Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 19/04/2009 00:11
  • 15.488

MİT ve Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın hazırladığı raporda “ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) ve ÇEV (Çağdaş Eğitim Vakfı) vakıflarının Dünya Kiliseler Birliği’nden yüklü miktarda yardım aldıkları, vakıfların üst düzey yöneticilerinin vakfa yapılan yardımları burs adı altında kendi yakınlarına havale ettikleri, yurt dışında faaliyet gösteren yasa dışı örgütlerden bağış adı altında para aldıkları” gibi iddialara yer veriliyor. Özellikle Amerikan Protestan Mezhebi’ni yaygınlaştırmaya çalışan yabancı kuruluşlar ile aralarındaki para akışının miktarları tarihleriyle veriliyor. Ve Türkan Saylan bu yardımları inkar edemiyor!

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın hazırladığı rapordaki en çarpıcı ayrıntı ise ÇYDD ve ÇEV’in “Atatürkçülük ve irtica ile mücadele gibi maskeler altında misyonerlik faaliyetleri yaptıkları” iddiası. Her iki kurumun raporunda da Amerikan Board (American Board of Commissioners for Foreign Missions) adında bir kuruluşun ismi geçiyor.

Bu örgüt hakkında biraz araştırma yapınca çok çarpıcı sonuçlara ulaştım. “Bu ülkede bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz” deme küstahlığını gösterebilecek kadar çizmeyi aşabilen Türkan Saylan’ın bu cesareti nereden aldığını net bir şekilde ortaya koyan cinsten bir araştırma benimkisi. Şunu en başında ifade etmeliyim ki Türkan Saylan’ın Ergenekon’un neresinde olduğundan çok, başkanlığını yaptığı dernekler ve kurumlar vasıtasıyla nasıl bir misyonun peşinde olduğunu kaynaklar ışığında anlatmaya çalışıyorum.

* * *

Amerikan Board Misyonerlik Örgütü 1810 yılında ABD Boston’da kurulmuş ve kısa süre içinde birçok ülkede faaliyete başlamış. İlk olarak bıyıkları bile terlememiş iki genç temsilci Pliny Fisk veLevi Parsons, Şubat 1819’da Amerikalı gemici Yankeler’in alkışları arasında İzmir rıhtımındanOsmanlı topraklarına ayak basıyorlardı. Andover Misyonerlik Koleji’nde bu vazife için yıllarca eğitilen bu iki öncü misyonerin yapacakları ilk iş ellerine verilen talimatta da açıkça belirtildiği gibi misyonerlik için yeni alanlar, yeni tarlalar tespit etmek, bir ön çalışma ile bölgedeki halkın dini, siyasi, sosyal, ekonomik ve ahlaki durumlarının bu faaliyete müsait olup olmadığını Boston’dakiAmerikan Board’ın  merkezine rapor etmekti. Onlara iki hedef gösterilmişti: Müslümanlar ve Yahudiler! Ancak bu hedefin arkasında görünmeyen bir büyük hedef daha vardı. Levi Parsons, Şubat 1819’da İzmir rıhtımından karaya ayak basar basmaz Boston’daki merkezine yazdığı ilk raporunda bunu gayet açık ifade ediyordu: “İzmir’e geldikten sonra içimdeki güçlü günah İmparatorluğu’nu (Osmanlı’yı) yıkmak için var olan duygular bir kat daha arttı”.

Amerikan Board misyonerleri Osmanlı İmparatorluğu’na ilk olarak 1819 yılında yukarıda anlatıldığı gibi adım atmış, kısa sürede neredeyse imparatorluğun tamamında din, eğitim, sağlık gibi alanlarda çalışmalara başlayarak dört bir yanı milliyetçilik akımlarıyla adeta bir cadı kazanı gibi kaynayan imparatorlukta inanılmaz bir teşkilatlanma kurmuştu.

Amerikan Board misyonerleri hedefe kolay ulaşabilmek için kurumsallaşmak gerektiğini ve bunun içinse kusursuz bir organizasyon ve örgütlenmenin vazgeçilmez olduğunu iyi biliyorlardı. Bu perspektifte çalışmalarını yürüten örgüt ülkeyi, Karadeniz ve çevresini kapsayan Karadeniz Misyonu, Batı Türkiye Misyonu, Doğu Türkiye Misyonu, Avrupa Türkiyesi Misyonu, Kürtleri hedef alan Asur Misyonu (Diyarbakır ve çevresi), Nasturi Misyonu (Güneydoğu Anadolu), Suriye Misyonu (Şam ve çevresi) gibi çeşitli misyonlara bölmüştü. Bu muazzam örgütlenmeyle ülkenin dört bir yanında inanılmaz bir faaliyet içine giren Amerikan Board Misyoner Örgütü o kadar ince çalışmış ki, 1819’dan 1893 yılına kadar 1317 misyoner görev yapmış ülkemizde. Bu sürede 3 milyondan fazla İncil ve 4 milyondan fazla da misyonerlik faaliyetlerini destekleyen ve özendiren kitaplar dağıtmışlar.

Amerikan Misyoner Örgütü Boston Merkez Sekreteri Judson Smith, 1893 yılında, “çok şükür, Çanakkale ve Akdeniz kıyılarından Rus sınırına ve Karadeniz’den Suriye  sınırına  kadar, Türkiye’nin hemen hemen bütün kent ve köylerine erişebildik”  diyordu.

Bugün ülkenin en güvenilir iki kuruluşu MİT ve Genel Kurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın düzenlediği raporlar ülke gündemini allak bullak etti. Bu raporlara göre Türkan Saylan’ın Başkanlığını yaptığı ÇYDD ve ÇEV vakıfları Dünya Kiliseler Birliği’ne bağlı Amerikan Board Örgütü’nün misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağını oluşturuyor. Bu misyoner örgütlerininTürkan Saylan’ın Başkanlığını yaptığı ÇYDD ve ÇEV’i desteklediğini ve finanse ettiğini söyledik ya;ÇEV’in ikinci başkanı kim biliyor musunuz? Şener Eruygur.

Size daha çarpıcı bir şey söyleyeyim; ÇYDD ve ÇEV’e düzenlenen operasyonlar MİT ve ÖKK (Özel Kuvvetler Komutanlığı) raporları sonucunda gerçekleştirildi.  

MİT Raporu’nda Başkanlığını Türkan Saylan'ın yaptığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği hakkında,Atatürk İlke ve İnkılâplarını kalkan olarak kullanıp, birçok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından yardım aldığı, hiçbir yasal dayanağı olmadan kamuoyuna kendisini Sivil Toplum Kuruluşları Birliği olarak tanıtan çeşitli dernek ve vakıflarla işbirliği içerisinde oldukları yönünde yapılan ihbarlar sonucu denetime tabi tutulduğu belirtiliyor. Bu örgütlenmenin depremzedeleri suistimal ederek misyonerlik faaliyetlerinde bulunduklarına özellikle dikkat çekiliyor.

ÇYDD’nin dil kursu adı altında Samsun ve Ordu’nun köylerinde misyonerlik yaptığının belgelendiğini, savcılığın yaptığı soruşturma sonucunda “dil eğitmeni” olarak gösterilen yabancı uyruklu üç kişinin misyoner derneğine kayıtlı olduğunun ortaya çıktığını elbette bilmiyoruz. Zira Kartel Medyası bunları yazmaz!

Tüm bu faaliyetlerin arkasındaki örgüt yabancı değil: Amerikan Board Misyoner Örgütü… Tam190 yıldır aramızdalar… Kimi zaman Atatürkçü, kimi zaman laik, kimi zaman anti-laik, bazen de darbeci olarak.

Yazarın Yazıları