Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 26/11/2013 23:11
  • 8.961

Çoktandır, Türkçe üzerine bir şeyler yazmadığımın farkına varmam için bizim Erdem’in bana“Baba muazzam ne demek?” sorusunu yöneltmesini beklemem gerekiyormuş.

Ben ki bu güne kadar yapmış olduğum bütün blog, site ve diğer İnternet ortamı çalışmalarımda Türkçe kullanımını teşvik eden, bunu görsel anlamda da bir duyuru olarak sunan biriyim, elbette ki bu duruşumuzu devam ettirmemiz gerekmekte. Ne yazık ki günlük hayat koşturması içinde iken yazdığımız yazılarda, daha sonradan fark etmekteyim ki birçok Türkçe dışı kelimeleri de serpiştirmişim.

 
Eğer ki bir toplumu bölüp, parçalamak istiyorsanız onu din, dil gibi ulvi değerlerden uzaklaştırmanız yeterli. Yoksa topa, tüfeğe, füzeye gerek yok. Hele ki devir çılgınlık mertebesine ulaşmış bir İnternet Devri ise vah ki vah halimize. Ondan sonra gelin çocuklarınıza, muazzam, kafi, cüzi, maksat, devran, hasbelkader ne anlama gelmekte anlatın durun izaha!!!! Çalışın. Gel şimdi buradan yak, ya çocuk “İzah ne demek baba?” sualini!!! sorarsa?
 
BEYKOZ AYNI BEYKOZ!
Zaman, zaman vakit bulduğum anlarda Beykoz’u dinlemek istiyorum! Ancak bu dinleme hadisesi konuşmaları, gürültüsü anlamında anlaşılmasın. Ben Beykoz’un sessiz halini dinliyorum. Bunun için en ideal yöntem de yürümek, koşmak, yani spor yapmak. Sabah erkenden Paşabahçe’den yola çıkıp sahil yolu ile Beykoz Çayırına ulaşıp, 940 metrelik parkurda 3-5 tur atıp sonrasında Paşabahçe’ye eve geri dönme olayını sıklıkla yaşamaya başladım. İşte o anlarda dinlemekteyim Beykoz’u …kah sahildeki banklara bir-iki dakika oturup ufuklara bakarak dinlemekteyim, kah Onçeşmeler’e gidip akmayan suyunu akarken hayal edip onun musiki makamındaki akış sesini hayal ederek dinliyorum.
 
Sessizliği dinlemek derken bu cümledeki ilham kaynağım Rahmetli Abdurrahim Karakoçüstadım olmakta. Onun bir şiiri var ki beni duyduğum, okuduğum ilk andan itibaren beni derinden etkilemiştir. “Suları Islatamadım” gelin şimdi dünyanın en büyük fikir adamlarına, filozoflarına çağrıda bulunun da açıklasın bu cümleyi. Sular nasıl ıslatılır? Su ıslanır mı? Islatılan su ne hal alır? Islak su nasıl kurutulur? Öylesine değişik sualler yöneltmek mümkün ki? Tabii ki bunların cevabını verebilecek bir babayiğit de olmalı değil mi? Velhasıl Beykoz aynı Beykoz…Yaz’ı ayrı, Kış’ı ayrı bir Beykoz profili yansımakta.
 
YENİ BİR BEYKOZ KURMAK LAZIM!
Beykoz İlçe sınırlarında ne zaman bir yürüyüş anı yaşasam rastladığım dostlarım, tanıdıklarım şu suali yöneltmekte; “Ne olacak bu Beykoz’un hali?” burada bahse konu olan Beykoz, Beykoz İlçesi değil, Beykozspor.. ismi lazım değil yine bir Beykozspor muhabbetimiz esnasında karşımdaki muhatabım bu konuda ilginç bir yaklaşım sergiledi, öneri getirdi, ben de bu öneriyi kamuoyu araştırması edası ile kendi muhataplarıma sordum. Efendim olay şu demekteki akıl danem “Yeni bir Beykozspor kurmak lazım?” nasıl yani dediğimde. “Senin bunu kamuoyuna yansıtmadığın hata, hatta nasıl da aklına gelmedi anlayabilmiş değilim!” dedi.
 
“Yahu lafı eveleyip geveleme be adam anlata bileyim aklıma gelmedik çözümü?”
-Bak kardeşim önümüzde bir İstanbulspor örneği var. Yani İstanbulspor A.Ş.Takımı TFF 3.Liginde yani profesyonel ligde mücadele ederken, onunla aynı renklerde olan, aynı armaya sahip bir İstanbulspor Kulübü diye de bir yapı yok mu? Hatta Beykoz 1908 A.Ş. ile bu sene aynı grupta değil mi?
 
“Eee, ne var bunda?”
-Yahu kardeşim Beykoz 1908 A.Ş. ya da Beykozspor Kulübü Derneği bu durumda iken, bunca borç-harç içinde iken, kimse destek olmaz iken, mevcut Başkanın da bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok iken kurarsın bir Beykoz Gençlik Kulübü adı altında aynı renkte, aynı armada ismi o şekilde geçecek bir yazıda olan arma ile olay biter. İşte bu andan sonra akla kara çıkar ortaya. Hani Beykozspor Yönetimini isteyen adaylar vardı ya! Hani bana bu kulübü verseler 3-5 senede uçururum diyenler var ya! Gelir bu yeni kulübe Başkan olur hayalini gerçekleştirir, hem de Beykoz’u şaha kaldırır!
 
“Yahu arkadaş bu iş için de para lazım, tesis lazım, o lazım bu lazım sen gerçekten de samimi mi söylüyorsun?”
 
-Hani Beykozspor’u çok sevdiklerini söyleyenler var ya bir defalık üyelik giriş aidatı olarak en az 100 lira verseler bu başlangıç için yeter. Yani 100X1000 kişi ile ilk sermaye konulur, ardından yönetimde görev almayı düşünen hali vakti yerinde iş adamı, esnaf, doktor ya da her ne meslek erbabı var ise onlarda kendi gücü kuvvetince en azından 1000 lira koysalar. Her halde ilçeyi yönetenler, yerel idareciler de bu yeni yapılanma için kesenin ağzını açıp, kısacası artık hiçbir bahaneye sığınmayıp sponsorlar vasıtası ile Beykoz Gençlik Spor Kulübüne maddi kaynak bulsalar…kulüp merkezi olacak yeri de tahsis etseler, tesis mi? Şimdi sen sormadan cevaplayayım,  zaten Beykoz Stadının Beykoz Belediyesi Kontrolünde, yetkisinde olduğu bilinmekte gösterirsin orayı olur biter.
“Senin bu önerilerin kulağı tersten, kafanın arkasından dolanıp göstermeye benzemiyor mu?”
-Varsa başka önerin hadi sen söyle? Bunca yıllık Beykozspor Sevdalısı diye geçinen sen değil misin?
Allah, Allah nereden çıktı bu öneri…işin tuhafı bizim Beykozspor ile ilk tanıştığımız dönemlerde Kulübün resmi adı-Beykoz Gençlik Kulübü- diye geçmekte idi.İki ayrı Beykozspor! Yani iki ayrı İstanbulspor gibi! Peki ancak ben 1 yıl süre ile her ay 100 lira bağışlayayım diyorum da, bunu yapacak 1000 kişi ya da 500+ paralı, iş güç sahibi, hali vakti yerinde 20-30 kişi çıkar mı bu Beykoz’dan?
Yazarın Yazıları