Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Muhalefete, bir iyilik yapayım

“Son 10 küsur yıldan beri muhalefetin sözleri, halk tarafından niçin hiç ciddiye bile alınmıyor” diye bir araştırma yapmak istedim. Öyle yâ şu son 10 küsur yılın içinde, her seçimde muhalefet öyle güzel ve halkın en çok hoşuna gidecek, hatta yerine getirilmesi mümkün olmayan vaatleri veriyor. Bu aşırı ve süper hoş vaatlere rağmen, ayrıca edinilen “iktidar partisi mutlaka yıpranır” tecrübesine rağmen, mevcut iktidar hiç yıpranmıyor. Aksine her seçimde oylarını (%34’ten, %38, %42, %46 ve %47’lere) arttırarak görülmedik başarılar kazanıyor. Oysa muhalefetin seçim vaatleri, halkı ihya edecek ve kendisine koşturacak cinsten değil miydi? Buna rağmen bir puan bile artış olmuyor. Bunun sebeplerini araştırırken, çok ilginç ve şaşırtıcı verilere ulaştım. Birlikte mütalâada mutlaka yarar vardır. Bu araştırma, (eğer ibret alırlarsa) muhalefetin işine çok daha fazla yarayacak cinstendir…

Öncelikle; halk nazarında muhalefetin hiç inandırıcılığının kalmadığı, en önemli sebeptir. Yani “her kişiye, yüzer milyon nakit vereceklerini” bile vaat etseler, bu halk bunlara gülüp geçecek durumdadır. Adetâ, “yalancı çoban” veya o meşhur Erzurumlu TEYO EMMİ durumuna düşmüşler. Bu kadar “inandırıcılık erozyonunu” da, kendilerinin hazırladıklarını gördüm. Birkaç örnek verince, yaşı müsait olanlar zaten biliyorlar da, genç kardeşlerim “eyvallah hocam”, “gerçekten de haklıymışsın” diyecekler. Şöyle ki:

  1. 20 Şubat 1970, 1. Köprünün temeli atılıyor. Bu tarihlerde, iki kıta arasında karşıdan karşıya araba geçişleri Araba vapurlarıyla yapılıyordu. Üsküdar ve Paşabahçe araba vapur iskelelerine araba kuyrukları, 5-6 kilometreyi aşıyor, özellikle 15-20 saat kuyrukta bekleyen kamyoncular, ağlayarak isyan ediyorlardı. O günkü AP hükümeti bu köprüye karar verip temelini atınca, muhalefetin de bu gecikmiş gelişmeyi TAKDİRLE KARŞILAMASI gerekirken, bakın neler söylediler: O günkü CHP lideri Ecevit; “Bu iktidar, zenginler, ağalar ve kompradorlar için köprü yaptırıyor. Buna parti olarak tamamen karşıyız. Bu köprü yerine yüzlerce Hasta hane yapılırdı” vb… (Diğer partiler de aynıydı.) Köprüye olan müthiş ihtiyacı gören halk, bu söylemleri elbette bir tarafa yazmıştı ve sonraları çok iyi değerlendirdi.
  2. 1994 Yılından önceki yıllarda şu koca İstanbul, sadece su konusunda bile Kerbelâ gibiydi. Bizim semtimiz Bayrampaşa’da sadece Ç.ba günleri ve sadece gece 02:00-03:30 arası çamurlu su akıyordu. Boş su bidonlarımızı banyolara diziyor, saat kurup gece kalkıyor, İP gibi akan musluktan bulanık suları bidonlara dolduruyor, saatlerce bekletip durulduktan sonra, üstte kalan biraz durulmuş suyu (bulandırmamak için hortumla) ayırıyor, bir hafta idare etmeye çalışıyorduk. 2-3 Günde su bittiğinden, sokak başlarına gelecek su tankerleri için kuyruklara giriyorduk. Birçok zaman zorunlu banyomuzu, bakkaldan şişe suyu alıp yapıyorduk. Derken, R.Tayyip Erdoğan İst. Bld. Bşk. Oldu ve 8 ay içinde Istıranca derelerini 4 metre çaplı borularla İstanbul’a bağladı. Tüm emeği geçenlerden Allah cc razı olsun. Ancak aynı muhalefetin o müthiş yaygaralarını ve tepkilerini, şimdiki gençliğin duymasını isterdim. Efendim; “İstanbul’a su getirmek için, ormanda şu kadar ağaç kesilmişmiş. Bu olay bir ağaç katliamı ve bir cinayetmiş. Erdoğan Yüce Divanda yargılanmalıymış, asılmalıymış.” Vs. Bu mümtaz halk bunları da bir yere kaydetti ve her seçimde de gereğini yapıyor…
  3. 4 Ocak 1986'da da Fatih Sultan Mehmet köprüsü yapılırken de, aynı muhalefet aynı yaygaraları koparıyor. Hani “huylu huyundan vazgeçmez” derler ya, aynen öyle oluyor. Halk eskisi gibi değil, ülkenin ve kendisinin menfaatini çok iyi hesaplayıp, her seçimde de gereğini yapıyor…
  4. Ekonomi Prof.’ü olan Başbakan Tansu Çiller’e “..uluslararası düzeyde paramız kepazeye döndü. Lütfen üç sıfır (000) atın da biraz ferahlayalım” dendiğinde. “Enflasyon zaten azmış, tutulamıyor. Bir de sıfır atarsak, tamamen perişan oluruz” anlamında cevap veriyor. Oysa 01.01.2005 öncesi, AKP paradan altı sıfır (000 000) atmaya karar verince malum muhalefet, sözleşmişçesine karşı çıkıyor. Ve “bu adam (R.T.E.) ülkeyi kaosa sürüklüyor. Enflasyon tavan yapar, ekonomi mahvolur, eğer o 6 sıfır atsın, ben Taksim meydanında eşek gibi anıracağım.” Vb. Kara tablolar çiziliyordu. Şimdiki 20 TL.’mız, 2005 öncesi 20,000,000.00 TL olarak yazılıyordu. Tuvaletlere giriş 1 TL yerine, 1 000 000.00 TL idi. Oysa 2005 sonrası da çok başarılı bir düşük enflasyon sergilendi. Hiçbir problem de olmadı. Hiç kimse de anırmadı. Akl-ı selim halk bunları hep izliyordu. Ve her seçimde de onların yaygaralarına ve KURU-SIKI vaatlerine zerre kadar değer vermez olmaya, iyice alışıyor…
  5. Bir de bu günden örnek arz edeyim: 2014 Ortalarında Musul konsolosluğundaki 49 vatandaşımızın IŞİD tarafından esir alındığı öğrenilince, ana muhalefet lideri; “Oradaki gelişmeleri hükûmet görmüyor mu? Bu vatandaşlarımız esir alınmadan önce, onları niçin ülkemize getirmedi?” Vb. gibi saldırılarda bulunuyordu. Bu gün ise ŞAH FIRAT operasyonu, işte böyle bir tehlikenin istihbaratı ve bu saldırılardan sonra da Türkiye ile pazarlıklar ve köşeye sıkıştırmalar olacağı istihbaratı alınınca, bu operasyon yapıldı. Ana muhalefet lideri, önceki sözlerine göre; “..hah, şimdi hükûmet uyanık davrandı. Tehlikeyi önceden sezdi ve oradaki 38 askerimizin canlarını emniyete aldı. Kutlarım” demesi gerekirken, “Oradaki askerlerini korumaktan âciz ve Suriye içindeki vatan toprağını terk eden bir hükumet” gibi âdî yakıştırmalar yapıyordu!…
  6. Elbette yüzlerce örneklerle muhalefetin hırslı tutarsızlıkları ispat edilebilir, fakat hem anlayana bu kadarı da yeter, hem de köşe yazı sınırlarını zorlamayalım…

Evet, elbette tüm icraat ve olaylar halk tarafından çok yakından takip ediliyor. Muhalefet bu hırslı tutarsızlıklarına, gaz kesmeden İNATLA devam ediyor. 7 Haziranda da bu güzide ve akl-ı selim halk, elbette yine gereğini yapacaktır, inşaallah…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

3 adet yorum var

  1. kendini ne sanıyorsun da tiyolar veriyorsun efendi. kopyala yapıştır yaparak yazar olunmuyor. yalana iftiraya hırsızlığa karşı mümince bir duruş sergilemeyip haksızca ithamlarada bulunduğuna defaatla şahitim, ahirette de şahit olacağım. hırsızın hiçmi suçu yoktu yani… biraz da bu konuda kopyala yapıştır yapsaydın keşke…

  2. RÜYA… Meğer biz 17 aralığa kadar çok uzun bir rüya görmüşüz; Darbeciler yokmuş, Başörtülü kızlar birilerinin vesayeti ile rektörlere kovdurulmamış, okullardan atılmamışlar, Evladının yemin törenine başörtüsüyle anneler sokulmadığı yalanmış, Başörtülü yaşlı kadın protokoldan kovulmamış, Okullarda birinci gelen başörtülü kızlar ödül törenlerinden kovulmamış, Namaz kılan resmi insanlar görevlerinden atılmamışlar, annesi hanımı başörtülü olan memurlar resmiler görevlerinden kovulmamışlar, Hacca veya Umreye giden kaymakamlar valiler doğuya sürülmemişler, Birileri “kızlarınıza namazı değil baleyi öğretin” diyenler olmamış, Polisler koydu denilen paralar polislere değilde, sahiplerine verilmemiş, malum şahıs çıktığı gün; “bütün cemaatler tarikatler yok olacaklar kökünü kazıyacağız.. tayyip erdoğanlar Abdullah güller yıkılacak” diye bas bas bağıran perinçekte dışarıda, daha neler neleeerrr.. bu örneklerin tamamını buraya sığdırmak imkansız bu kadarı yeterde artar. Bütün bunları yapanların sebep olanların hepsi dışarıda meğer biz rüya görmüşüz bütün bunlar olmamış olsaydı Sn. Yazar yazardı zaten evet bende itiraf ediyorum hakkaten çok uzun bir rüya görmüşüz. Allah razı olsun Sn yazarın sayesinde uyandık.

  3. RÜYA 2. Meğer apo kandil pkk kck masummuş, Askerlerimizi Polisimizi Öğretmenimizi Mühendisimizi Şehit etmemiş, Otobüsleri yakıp serap kızımızı yakarak öldürmemiş, Mavi çarşıyı yakarak 13 kişiyi öldürmemiş, rastgele her yere bomba koyup insanlarımızı öldürmemiş, canlı bomba olup karakollara saldırıp Polislerimizi yaralayıp ölüdürmemiş, Meğer bunlar ne kadarda masumlarmış silahlı terör örgütü değillermiş Sınırlarda karakollarımızı basıp Askerlerimizi Şehit etmemişler, haraç vergi toplamamışlar yol kesip kimlik kontrolleri yapmamışlar. zaten bu yüzdende hemen hemen çoğuda hapislerden salındı Demekki biz çok uzun bir rüya görmüşüz. Sn yazardan Allah razı olsun yazılarıyla bizi uyandırdı. Yoksa daha çoookk.. uyuyacaktık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER