““Vatanını sevme” şeklinde idrak edilen milliyetçiliğe elbette hiç kimsenin bir sözü veya bir itirazı olamaz.
”
Ancak, “kendi ırkını üstün gösterme gayreti içinde” olan bir milliyetçilik anlayışı, tamamen yanlış ve çok tehlikelidir. Bunun adı da ırkçılıktır…
Irkçılık; en hafif tabiri ile bir kavmin diğer kavimden, kendisini de daha üstün görme hastalığıdır. Irkçılık illetini insanlığa bulaştıran unsur ise; maddeci ve inkârcı felsefedir. İnsanlığa hızla bulaşması ve yayılması ise Fransız İhtilalı ile başlar. Yani ırkçılık hastalığı İslâm âlemine hariçten gelen bir hastalıktır.
Ülkemizde ise ülkemizi bölmek için uğraşan şer güçler tarafından tahrik edilerek, sadece ‘İslâm bilinci çok zayıf olanlar’ tarafından kabul görmektedir.
Hatta ülkemizi tökezletmek için, bilinçli bir şekilde teşvik edilmektedir.
Bu, ırkçılık türündeki milliyetçilik, Yüce Dînimiz tarafından çok net bir biçimde, hem Kur’ân-ı Kerim Âyetleriyle ve hem de Hadîs-i Şeriflerle MEN edilmiştir. Hattâ “Kâinâtın efendisinin SAV, ırkının üstünlüğünü düşünmenin” bile tamamen yasaklamış olması, çok anlamlıdır.
Çünkü; sosyal hayat bakımından da çok ciddi husûmet ve kargaşa vesilesidir.
VEDÂ HUTBESİNDEN BİR ÖRNEK:
“Ashabım! Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır ve hepsi ayağımın altındadır.
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır…” ..Mesaj çok net, değil mi?
- Hal böyle olduğu halde:
Kürt kardeşlerimizin büyük bir yoğunlukla yaşadıkları Güneydoğu dağlarına “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” yazmak acaba ne anlama geliyordu?
Cevap: Sosyologlar, psikologlar, din âlimleri, siyasal bilimciler vd. araştırmacılarca, “Kürt kardeşlerimizin büyük bir yoğunlukla yaşadıkları Güneydoğu dağlarına NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE yazmak, kargaşanın fitilini ateşlemek anlamına geldiği” şeklindedir ve tamamen mutabıktırlar.
Yani, Türk Türklüğü ile veya Kürt de Kürtlüğü ile neseben övünebilir, fakat yekdiğerlerini TAHRİK edercesine davranışlarda bulunmak, tamamen yanlıştır.
Böyle bir tartışmanın başlatılması, diğer ırkların da “NE MUTLU KÜRDÜM, ARABIM, ÇERKEZİM, LÂZIM diyene” vs. diye haykırma hakkına sahip kılar.
Sonrasını tahmin etmek için KÂHİN olmaya gerek yok. Zaten sonrası da bir belgesel olarak, güneydoğuda yarım asırdan beri yaşanıyor…
- İşte bu kargaşaların olabileceğini bilmek, İslam dinine has bir özelliktir ki, bunu yukarıda ifade etmiştik.
Bir de Bediüzzaman Hz. İslâm’ın muasır mümessili olduğundan, bu tehlikeyi tâa o zamanlarda fark edip, engel olmaya var gücüyle çalışmıştır. Bediüzzaman Hazretleri, milliyetçiliği, ırkçılıktan ayırt etmek için, milliyetçiliği müspet ve menfi olmak üzere iki kısma ayırıyor.
- Menfî ve Müsbet milliyetçilik:
“Fakat fikr-i milliyet iki kısımdır: Bir kısmı menfidir, şeâmetlidir (Kötü ve Uğursuzdur), zararlıdır. Başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine adâvetle (düşmanlıkla) devam eder, müteyakkız (sürekli tetikte) davranır. Şu ise, muhasamet (Kavga ve düşmanlığa) ve keşmekeşe (kargaşaya) sebeptir. Faşizm ve ırkçılık bu manayadır. İslam dininin şiddetle yasakladığı zararlı milliyetçilik budur…
Müsbet Milliyetçilik: Müsbet milliyet, hayat-ı içtimaiyenin ihtiyac-ı dahilîsinden ileri geliyor. Teâvüne (yardımlaşmaya), tesanüde (dayanışmaya) sebeptir; menfaatli bir kuvvet temin eder, uhuvvet-i İslâm’iyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur."
Yani milliyetçilik duygusu insanlar arasında bir dayanışma, bir yardımlaşma, bir kuvvete sebebiyet veriyor ise İslam ve insan kardeşliğine zararı dokunmuyor ise bu duygu müspet ve zararsızdır. İnsanın milliyeti, inancına bir kalıp, bir kılıftır. Değerli olan kılıf ve kalıp değil, kılıf ve kalıbın içindekidir, yani İslâm’dır…
Kur’ân-ı Kerim: “Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık… Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız. Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.)” (Hucurat Sûresi, 49/13) Buyuruyor…
Allah cc. böyle buyuruyor ise gerisi teferruattır…
Evet dostlarım, görüldüğü gibi bu milliyetçilik konusu, “..kırk küsur partiden bir tanesi de milliyetçi olsun” diye düşünülerek, geçiştirilecek bir konu değilmiş.
- Her birimizin, ebedî ve sonsuz olan Âhiret hayatımızı mahvedecek derecede çok ciddi bir konu imiş meğer. Değil mi?…
İşte bu ciddi tehlikeyi fark ettikten sonra, asla siyaset adına değil, sadece Dünya ve Âhiret hayatımız adına sizlerle paylaşmak istedim. Benden günah gitti. Sizler de sevdiklerinizle paylaşarak, müsterih olabilirsiniz…
Türk İslam Ülküsü ve Milliyetçiğliği iyidir Raif bey kötü olsaydı Rahmetli Muhsin başkan Türk İslam Milliyetçisiyim Ülkücüsüyüm demezdi.Tabi sizin derdinizin Milliyetçilik olmadığını Milliyetçi oyların yükselişte olduğu akp nin oylarının düşüşte olduğunu idrak ettiğiniz için bu yazıyı kaleme almak mecburiyetinde kalıyorsunuz ama ülkemizde menfi milliyetçiliğin alasını akpnin yaptığınıda görmenizi isterim ayrıca örnekte veriyorsunuz ama birilerine göre paralelci örnek veriyorsunuz size çok kızarlar benden uyarması.
MHP nin oyları yükseldikçe birilerinin uykuları kaçmaya başladığı zaten siyaset sahnesinde biliniyor, sn. yazarda da oldukça rahatsızlık yapmış ki bu yazıyı yumuşakta olsa yazmaya mecbur kalmış ama ne yazarsanız yazın ne derseniz deyin gelecek zamanlar Allahın izniyle bu Ülkeyi parasal zenginliğiyle değil Topraksal zenginliğiyle sevenler kazanacaklar.
SA. Yazıdaki tesbitler; Dînî, İlâhî, Fıkhî tesbitlerdir ve asla yanılmaz bir ŞABLON ve MASTAR gibidir. Kimler üzerinde örtüşüyor ise onlar vebal altındadır. Bir okuyucumun dediği gibi akp de müstesna değildir. Kötü hava şartları hakkında uyarı yapan metaorojoji uzmanına kızılmaz ve suçlanamaz. Dileyen ciddiye alır, vebalden kurtulur. Dileyen vebalini de üslenir. Su-i ZAN yaparak günahlarımı alanlara da şükranlarımı arz ediyorum. Benim dünyevî (hele hele siyasî) hiçbir kaygım yok… Kardeşlerimin bilmesini istedim.
Sn Yazar abimiz; ne benim yazımda nede Nizamettin beyin yazısında akp den hiç bahsedilmemişken sizin “akp müstesna değildir” demenizin sebebi zaten kaygılı olduğunuzu ele veriyor. Elbette yazınızda doğrular var buna itiraz etmem. ancak, genel olarak değerlendirdiğimizde kaygı ağır basmış.
Sn Abdullah Kul kardeşimizin, daha bilinçli ve daha dikkatli olmasını dilerim. Bakınız, “..nede Nizamettin beyin yazısında akp den hiç bahsedilmemişken …” diyerek ve Nizamettin beyin yorumunu da DELİL göstererek, bir suçlama yapıyor. Oysa Nizamettin beyin yorumunun 4. satırında “..akp nin oylarının …” ifadesi aşağıdadır ve gayet açıktır… Kişilerin burnunun ucunu dahi görmeden başkalarını suçlamaya odaklanması, hiç de şık bir davranış değildir. ÖNCELİKLE “İslâm’ın İYİ NİYET ve HÜSN-Ü ZAN prensibi hepimize lazım” der, Hayırlı cumalar dilerim…
Sn yazar büyüğüm.. ben Nizamettin beyin yazısını okuyupta anlamayacak biri değilim. orada, akp den bahsedilmiyor “milliyetçi oyların yükselişte akp nin oyları düşmekte” diyor ancak sizin buna cevap niteliğinde yazmanız Milliyetçilikle ilgili yazınızın müsbet tarafını maalesef bitirip siyasi bir analize dönüştürmüştür ben bunu eleştirdim. Ayrıca size yapılan eleştiriyi neden? bu yorumumuza suçlama diye ağırlaştırıyorsunuz? yani her yazınızın altına yıkama yağlama yapmamızı beklemeyin! elbette eleştireceğiz siz bunu hakaret kabul etmeyin. haksızlık yapmış olursunuz. o zaman yazınızı okumayalım.
Devam… Sn Yazar aslında sizin elinizde Risale’i Nur gibi elmaslar var siz onlardan örnekler yazın bizde okuyup istifade edelim eğer yazılarınızı siyasete bulaştırısanız o zamanda o elmasları bazı insanlar cam kırıkları olarak görür ve istifade edemez. Bize, yorumlarımızı beğenmeyip kızabilirsiniz ama eğer biz okumazsak değerlendirmezsek yanlış gördüklerimizi dostça tenkit etmezsek o zaman yazılarınız seyircisiz maça benzer bunu unutmayın. Sizinde Cumanız mübarek olsun.