Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Mili Piyango zenginlerinin acı akıbetleri

Ana haber bültenlerinde hep beraber izliyoruz.

Diyanetin gayet net; “Piyango İkramiyesi Kesinlikle HARAMDIR” fetvasını bile bile ve Corona kurallarını eze eze, yüzlerce metre uzun kuyruklarda bekleyenler, sözde Allah’ı kandıracaklarmış gibi “..bana çıkarsa cami yaptıracağım. Hayır kurumlarına vereceğim. Yoksullarla paylaşacağım.” Vs. vaatlerde bulunsalar da bu güne kadar kazanan hiç birisi, bu vaatlerini tuttuğu görülmemiştir.

Sonra da; önceden de bildikleri “Haram para ile hayır olmaz” fetvasına yapışıyorlar…

İşte Mustafa Savgan: 1982'de 30 milyon liralık büyük ikramiyeyi tutturdu. 1984'te 15 milyon lira 1987'de ise 2 milyon lira kazandı. Üst üste gelen zenginlikten sonra; 12 Aralık 2014 tarihinde, yoksulluk nedeniyle kaldığı bir yakının evinde hayata gözlerini yumdu.

Mustafa Savgan büyük ikramiyeyi kazanınca ilk iş karısını boşadı. Yaptıklarını da şöyle anlatıyor: “Paralar eşime kalmasın diye onu annesinin yanına gönderdim ve bol harcamaya başladım. 150 memurun maaşını, 2 ayda yiyordum. Paralar suyunu çekince Cağaloğlu’nda bir handa hem gece bekçiliği, hem de ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım. Sevgi olmadan para hiç bir işe yaramıyor.” ..demişti ölmeden önce…

AHMET SARI'NIN ÂKIBETİ: Afyon Karahisar'ın Dazkırı ilçesi Akyarma köyünde doğan şu anda 82 yaşındaki Ahmet Sarı'nın, aldığı çeyrek bilete 1964 yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye vurdu. Milli piyango ikramiyesi ona da hayır etmedi. Parası suyunu çekti, başlattığı koyun ticareti battı. 50 yıl önce piyango kazanana kadar güzel bir hayatı olduğunu anlatan Sarı, şunları ekliyor: "Para da bitince geçimsizlikler olmaya başladı, eşimden boşandım. Hiç param kalmadı, bakıma muhtaç oldum. Torunum beni huzur evine getirdi. Bana dışarıda kimse bakmadı. Ben de 4 yıldır buradayım. Şimdi sadece yaşlılık parası alıyorum."

MEHMET SARIOĞLU'NUN HAZÎN SONU: Denizli’nin Sarayköy ilçesine bağlı Tırkaz köyünde 40 yıl önce Milli Piyango biletine büyük ikramiye çıkan Mehmet Sarıoğlu'nun hayatı da haram para yüzünden tepe taklak oldu. Bir anda zengin olan Sarıoğlu, iyi bir hayat yaşamaya başladı. Paralar suyunu çekince Sarıoğlu da üç kuruşa muhtaç hale geldi. Yeşil karttan faydalanmaya başlayan Sarıoğlu, devletten aldığı yaşlılık maaşıyla geçimini sürdürürken, kısa bir süre sonra evi de yandı. Köylüler aralarında topladıkları paralarla evi tamir ettirdi. Kimsesi olmayan Sarıoğlu bu evde ölü bulundu. Sarayköy Devlet Hastanesi’nde yapılan otopside, Sarıoğlu'nun donarak öldüğü belirlendi.

ORHAN ULUSOY'IN ÂKIBETİ: 1984 yılında aldığı bilete 7 milyon lira isabet eden Orhan Ulusoy’un huzur içindeki hayatı 3 sene içinde kâbusa döndü. İşleri ters gitmeye başlayınca kızı evden kaçtı. Oto yedek parça dükkânı bulunan ve minibüsçülükle uğraşan, parayı soğan ve fasulye işine harcayan Ulusoy, 3 yıl içinde iflas etti. Ulusoy, Hiç rahat bir yaşantım olmadı; bir arkadaşım ‘bu para sana felâket getirir’ demişti, dediği gibi çıktı. Bir kızım evi terk etmişti. Psikolojim de alt üst oldu.” diyor.

AYHAN YALÇINKAYA’NIN AKIBETİ:

Edirne’de 11 yıl önce Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi kazanan Ayhan Yalçınkaya, zengin olunca ilk işi memurluğu bırakmaktı. Parayı bulunca hayatının değiştiğini belirten Ayhan Yalçınkaya da, huzurunun bozulduğunu, çok kötü günler geçirdiğini ve Milli Piyango bileti aldığı için bin pişman olduğunu söylüyor.

NURETTİN ÇINAR’IN AKIBETİ:

Evli ve 3 çocuk babası olan Nusrettin Çınar da piyango zedelerden. Kendisine 90'lı yılların başında Milli Piyango’dan o zamanın parasıyla 6 milyar lira çıktı. Önce yurt dışına giden Çınar, kendisine bir şehirlerarası otobüs şirketi kurdu. İşleri iyi gitmeyen Çınar, 1995 yılında iflas etti. Çınar yaşadığı olayları kendi ağzıyla şöyle özetledi:

“Sefa çok kısa sürdü. 70 milyon kişinin verdiği paralardan, bir iki kişi yararlanırsa böyle olur. Hepsinin gözü var üstünde, elbette hayrı olmaz. Sonradan araştırdım, kimseye hayır getirmemiş.” Şimdi tamamen işsiz olan Çınar, sefaleti yaşıyor…

AHMET BAYRAM KENDİNİ ASTI:

Erzurumlu Ahmet Bayram'ın hayatı; 2005 yılbaşında çeyrek biletine büyük ikramiyenin isabet etmesiyle bir anda değişti. Parasıyla ilk iş olarak kendisine peruk alan Bayram, İstanbul'a yerleştikten sonra eşini de boşadı. Kendisini gece hayatına veren Ahmet Bayram, bir süre sonra gece kulübünde tanıştığı bir kadınla(!) evlendi. 5 aylık hamile olduğu öne sürülen bu kadından da bir çocuk bekleyen Bayram da sıfırı tüketmişti. Bir akşam saatinde eski eşinin yaşadığı Pendik'teki eve gitti. Çok borcu olduğunu söyleyerek, eski eşinden; “üzerine yaptırdığı gayrimenkulleri satarak parasını vermesini” isteyen Bayram, olumsuz cevap aldı. Evine dönünce banyoya giren Bayram'dan uzun süre ses çıkmayınca, zorla içeriye girildi. Kalorifer borusuna asılı cesediyle karşılaşıldı…

CEM POSTACI EN BÜYÜK ACIYI YAŞADI:
Milli Piyango’nun 1990 yılbaşı çekilişinde 1 milyar 250 milyon lira kazanan Adanalı Cem Postacı da para yüzünden felâket yaşayanlardan biri… 1996’da oğlunu trafik kazasında kaybeden Postacı, “Talih kuşu bize huzur değil, felâket getirdi” diyor. Postacı; “Para mutluluk getirmiyor, yuvam dağıldı, toparlamak için varımı yoğumu harcadım. Eşim beni terk etti. Keşke o bileti almasaydım da o para bana çıkmasaydı. diyor…

Saygıdeğer dostlarım, ben sadece birkaçını özetleyebildim. Zaten internetten araştırınca, bunları ve çok daha fazlasını sizler de göreceksiniz. Allah’ı ve O’nun cc emir ve yasaklarını karşınıza aldığınızda, ilk zamanlarda gıpta edilecek kısa bir yaşantı oluyor. Sonra ise felâketler zinciri başlıyor. Yani, dünya hayatları tamamen felâkete dönüşüyor.

Peki, “Acaba Ahretteki akıbetleri acaba nasıl olacak?” sorusunun cevabını da; Kâinatı da Ahreti de bizleri de yaratan, yüce Rabbimizden öğrenelim.

Aslında görünen köy kılavuz istemez. Yani, hiçbir takva sahibi M. Piyango almaz. İmanı zayıf olanlar aldığı için, çok paranın bunların tamamını yoldan çıkardığı görülüyor. Bu 5-10 senelik geçici zenginliklerinde Allah’ın cc. zikrinden (Namaz ve Kur’ândan) yüz çevirdikleri için de ebedİ saadetlerini kaybedip, Taha Suresinin ebedî felâket ikazını hak etmiş oluyorlar.

Şöyle ki:

-Kim de benim zikrimden (yani Kitâb'ım Kur’ân’dan ve namazdan) yüz çevirirse, artık şüphesiz ki onun için, (dünyada) DAR BİR GEÇİM vardır ve kıyamet günü onu KÖR olarak haşrederiz.” .buyuruyor. (Taha 124.)

35. Sure 37. Ayet: Onlar, orada (Cehennemde) şöyle feryat ederler: "Ey Rabbimiz! Bizleri çıkar, yapa geldiklerimizden başka, salih bir amel yapalım." (Onlara): "Size düşünecek olanın düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da (Peygamber) gelmişti. O halde azabı tadın. Çünkü zalimleri (Kendilerine zulmedenleri) kurtaracak yoktur." (denir).

Başka söze ne hacet?..

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER