklerde,
Kamyon plakası yazdı.

 

Hangi birini sayalım.
Camda kundurada çalıştı.
İşi sevdi ve alıştı.
Ekmeğini herkes ile,
Güle oynaya bölüştü.

 

Bir suçu var, ama yaptı.
Er geç cezasını çekecek.
Koca Tanrı dururken,
İnsan oğluna taptı.

 

Azıcı duralım burada.
Anası Naciye hanım
Her anıştı o dilberi,
Yüreciği paramparça.

Babası Ali Şefik.
Ozan, devrimci, jön Türk.
Ömrü geçmiş bu yiğidin,
Sürgünlerde, zindanlarda.

 

Hani, şair Ahmet Muhip Dranas “Fahriye Abla” şiirinde diyordu ya;

“Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla”

Meğer ne güzel komşularımız varmış çocukluğumun sokaklarında.

Ya şimdi sokaklarımızda durum ne?

Ona da siz karar verin.

Kalın sağlıcakla…

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER