Melih PERÇİN
  • 27/04/2016 Son günceleme: 27/04/2016 20:12
  • 9.727

Yedi sene bir ay oldu… Gün olarak yazacak olursak ikibinbeşyüzseksenbeş gün…

Seneler geçtikçe AK Parti iktidarının Muhsin Yazıcıoğlu davasının çözümü sürecinde, ne veya neler yaptığını kamuoyuyla paylaşması gerektiğini bende düşünenlerdenim. Çünkü Muhsin Yazıcıoğlu’nu sevenlerin akıllarında ve gönüllerinde iktidarın davaya müdahalesi ile ilgili birçok soru cevabını beklemektedir…

“Muhsin Yazıcıoğlu suikastını devlet içindeki derin çeteler işlemiş olabilir” açıklaması, ilk defa bir Başbakan Yardımcısı tarafından ifade edilmişti… Hâlbuki iktidar o güne kadar Ulaştırma Bakanı, İçişleri Bakanı, Başbakanlık Kriz Yönetim Başkanı, Kahramanmaraş Valisi, Kahramanmaraş Emniyet Müdürü, Adana Jandarma Bölge Komutanlığı, Kahramanmaraş Jandarma Alay Komutanlığı, Kayseri Valisi, Kayseri Emniyet Müdürü’nün hukuki ve idari sorumlulukları ile ilgili hiçbir işlem yapmamıştı… Ya mecliste iki defa kurulan araştırma komisyonlarına ne demeli… İki komisyonda davayı kapatmak için neler neler yapmadı ki… İktidar sadece bunlarla da kalmayıp davanın savcılarını da başka yerlere atayarak binlerce sayfalık, yüzlerce klasörlük davayı bir kez daha ortada öksüz bırakmış oldu…

İktidara yakın havuz medya kuruluşlarında, önce Ergenekon davasında gizli tanık olacaktı sonra çözüm sürecinde yaşasaydı akil insanlar arasında oda olurdu ve en sonunda da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a oy verirdi diye propagandalar, haberler yapıldı. Yakın zamanlarda ise Bir Diktatörlük Projesi olan Başkanlık Sistemi’ni Muhsin Başkan da desteklerdi diye haberler şimdiden çıkmaya başladı bile…

Muhsin Yazıcıoğlu’nun kendilerini ne çok sevdiğini anlatanlar, kendisine kardeşimizdi diyenler,  daha açık bir ifade ile Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu ve iktidar partisi olan AK Parti bu dava dosyası ile neler yaptığını en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşmalıdırlar… Aksi halde zaman uzadıkça (daha ne uzayacak 7 sene oldu) başta Yazıcıoğlu’nun ailesi olmak üzere, Büyük Birlik Hareketi’nin mensupları ve Alperenler iktidarı sorumluluklarını yerine getirmediği noktasında suçlamaya devam edeceklerdir. Bu insanları sizler, spor salonlarına, parklara, bulvarlara, sokaklara Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismini vererek rahatlatamazsınız…  Aslında cevap çok basit… 7 senedir biz bu konuda bunları bunları yaptık şimdi sonuna geldik demekten geçiyor…

Herkes gibi benimde 7 yıldır cevabını bulamadığım bazı sorular söz konusu…

- Helikopterin düştüğü yerin yakınındaki köylüleri kim tehdit etti?

- Helikopterin enkazına ilk olarak ne zaman ulaşıldı?

- Helikopterin düştüğü yer tespit edilmesine rağmen bilgi kirliliği yaratıp arama kurtarmayı kimler engelledi?

- Cenazeler kaldırılmadan önce savcıların ve olay yeri inceleme ekibinin gelmesi neden beklenilmedi?

- Helikopterden cihazlar neden söküldü?

- Muhsin Yazıcıoğlu’nun kullandığı iki telefonun sim ve hafıza kartlarını kimler çaldı?

- Helikopterin düşmesinde bölgedeki jetlerin bir etkisi oldu mu?

- Kaza Kırım ekibi, niçin bölgeye helikopterin kiralandığı şirketten bir yetkili ile birlikte gittiler?

- Helikopterin düşmeyip, sert iniş yaptığı ortaya çıktı. Hâlbuki kaza kırım ekibinin helikopter nasıl düştü sorusuna “ pilot kötü hava şartlarının ve sis yüzünden vertigo hissine kapıldı bu yüzden dağa çakıldı “ cevabını neden ileri sürdü?

- Kaza kırım ekibinin raporunda uçuş bilgileri ve hava hareketliliğini gösteren cihazların helikopterden çalınması ile ilgili neden bir satır bile yoktu?

- Gazeteci  İsmail Güneş çenesi kırık olarak telefon görüşmelerini nasıl yapabildi?

- Otopsi raporlarında neler saklandı?

- Pilot Kaya İstektepe ile hemen arkasında oturan Gazeteci İsmail Güneş’in kanlarında bulunan karbon monoksit değerlerinin normalin çok üstünde çıktığı halde Adana Adli Tıp Kurumu’nun raporunda bu durum neden yer almadı?   

- Helikopterlerin üzerinden uçuş yapan jetlerin pilotları ile Suriye’nin düşürdüğü jetteki pilotlar aynı kişiler miydi?

- Helikopter düştüğünde Genel Kurmay tarafından gönderilen radar kayıtlarının 4 dakika 47 saniyesinin kayıp olması ve neden bugüne kadar bu kayıtlara bir türlü ulaşılamadı?

Veriler arka arkaya sıralandığında suikast olduğu ortaya çıkan bu dava niçin oldubittilerle kapatılmak istendi?

Bu veya buna benzer soruların cevapları netleşmedikçe davayı kimsenin kapatmaya hakkının bulunmadığını ve davanın çözümünde en çok sorumluluğun da AK Parti iktidarında olduğunu bir kez daha hatırlamakta fayda bulunmaktadır…

25 Mart 2009 tarihinde kaybettiğimiz; çok yakından tanıdığım Muhsin Başkanımı bir kez daha rahmetle minnetle anıyorum…

Ruhu şad olsun…

Selam ve Dua ile

Yazarın Yazıları